(ö, 624/1227) Moğol İmparatorluğu'nun kurucusu ve ilk hükümdarı (1206-1227).
15 Zilkade 549'da (21 Ocak 1155), Türk takvimine göre domuz yılının başında, bugün Doğu Sibirya topraklarından ge¬çen Onon nehrinin sağ kıyısında yer alan Deli-ün Boldok'ta doğdu. Babası Moğollar'ın reisi Yesügay Bahadır, annesi Houlen Ece'dir. Yesügay oğluna, doğu¬mundan önce mağlûp edip esir aldığı bir Tatar kabilesinin reisi olan Timuçin'in (demirci) adını koydu. Timuçin on üç ya¬şında babasını kaybetti. Bunun üzerine babasına tâbi olan kabileler tarafından terkedilerek ailece yalnız bırakıldılar ve sürekli olarak baskılara mâruz kaldılar. Hatta babası ölmeden önce nişanlandı¬ğı Börte-Fuçin, Merkitler tarafından esir alındı; Kerayit Hükümdarı Ong Han'a (Tuğrul) hediye oiarak takdim edildi. Ong Han, Yesügay Bahadır'ın müttefiki oldu¬ğu için Börte-Fuçin'i Timuçin'e geri gön-derdi. Timuçin ve ailesinin balıkçılık ve avcılık yaparak geçimlerini sağladıkları bu sıkıntılı dönem yirmi yedi yıl sürmüş¬tür. Bu süre içinde Timuçin, başta Tay-ciyutlar olmak üzere Merkitler ve diğer bazı kabilelerle mücadele etmiş, bu sa¬yede siyasî, idarî ve askerî tecrübe ve vasıflar kazanmıştır. 1195 yılında çok sa¬yıda kabile Timuçin'e katıldı. 1197'de Merkitler üzerine yürüyerek onları mağ¬lûp etti ve Merkitler'in beyi Tokta -Beki'yi öldürttü. 1199'da Ong Han'la bera¬ber Kişil-Baş mevkiinde Nayman Haka¬nı Buyruk Han'ı bozguna uğrattı. Timu¬çin 1200 yılında Ong Han ile birlikte Tay-ciyutlar'la anlaşan kavimler üzerine yü¬rüdü. Onları mağlûp edip kendilerine tâ¬bi kıldı. Aynı yıl içinde Tayciyutlar, Kata-ginler ve Dörmenler derlenip toparlan¬maya çalışınca Ong Han'la Timuçin tek¬rar üzerlerine yürüyerek onian bozguna uğrattılar. 1201'de Timuçin'in düşmanı olan Enkiras, Kurilas, Dörmen, Tatar, Ka-tagin ve Saiciyut kabileleri birleşerek Cacirat ilinden Camoha (Camuka) Seçen'i büyük han ilân ettiler. Bunun üzerine Ti-muçin onların üzerine yürüdü. Yapılan savaşta Camoha ve müttefik kuvvetleri yenildi. Bu savaştan sonra Kongirat ka¬bilesi Timuçin'e gelerek bağlılıklarını bil¬dirdi. Timuçin 1202 yılında Tatar ili üze¬rine büyük bir sefer yaparak düşmanla¬rına ağır bir darbe vurdu. Aynı yıl içinde Naymaniar'ın tekrar toparlandığını gö¬rerek Ong Han ile birlikte onların üzeri¬ne yürüdü. Büyük han ilân edilen Camo¬ha-Seçen ile Ong Han ve oğlu Senggün 1203'te Timuçin'e suikast tertiplediler. Fakat bunu önceden haber alan Timuçin âni bir baskınla Ong Han'ın yurdunu ve Kerayit ülkesini yağmaladı. Ong Han ile oğlu kaçtılar. Daha sonra Ong Han ve Senggün'e Salciyutlar başta olmak üze¬re bazı iltihaklar olmuşsa da Timuçin bunların üzerine yürüyerek onları dağıt¬tı. 1204 yılında Ongut Hükümdarı Ala-kuş Tigin, Timuçin'e haber göndererek Nayman Hükümdarı Tayang Han'ın Mer-kit Hükümdarı Kutuku ile anlaşma yap¬tığını ve onlara Katagin ve Saiciyut gibi kavimlerin iltihak ettiğini haber verdi. Timuçin süratle hazırlıklarını tamamlayarak müttefik kuvvetleri yurtlarında bastı ve hepsini dağıttı. Bu zaferden sonra 1205'te ilk defa Tangut İli üzeri¬ne sefer yaparak bu ülkenin şehirlerini yağmaladı.
