ABDÜRRESİD İBRAHİM
01 Ocak 1970
(1857-1944) Rusya Türkleri'nin ilk siyasî temsilcisi, İslamcı gazeteci-yazar, seyyah. 23 Nisan 1857'de Sibirya'da Tobolsk ilinin Tara kasabasında doğdu [1][670], Aslen Buharalı bir Özbek aileden gelmektedir. Babası Ömer Efendi devrin siyasî hadiselerine karışmış bir vatanperver, annesi Baş¬kurt Türkleri'nden Afife Hanını'dır. Abdürreşid İbrahim genç yaşta ailesinden ayrılarak başladığı tahsil hayatını, çev¬re kazalardaki medreselerde sürdürdü. Teman Medresesi nde de bir süre oku¬duktan sonra devrin tanınmış medrese¬lerinin bulunduğu Kışkar'a gitti. Burada okurken pasaportunun süresi bittiği için tahsiline ara vermek zorun¬da kaldı. Kırgız kabileleri arasında do¬laşarak hocalık ve imamlık yaptıktan sonra Orenburg'a geldi (1879). Gizlice bir gemiye binip hacca gitmek üzere İs¬tanbul'a kaçtı (1880) Burada iki ay ka¬dar kaldıktan sonra hacca gitti. Hacdan sonra Medine'de tahsil hayatının ikin¬ci devresine başladı. Çeşitli âlimlerden ders okuyarak kıraat fıkıh ve hadis ilim¬lerinden icazet aldı. 1884 yılı sonunda İskenderiye üzerinden İstanbul'a, ora¬dan da Tara'ya döndü ve medresede ders vermeye başladı (1885). Aynı yıl ev-lendi. Medine'ye talebe götürmek üze¬re İstanbul üzerinden ikinci defa hac¬ca gitti. Öğrencileri Medine'ye yerleşti¬rerek yine İstanbul üzerinden Tara'ya döndü. Burada bir “Usûl-i cedîd” okulu açtı ve eğitim çalışmalarına başladı. Bu sırada Livâü'1-hamd adlı risalesini İs¬tanbul'da bastırarak Rusya'da dağıttı.
1892'de Ufa şehrinde Orenburg Şer'î Mahkemesi'ne âza seçilerek kadılık yap¬tı. Sekiz ay kadar da bu mahkemenin relsliğinde bulunduktan sonra müfiü ile arasında ihtilâf çıkınca görevinden istifa etti (1895). İstanbul'a giderek si-yasî mücadelesine orada devam etti. Bu sırada Rus Çarlığı'nın Türkler'e yap¬tığı baskı ve haksızlıkları ortaya koyan Çolpan Yıldızı adlı kitabını yayımla¬yıp gizlice Rusya'ya gönderdi. 1896'da Avrupa'ya gitti. İsviçre'de tanıştığı Rus sosyalistlerine Rusya'daki müslümanların durumunu anlattı ve yardımlarını is¬tedi. 1897 Nisanında İstanbul'dan baş¬layarak üç yıl süren bir seyahate çık¬tı. Mısır, Hicaz. Filistin, İtalya. Avustur¬ya. Fransa, Bulgaristan, Sırbistan, Batı Rusya üzerinden Çin Türkistanfna, ora¬dan da Sibirya üzerinden Tara'ya döndü (1900), 1902'de Petersburg'da ya¬yımlamaya başladığı Mir'ât adlı dergi ile Rusya'daki müslümanların meselele¬rini yeniden ele aldı. İstanbul'a döndü¬ğünde Rus elçisinin isteği üzerine tev¬kif edildi ve Odesa'ya gönderildi; fakat Rusya Türkleri'nin baskıları sonucunda serbest bırakıldı.
