En sert Gezi Parkı eleştirisi!
Mustafa Mutlu 01 Ocak 1970
- “Demokrasiler sadece düzenli aralıklarla gerçekleştirilen seçimlerden ibaret değildir.”
- “Hiçbir parti veya yönetici ‘Artık bana görev verdiniz, bir dahaki seçime kadar bana karışmayın’ deme lüksüne sahip değildir.”
- “Taksim olayları çevreci bir duyarlılıkla ve az sayıda insanın katılımıyla başlamıştır.”
- “Ancak onlara müdahalenin şekli, olayların hedefine öncelikle Sayın Başbakan’ı, ikinci derecede ise hükümeti çıkarmıştır.”
- “Birinci sınıf demokrasinin var olduğu ülkelerde halka mal olmuş, tüm gözlerin üzerinde olduğu mekânlarla, meydanlarla ilgili tüm projeler halkla danışıklı bir şekilde, halkın onayı alınarak gerçekleştirilir.”
- “Zira demokrasilerde meşruiyetin kaynağı halktır.”
- “Taksim’de projeyle ilgili yeterli anket yapılmamış, yerel halkla danışıklı şekilde süreç götürülememiştir.”
- “Oysa farklı alternatifler hazırlanmalı, bu alternatiflerin neler olabileceği halka sorulmalıydı.”
- “Merkezi yönetim, özellikle Sayın Başbakan, Taksim Projesi’nin sahibi, tarafı, planlayıcısı ve yürütücüsü gibi yansımış, yansıtılmıştır.”
- “Ne Beyoğlu ne de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı projeyle ilgili taraf görülmemiştir.”
- “Bunun sonucu olarak da, sorun çıktığında birinci derecede Sayın Başbakan, ikinci derecede AK Parti, üçüncü derecede hükümet, dördüncü derecede ise devlet sorunun tarafı hâline gelmiş ve getirilmiştir.”
- “Oysa demokratik geleneklere göre hareket edilse, zaten bir sorun ortaya çıkmazdı.”
- “Velev ki, bir sorun çıkarsa böyle bir durumda da sorunun tarafı birinci derecede Beyoğlu Belediyesi, ikinci derecede de İBB olurdu. Böyle bir kriz ya da kaos durumunda ise hükümetin başı olarak Sayın Başbakan krizin, sorunun tarafı olarak değil, kriz çözücü olarak devreye girebilirdi.”
- “Oysa Sayın Başbakan yanlış yönlendirilmiş, krizin damardan tarafı hâline getirilmiştir.”
- “Bu stratejik bir hata olmuştur.”
AKP’li milletvekili!
İktidar yandaşı kalemşor arkadaşlar...
Biliyorum; bayram yorgunusunuz... Partinizin büyüklerini ziyaretti, el etek öpmekti, bağlılık bildirmekti, saatler süren yolculuktu derken yoruldunuz...
Bu arada da gündemi takip etmeye pek fırsat bulamadınız...
Bu yüzden altını çizerek belirtiyorum ki; yukarıdaki bu değerlendirmeleri benim, yani “müzmin bir muhalif”in yaptığını sanabilirsiniz ve hemen ağzımın payını vermeye kalkışabilirsiniz...
Aman diyeyim, önce yazının tamamını okuyun ki burnunuzun üzerine çakılmayın!
Zira bu sözler bana ait değil, AKP Kütahya Milletvekili Prof. Dr. İdris Bal’ın başkanlığını yaptığı Avrasya Global Araştırmalar Merkezi’nin raporunda yazılı...
Bu kuruluş günlerce süren bir çalışmayla “Taksim Olayları”nı analiz etmiş ve bir rapor hazırlamış...
İdris Bal, bu raporu hazırlamaya neden gerek duyduklarını da şöyle anlatıyor:
“Tarafgir ve bağnaz bakarsak hayırlı bir sonuç çıkmaz. Herkesin ‘Nerede hata yaptım’ sorusunu sorması lazım. Benzer hataların önüne böyle geçilebilir.”
Sıra sizde beyler!
İktidarın yaman kalemşorları, yağız delikanlıları, çılgın süvarileri...
Sıra sizde!
Siz de anlatın bakalım; şu Gezi Olayları’nda Başbakan’a yaranmak için yediğiniz haltları!
Polisi, eli sopalı ya da satırlı katilleri nasıl kışkırttığınızı?
Katmerli yalanları utanmadan, sıkılmadan nasıl tefrika hâline getirdiğinizi?
Anlatın da gerçek yüzünüzü görelim...
Gerçi pişman olmanız, tövbe etmeniz ne öldürülen beş yurttaşımızı geri getirir; ne de hâlâ hastanede can çekişen 14 yaşındaki Berkin Elvan’ın gözlerini açmasını sağlar...
Ancak en azından içinizde biraz olsun “insanlık kırıntısı ” kaldığını gösterir...
Unutmayın...
Özbeöz bir AKP’li’ye ait yukarıdaki sözler...
O bunları söylüyorsa, size düşen belli!
Hadi bakalım, gösterin kendinizi!