Timuçin 1206 yılında, Nayman Tayang Han, Ong Han ve Kutuku-Beki başta ol¬mak üzere bütün bozkır hükümdarları¬nı hâkimiyeti alfanda toplamıştı. Onon ırmağı kıyısında aynı yıl yapılan kurul¬tayda dokuz parçalı ak tuğ diktirdi; ku¬rultay sonunda "Cengiz" [1][97] unvanıyla kağan ilân edildi ve bü¬tün bozkır kavimlerinin en büyük hü¬kümdarı durumuna geldi. 1207'de Tan-gutlar üzerine ikinci defa sefer yaparak pek çok ganimetle geri döndü. Aynı yıl içinde Kırgız hükümdarına bir elçi heye¬ti yollayıp kendisine tâbi olmasını iste¬di. Kırgız hükümdarı da ak renkli doğan kuşu göndererek bağlılığını bildirdi. 1208 yılının kış mevsiminde Nayman Hüküm¬darı Tayang Han'ın oğlu Küşlüg'ün Mer-kitler'le ittifak yapması üzerine Cengiz Han harekete geçerek onları mağlûp etti; Merkit hükümdarı öldü, kardeşle¬ri ve çocukları Uygur ülkesine kaçtılar. Nayman Küşlüg ise daha batıdaki Karahıtay Hükümdarı Gür Han'a sığındı. Fa¬kat Küşlüg burada da rahat durmaya¬rak Gür Han'ı öldürdü ve ülkesine hâ¬kim oldu. Ertesi yıl Uygur İdikutu Cen¬giz Han'a tâbiiyetini bildirdi. Cengiz Han 1210 yılı sonlarında Tangutlar üzerine yürüdü. Tangut Hükümdarı Şidurhu kı¬zını Cengize verdi ve bağlılığını arzet-ti. Ertesi yıl Karluk Arslan Han Cengiz Han'a tâbiiyetini bildirdi. 1212-1214 yıl¬ları arasında Cengiz Han'ın orduları bir¬biri arkasından dört defa Hıtay ülkesi¬ne girerek Hıtaylar'ı kendisine bağladı. Cengiz Han l21S'te Balasagun tarafla¬rına bir ordu göndererek buraları itaat altına aldı. 1217 yılında kumandanların¬dan Subitay Noyan'ı Togaçar Noyan ile birlikte Merkitler üzerine, Buragul No¬yan İle Dörmen Bahadır'ı Tumatlar'a kar¬şı yolladı. Daha sonra oğlu Cuci'yi Kırgız¬lar üzerine sevkederek âsi Kırgız İlini hâ¬kimiyeti altına aldı. 1219'da Hıtay ülke¬sinden ordularını çekti ve onlarla barış yaparak o sırada ortaya çıkan yeni bir durum için kurultayda sefer kararı aldı. Bu yeni sefer Hârizmşah üzerine olacak¬tı. Alâeddin Muhammed Hârizmşah'ın akrabası ve kumandanı olan Otrar Vali¬si İnalcık, Cengiz Han'a bağlı müslüman-lardan oluşan bir ticaret kervanını Ot¬rar yakınlarında yağmalatarak kervancilan ve elçisini öldürtmüştü. Bunun üze¬rine Cengiz Han 1219 yılının yazında bü¬tün ordularıyla birlikte İrtiş bölgesine ulaştı ve buradan Otrar üzerine yürüdü. Sonbaharda şehri kuşattı. Oğulları Ça¬ğatay ile Ögedey'i burada bırakıp ken¬disi Buhara üzerine yürüdü. Diğer oğlu Cuci'yi de Siriderya bölgesine bir sefere memur etti. Üç günlük bir kuşatmadan sonra 10 Şubat 1220'de Buhara alın-dı. Mart ayında Semerkant da teslim ol¬du. Otrar'ı zaptettikten sonra Semer¬kant muhasarasına katılan Çağatay ile Ögedey, Hârizmşahlar'ın başşehri Gür-genç'e, Tuluy da Horasan üzerine gön¬derildi. Merv'de İbnü'l-Esîr'e göre [2][98] 700.000, Cüveynfye göre [3][99] 1.300.000'den fazla insan Öldürüldü. Nîşâbur'da inti¬kam hırsıyla kediler ve köpekler bile kat¬ledildi. Tuluy Herat'ı ele geçirdikten son¬ra Belh-Mervürrûd arasındaki Tâlekan'ı kuşatmakta olan babası Cengiz Han'a katıldı. 