1904 yılı sonunda Petersburg'a yer¬leşerek orada bir matbaa kurdu; dinî ve siyasî mahiyette eserler yayımlama¬ya başladı. Müslümanlar arasında birlik sağlamak maksadıyla Ülfet ve Tilmiz gazetelerini neşretti (1905). 1905 Rus ihtilâlinden sonra ortaya çıkan hürriyet havası içinde Rusya Türkleri de çeşitli millî-siyasî faaliyetlere giriştiler. Bu sı-rada Kazanlı aydınlar ve zenginlerin bü¬tün Rusya Türkleri'ni bir araya getirme¬ye yönelik faaliyetleri başlayınca, Abdürreşid İbrahim bu faaliyetlerin başına geçerek Rusya müslümanlarına siyasî haklar tanınması ve Türkler'in bir itti¬fak kurması için yoğun bir çalışma içi¬ne girdi. Önce belli başlı merkezlerde¬ki müsiüman ileri gelenlerini bir ara¬ya topladı ve ortak kararlar alınmasını sağlamaya çalıştı. Bunun için Mekerce'de (Nijni Novgorod) bütün müsiüman liderler, âlim ve yazarlarla edipler, zen¬ginler ve talebelerin katıldığı bir toplan¬tı düzenledi. Ancak hükümet buna izin vermeyince toplantı Oka nehri üzerinde bir gemide yapıldı. Bu toplantıda kabul edilen, Rusya müslümanlarının bir itti¬fak kurmaları fikri üzerine, Abdürreşid İbrahim Petersburg'a dönünce müslümanlar arasında ittifak kurmanın gere¬ğini anlatan Bin Üçyüz Senelik Nazra adlı eserini neşretti. 13 Ocak 1906'da yapılan ikinci toplantıda Abdürreşid İb¬rahim ve arkadaşlarının hazırladığı “İt¬tifak nizamnamesi” oy birliğiyle kabul edildi.
Abdürreşid İbrahim'in bu dönemdeki siyasî faaliyetlerine, Duma meclisi üyesi olmamakla birlikte, bilhassa müsiüman üyeler üzerindeki tesiri ve ilk iki Duma döneminde (1906-I907) Petersburg'da. bu meclisin müsiüman üyelerinden İkisi ile yürüttüğü muhtariyet hareketini ilâve etmek gerekir. Rusya'daki müslü¬manların muhtariyet meselelerine ait görüşlerini, bu sırada neşrettiği Aîtono-miya risalesinde ele aldı. Ancak III. Du¬ma döneminde Rus baskısı artınca bir¬çok aydın hapsedildi veya sürgüne gön¬derilerek sıkı tedbirler alındı. Bu ara¬da Abdürreşid İbrahim'in gazeteleri ve matbaası kapatıldı. İttifak merkez ic¬ra heyetinin önemli iki üyesi olan Ab¬dürreşid İbrahim ve Akçuraoğlu Yusuf, programlarını dış ülkelerde gerçekleş¬tirmeye yöneldiler. Rusya'dan ayrılan Abdürreşid İbrahim ikinci büyük seya¬hatine çıktı. 1907 sonlarında Batı Tür¬kistan, Buhara. Semerkant, Yedisu ve civarını içine alan bir yıllık geziden son¬ra tekrar Tara'ya gelerek ailesini aldı ve Kazan'a yerleştirdi. 1908 Eylülünde bu¬radan hareketle Sibirya. Moğolistan. Mançurya, Japonya, Kore, Çin, Hindis¬tan, Hicaz ve Ortadoğu üzerinden İstan¬bul'da son bulan seyahatini tamamladı (1910). Bu seyahatle ilgili hâtıralarını Âlem-i İslâm adıyla neşretti. Abdürre¬şid İbrahim'in Japonya'dakİ faaliyetleri¬nin başında, Şark milletlerinin Rusya. İngiltere ve Amerika başta olmak üzere Batılı sömürgeci devletlere karşı bera¬berce hareket etmelerini ve İslâmiyet'in Japonya'da yayılmasını temin için kur¬duğu Asya Kuwe-i Müdâfaası cemiyeti¬ni zikretmek gerekir. Seyahati sırasın¬da ziyaret ettiği yerlerde gördükleri-ni, Kazan'da oğlunun yayımladığı Beydnülhak, İstanbul'da Sırât-ı Müstakim gibi gazete ve mecmualara gönderdiği yazılarda anlattı. Sırât-ı Müstakim'de, misyonerlerin Japonya'da Hz. Peygam¬ber aleyhinde dağıttıkları bir kitaba ce¬vap olarak yazılıp dağıtılacak bir eserin kaleme alınmasını isteyen ilk yazısı da “Japonya Mektupları” başlığıyla yayım¬landı. Yanında Japon müslüman Hacı Ömer olduğu halde İstanbul'da tamam¬ladığı bu seyahatten sonra çeşitli kon¬feranslar verdi, seyahat intibalannı an¬lattı ve bu sebeple de “Seyyâh-ı Şehîr”, “Hatîb-i Şehîr” unvanlanyla anıldı.
1911'de İtalyanlar'ın Trablusgarp'ı iş¬gal etmeleri üzerine Büyük Sahra'yı aşa¬rak oraya gidip cephelerde çalıştı: halkı işgalcilere karşı harekete geçirmek için cihad fetvası dağıtarak faaliyet göster¬di. Döndükten sonra, Kuzey Afrika'daki müşahedelerini, Sırât-ı Müstkakîm'in de iktibas ettiği vaaz ve konferanslarla anlattı. Ruslar'ın Sarıkamış'ı işgali üze¬rine oraya gitti (1915). Yine bu yıllarda İstanbul'da kurulan Rusya Müslüman Türk Kavimlerini Himaye Cemiyeti üyesi olarak çalıştı. Cemiyet üyeleriyle birlikte Budapeşte, Viyana. Zürih, Berlin ve Sof¬ya'yı ziyaret ederek Rusya'da yaşayan Türk topluluklarının dertlerini ve uğra¬dıkları baskıları dile getirdi. Bu sırada Teşkîlât-ı Mahsûsa'da görevli olarak Al¬manya'ya gitti. Bilhassa müslüman Rus esirleriyle konuşup onlardan halifelik saflarında çarpışacak bir birlik kurmak için çalıştı. Bu arada Milliyetler Birliği'nin (l'Union des Nationaiites) Lozan'da düzenlediği Rusya Mahkûmu Milletler Konferansı'na katılarak Rusya müslümanları adına dinî, medenî ve kültürel muhtariyetle birlikte müslümanlar üze¬rindeki kanunî kısıtlamaların kaldırıl¬masını ve seçim sisteminin değiştiril¬mesini istedi. I. Dünya Savaşı başların¬da Stockholm'de kurulmuş olan Rusya'daki Yabancı Milletler Cemiyetinde de (Ligve des Allozenes de Russie) Rusya müslümanlannın temsilciliğini yaptı. Yi¬ne bu yıllarda bir grup Tatar ile Berlin'¬de müslüman Rus savaş esirlerine hita¬ben Tatarca Cihad-i İslâm adlı bir ga¬zete çıkardı.
Almanya'daki bu faaliyetlerinden son¬ra tekrar İstanbul'a dönen Abdürreşid İbrahim 1922-1923 yıllarında Rusya'da, 1930'da Kahire'de. 1930-1931 yıl¬larında da Mekke'de bulundu. 1934'te ailesiyle birlikte Japonya'ya giderek ora¬ya yerleşti ve ölümüne kadar İslâmi¬yet'in burada yayılması için çalıştı. Tok¬yo'da bir cami inşa ettirilmesine ön ayak oldu ve bu caminin imamlığını yaptı (1937) Japonya'da İslâm dininin resmen tanınmasını sağladı (1939) 17 Ağustos 1944 günü Tokyo'da vefat etti. Ölümü Japon radyosu ile ilân edilerek cenazeye katılmak isteyenlerin gelmesi için dört gün beklendikten sonra büyük bir törenle aynı yerde defnedildi.