1220 yazını Nahşeb'de geçirdi, ardından Tirmiz'i zaptetti. Ertesi yıl Cey¬hun'u geçip Belh'i aldı. Gürgenç ise uzun süre kuşatılmasına rağmen alınamamış¬tı. Bunun üzerine Cengiz Han, oğlu Tu-luy'u ağabeylerine yardım için gönder¬di. Tuluy'un gelişinden sonra Moğol or¬dusu Gürgenç'in hendeklerini doldura¬rak şehri neft ile ateşe verdi. Daha son¬ra zenaatkâriar hariç halk tamamen kat¬ledilerek şehir tahrip edildi. Gürgenç'i savunanlar arasında Şeyh Necmeddîn-i Kübrâ da bulunuyordu. Hârizm'in zap¬tından sonra Cengiz Han oğlu Cuci'ye, Hârizrn ülkesinin bu bölümü de dahil ol¬mak üzere ele geçirdiği Batı Sibirya'yı vererek onu bölgeye idareci olarak gön¬derdi. Kendisi de Celâleddin Hârizmşah üzerine yürüdü. Celâleddin, Gazne ve Sind bölgelerinde yapılan savaşlarda boz¬guna uğrayarak kaçtı. 1223 yazını bu¬günkü Taşkent'in bulunduğu yerde geçiren Cengiz Han, 1224 yılında bütün Hâ-rizmşah ülkesini hâkimiyeti altına aldı ve Hârizmşahlar'a karşı gerçekleştirdiği seferini tamamlayarak Moğolistan'daki karargâhına döndü (1225). 1226'da tek¬rar Tangutlar ülkesine girerek Tangut Hükümdarı Şidurhu'yu ve bütün Tangut ileri gelenlerini öldürttü. Yurduna dö¬nerken yolda hastalandı. Oğullarını ça¬ğırtarak onlara vasiyetini yaptı. Kendi¬sinden sonra Ögedey'in kağan olmasını istedi. Yasa işlerini Çağatay'a havale et¬ti. Ordularının idaresini ise küçük oğlu Tuluy'a verdi. Aynı yıl Tangut'un başşeh¬rine bir sefer düzenledi. Ancak sefer sırasında tekrar hastalandı ve Ağustos 1227'de öldü. Cenazesi Moğolistan'ın kuzeydoğusundaki Burhan Haldun'a gö¬türülüp orada defnedildi.
Cengiz Han. yüksek bir fizikî güce ve sarsılmaz bir iradeye sahipti. Çocuklu¬ğundan beri karşılaşmış olduğu olaylar ona olağan üstü sabır ve tahammül gü¬cü, tecrübeyle işlenmiş bir zekâ kazan¬dırmıştı. Öldüğünde haleflerine Kore'den Yakındoğu'ya ve Güney Avrupa'ya, Gü¬ney Sibirya'dan Çin Hindi'ne kadar uza¬nan, silâh kuvvetiyle kazanılmış geniş bir imparatorlukla birlikte teşkilâtın esas ilkelerini de bırakıyordu. Ömrünün so¬nuna kadar bütün kültürlere yabancı kal¬dı. Devlet teşkilâtında sadece Moğol ge¬lenekleri hâkimdi. Cengiz Han yalnız ken¬disi ve yakınları için çalışmıştır. İmpara¬torlukta kurduğu teşkilât ilkel prensip¬lere dayandığı için ölümünden sonra an¬cak kırk yıl devam edebilmiştir. Buna rağmen ailesinin hâkimiyeti birkaç nesil sürmüştür. Kendisinin kuvvetli iradesi oğullarının hiçbirinde olmadığından ölü¬münden sonra ailesinin devleti beraber idare etmesini planladı. Sağlığında veli¬aht tayin ettiği Ögedey zamanında ha¬nedan üyelerinin birlikte hüküm sürme¬leri ve halkın eriştiği refah seviyesi, Cen¬giz Han'ın ne kadar isabetli bir seçim yaptığını göstermektedir.