Abdürreşid İbrahim pek çok eser ka¬leme almıştır. Bunların bir kısmı kitap ve risale halinde yayımlanmış, bir kısmı da gazete ve dergilerde neşredilmiştir; diğer bir kısmı ise müsvedde halinde kalmıştır. Çok değişik yerlerde neşredildiklerinden yayımlanmış olan eserleri¬nin nüshaları nâdirdir. Eserleri, çıkardı¬ğı gazete ve mecmualarla telif ve tercü¬me ettiği kitap ve risaleler olmak üzere iki grupta toplanabilir. [2][671]
Çıkardığı Gazete ve Dergiler.
1- Mir'ât yahut Gözgü. Türkiye Türkçesi ve Ta¬tarca ile karışık olarak neşredilen, siya¬sî ve edebî yönü ağır basan bu dergi. 1902 yılında Petersburg ve Kazan'da belirsiz sürelerde yayımlanmış, 1909 yı¬lında çıkan 22. sayısıyla yayımı sona er¬miştir. İslâm birliğini ve Rusya'da yaşa¬yan müslümanların haklarını savunan Mir'ât, Abdürreşid İbrahim'in Rusya'da neşrettiği ilk süreli yayın ve yenilik fik¬rine karşı olanlarla mücadele etmek için yazdıklarını yayımladığı bir dergidir.
2- Ülfet. Türkiye Türkçesi ile 15 Aralık 1905'te Petersburg'da yayımına baş¬landı; 9 Haziran 1907de 85. sayıdan sonra Rus hükümeti tarafından kapatıldı. Müsâ Cârullah Bigiyev'in önde gelen yazarları arasında bulunduğu ga-zete dinî meselelere ağırlık vermiş, bu sebeple bilhassa medrese talebeleri ara¬sında çok okunmuştur. Rusya müslü-manlannın kongreleri hakkında verdiği bilgiler bakımından da önemlidir.
3- Til¬miz. 1906'da Petersburg'da Arapça ola¬rak yayımına başlandı; 1907de kapatıl¬dı. Rusya'daki müslümanların kültür¬lerini, dinlerini ve manevî değerlerini korumak için onları uyarmaya yönelikti.
4- Necat. 1906da Petersburg'da yayım¬lanan bu mecmuada dinî muhtevalı ya¬zılar çoğunluktaydı. İlk sayısından son¬ra neşrine hükümet tarafından izin ve¬rilmedi.
5- Şirke (Serke). Kazak şivesiyle ve Kazak münevverlerinin yardımla¬rıyla Petersburg'da yayımlandı. 1907 yı¬lı sonlarında hükümetçe kapatılan mec¬mua panislâmist fikirleri savunuyordu.
6- Telimi-i Müslimîn. Dinî, siyasî, tari¬hî, felsefî hafialık bir mecmuadır. İslâm âleminden de bahseden dergi, 1910'da İstanbul'da Ahmed Taceddin'le birlikte 32 sayı çıkarılabildi.
7- Cihâd-ı İslâm, Âlimcan İdrisî ile birlikte 1916'da Ber¬lin'de neşrettikleri Türkçe bir gazete¬dir. 1. Dünya Savaşı sırasında Almanlara esir düşen müslüman askerlere yönelik olarak çıkarılmıştır. Bu gazete bazı kay¬naklarda Cihan Haberleri adıyla geç¬mektedir.
Abdürreşid İbrahim. İstanbul'da çı¬kan Basiret ve Sirât-ı Müstakim, Hin¬distan'da Arapça olarak neşredilen el-Beyân, Kazan'da oğlunun çıkardığı Be-yânülhak, Bakü'de çıkan Hayat dergi¬lerinde de yazılar yazmıştır. [3][672]
Telif ve Tercümeleri.
1- Livâü'1-hamd (İstanbul 1885). Rusya'da yaşayan müs-lümanlan Türkiye'ye göç etmeye teşvik maksadıyla yazılmış ve gizlice Rusya'¬ya sokulup dağıtılmış küçük bir risale¬dir.
2- Çolpan (Çoban) Yıldızı [4][673] Abdürreşid İb¬rahim'in, Rus Çarlığının Türkler'eyaptı¬ğı baskı ve zulmü protesto etmek mak¬sadıyla kaleme aldığı yazılı ilk siyasî belgedir. Rus hükümetine karşı halkı mücadeleye çağıran bu risalede ayrıca yazarın bir müddet relsliğini yaptığı Orenburg Serî Mahkemesinin çalışma¬ları, eksikleri ve teşkilâtı hakkındaki düşünceleri de yer almaktadır. Bu se¬beple Petersburg'da ikinci defa basıl¬mıştır.
3- Bin Üçyüz Senelik Nazra [5][674] Eser. müslümanlar ara¬sında bir ittifak kurma zaruretini dile getiren ve daha sonra yapılan ittifak kongrelerine zemin hazırlayan, “İttifak nizamname ve programı”nın ana fikir¬lerini ihtiva eden bir kaynak mahiyetin¬dedir.
4- Vicdan Muhakemesi ve İnsaf Terazisi [6][675] Hıristiyan misyonerlerinden Dorunkin'in Tatarlar arasında Hıristiyanlığı yaymak maksadıyla yazdığı Açık Mektup adlı risaleye reddiye olarak Tatarca kaleme alınmıştır. Hıristiyanlık ile Müslüman¬lığı karşılaştırarak İslâm'ın üstünlüğü¬nü ortaya koyan ve mukayeseli dinler tarihi bakımından önemli bilgiler ihtiva eden küçük bir eserdir.
5- Aftonomiya yâ ki İdâre-i Muhtâriyye [7][676] Bu risale I. ve II. Dumanda (1906-1907) ortaya çıkan bağımsızlık eğilimleri karşısında Rusya müslümanlarının da muhtariyet haklarını kullanmala¬rı gerektiğini belirten bir eserdir.
6- ed-Dînü'1-fıtri [8][677] İslâm dininin insanın yaratılışına en uygun din oldu¬ğunu anlatmak maksadıyla kaleme alınmıştır. Önsözündeki ifadeden iki küçük risale olduğu anlaşılmaktadır.
7- Tercüme-i Hâlim yâ ki Başıma Gelenler (Petersburg, ts.). Çocukluğunu, tahsili¬ni ve memleketi olan Tara'ya dönüşü¬ne kadar olan yirmi sekiz yıllık hayatını anlatmaktadır.
8- Alem-i İslâm ve Ja¬ponya'da İntişâr-ı İslâmiyyet [9][678] 1907-1910 yılları ara¬sında yaptığı büyük seyahatinin hâtıralarını bu eserde neşretmiştir.
9- Asya Tehlikede [10][679] Japon Hatano'dan, Muhammed Hilmi Nakava ile beraber tercüme ettikleri küçük bir risaledir. İngiltere. Rusya ve Amerika'¬nın Uzakdoğu'da yapmayı düşündükleri faaliyetlere karşı Asyalı milletlerin yani Çin. Japonya, Osmanlı İmparatorluğu, Afganistan. Hindistan, İran, Siyam, Ca¬va adaları ile Türkistan'ın birleşmesi gerektiğini anlatan bir eserdir.
10- Binbir Hadîs-i Şerif Tercümesi (Petersburg, ts). Mehmed Arif Bey'in aynı adı taşı¬yan eserinin bazı ilâvelerle Tatarca ter¬cümesidir.
11- Tarihin Unutulmuş Sahifeleri [11][680] Bu ad altında, Sal¬tan Aziz'in Şehadetine Sebep Ne îdi ve Rusya Müslümanlarının Açlık Hal¬lerinden Dehşetli Bir Hâtıra isimli iki risalesi Mûsâ Cârullah tarafından, “Hâtıralarından imlâ edilmek suretiyle” neş¬redilmiştir. Bu risalede yer alan Sultan Abdülhamid'in ittihâd-ı İslâm taraftan olmadığı iddiası şaşırtıcı ve dikkat çe¬kicidir.
________________________________________