Cengiz Han, kendisine karşı çıkanları, teslim olmamakta direnenleri çocukları, kabileleri ve şehirleriyle birlikte ortadan kaldırırdı. Çağdaşı olan İbnü'1-Esîr, Hz. Âdem'den o zamana kadar İnsanlığın mâruz kaldığı en büyük felâketin Moğol istilâsı olduğunu söyler ve, "Keşke an¬nem beni doğurmasaydı da tüyler ür¬pertici zulüm ve katliamları görmesey¬dim!" der. Cengiz Han'ın orduları istilâ ettikleri İslâm ülkelerinde taş üstünde taş bırakmadılar. Kadın ve çocuklar da¬hil herkesi vahşice öldürdüler. Moğol as¬kerleri, İslâm kültür ve medeniyetinin en önemli merkezlerini de tahrip etti¬ler. Camiler ahır olarak kullanıldı. Hâ-rizmşahlar'ın ülkesi baştan başa vira¬neye çevrildi. XIII. yüzyılın ilk çeyreğinde meydana gelen bu olaylardan bir asır sonra bölgeyi gezen seyyahlar, Moğol istilâ ve tahribatının izlerine rastladık¬larını söylerler. Moğollar'ın İslâm kültür ve medeniyet eserlerini tahribe yönelik harekâtı, Cengiz Han'dan sonra Hülâgû ve diğer ahfadı tarafından da devam ettirilmiş, çok sayıda müslüman katle¬dilmiş, cami, medrese ve kütüphaneler yakılıp yıkılmıştır. Cengiz Han hiçbir dine mensup olmadığı için insanlar ara¬sında dinlerinden dolayı bir ayırım yap¬madı. Hangi dine mensup olursa olsun âlim ve zâhidlere iyi davranır, onları hi¬maye ederdi. Cengiz Han, Çin'in ve di¬ğer yerleşik toplumların çeşitli sebepler¬le zayıfladığı bir dönemde bozkır kabi¬lelerini birleştirme fırsatı bulmuş ve bu¬nu iyi değerlendirmiştir. Askerî başarı¬sının dayandığı temel vasıflar örgütlen¬me yeteneği, disiplin, süratli hareket ve amaçlarına ulaşmada gösterdiği acıma¬sızlıktı. En karakteristik vasıflarından biri de hainlere karşı duyduğu nefretti. Kötü duruma düşen efendilerine ihanet ederek kendisine yaranacaklannı sanan¬ları derhal idam ettirir, düşmanı olan hükümdarlara sonuna kadar sadık ka¬lanları da hizmetine alarak mükafatlandırırdı.
Moğol İmparatorluğunun hukuk ve as¬kerlik işlerini düzenleyen kanunlar "Cen¬giz Han Yasası" olarak meşhurdur. As¬lında bu yasanın tamamı bizzat Cengiz Han tarafından konulmuş olmayıp ne¬silden nesile aktarılan Moğol hukuk ve törelerinin bir kurallar mecmuası halin¬de düzenlenmesiyle oluşmuştur. Cengiz Han kağan seçildiği 1206 kurultayında bu kurallara bazı ilâveler yapmış ve bun¬ları resmen yürürlüğe koymuştur. Otuz üç defter halinde tanzim edilen ve Mo¬ğol hazinesinde saklanan yasayı uygu¬lama görevini de bu kanunları en iyi bi¬len oğlu Çağatay'a vermiştir. Timurlular dahil İslâmiyet'i kabul eden Moğol ha¬nedanları bu yasaları özenle tatbik etmişlerdir. Cengiz Han Yasası bir kitap halinde tam olarak zamanımıza intikal etmemekle birlikte Moğol tarihine dair eserlerde, özellikle Moğolların Gizli Ta¬rihi, Câmi'u't-tevârih, Târîh-i Cihân-güşâ ve Abu'l-Farac Tarihi gibi eser¬lerde çeşitli maddelerine yer verilmiştir. Cengiz Han yasaları gerektiğinde çok acı¬masız bir şekilde uygulanırdı. Cinayet, soygun, tasarlanmış yalan, zina, cinsel sapıklıklar, büyü ile kötülük yapmak, çalınmış bir malı saklamak gibi suçların cezası idamdı.
Cengiz Han'ın Cuci, Çağatay, Ögedey ve Tuluy adlı dört oğlu ile beş kızı dün¬yaya gelmiştir. Ölümünden sonra ülke oğullan arasında taksim edildi. En bü¬yük oğlu Cuci babasından önce öldüğü için mirası oğlu Batu'ya intikal etti. Al-tın Orda Devleti'nin esasını teşkil eden Ak Orda, Batu Han tarafından kurulmuş¬tur. İkinci oğlu Çağatay kendi adıyla anılan bir devlet kurdu. Üçüncü oğlu Öge¬dey veliaht olup Moğol liderlerinin katıl¬dığı kurultayda büyük han seçildi. En küçük oğlu Tuluy'a İmparatorluğun mer¬kezini teşkil eden Moğolistan verildi. Bu¬nun oğulları Mengü Han ile Kubilay Han, Ögedey'den sonraki iki nesil içinde bü¬yük hanlığı onlardan almayı başardılar.