Ali Nihat Tarlan
01 Ocak 1970
1898 yılında İstanbul'da doğan ve 30 Eylül 1978 tarihinde yine burada vefat eden Ord. Prof. Dr. Ali Nihat Tarlan, Divan edebi¬yatının liyakatli bir hocası ve Klâsik Türk Edebiyatı metin şerhi üstadı olarak, edebiyat tarihimizde hak ettiği yeri aldı. Leyla ve Mecnûn Mesnevisi adlı çalışması ile Türkiye'de 'ilk edebiyat doktoru' unvanını kazandı.
BOLAYIR VE KAM'IN TALEBESİ
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'ndeki hocaları Ali Ekrem Bolayır ve Ferit Kam'dan istifade eden Tarlan, büyük şair¬lerimizin divanlarını tetkik ve şerh etti, tenkitli basımlarını hazır¬ladı. Osmanlı, Fars ve Pakistan edebiyatlarında derinleşerek Şark kültürünün müşterek edebî mahsullerini ortaya koydu.
Avrupa'da araştırmalar yaptı, İran ve Pakistan'da ülkemizi temsil etti. Mümtaz talebesi rahmetli Prof. Dr. Mehmet Çavuşoğlu'nun ifadesiyle o, "millî kültürümüzün son bir iki bağından biri idi."
Ali Nihat Tarlan, 1946'da verdiği bir konferansta, büyük Os¬manlı'nın muhteşem sanatı ve mükemmel estetiğinin mısra mıs¬ra ifadesini bulduğu Divan şiiri'ni anlatırken, şairlerimizin güzel¬likleri yakalayabildiğim belirtiyor ve "Gören bir göz için güzel, her zaman ve her yerde güzeldir." diyordu. Yüce Mevlâ'dan ken¬disine rahmet dilerken, onun ruh ve düşünce dünyasından önemli ipuçları taşıyan ve 1953 yılında basılan Güneş Yaprak adlı eseri üzerinde durmak istiyorum.
GÜNEŞ YAPRAK
Güneş Yaprak 132 sayfa. Önsöz, giriş, 62 nesir ve şiirden, 27 Farsça tercümeden oluşuyor. Ali Nihat Tarlan Hoca, önsözde ço¬cukluğundan beri arkadaşları ve dostları için bu satırları "karala¬dığını" söyler. Bu yazıların kitap olarak ortaya çıkışının hikâyesi ise oldukça hazindir. Vezneciler'deki evleri yanınca babası Meh¬met Nazif Bey'in şiirleri de kül olur. Bu duruma oldukça üzülen Ali Nihat, kendi şiir ve yazılarının da bu akıbete uğramasını iste¬mez, kardeşinin teşvikiyle bu eseri yayımlar. Tarlan, ilk tahsiline üç yaşındayken babasının dizleri dibinde Besmele ile başlar.
Ali Nihat, babasından 8 yaşlarında Sadi'nin Gülistan'ını, Ha¬fız'ın Divan'ını okur, 12 yaşında gazel yazar. İlk öğrencilik yılla¬rında satın alıp okuduğu kitaplar ise, Halid Ziya Uşaklıgil'in Şarktan Garba Bir Seyyale-i Edebiye, Mehmet Emin Yurdakul'un Ço¬ban Armağanı Çam Sakızı ve Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya'dır.
Güneş Yaprak'ın ilk sayfalarında, ilk göz ağrısı kitapları arasın¬da önemli bir yere sahip olan Mehmet Celâl'in antolojisinden söz eder. Birçok yazar ve şairi tanımasına ve sevmesine vesile olan bu güldestenin, diğer kitaplar arasında farklı bir yeri vardır. Tar¬lan, Vefa Lisesi'nde okurken edebiyat hocaları Süleyman Şevket ve İbrahim Necmi vasıtasıyla edebiyat zevkini geliştirir ve Servet-i Fünûn üslûbu ile şiirler yazar. Ali Nihat, bu yıllarda yoğun bir yazma faaliyeti içindedir. Bir yandan şiir yazar, bir yandan da tercümeler yapar. Tiyatroya da lakayt değildir. Kaleme aldığı millî piyes, Türkün Yemini'dir.
NERDESİN BOYACI
"Nerdesin Boyacı" efsanevî arka plânı olan dikkat çekici bir metin. Tarlan, babasından dinlediği bir hikâyeyi anlatır burada. Dağıstanlı bir yolcu, bir köyden başka köye giderken bir dağın eteğine varır. Bakar ki kırmızı, mavi, mor, pembe, beyaz çiçekler,
tepenin yamacını kaplamış... Hafif rüzgârlar ile dalga dalga kö¬püren bu renk, ışık tufanı yolcuyu bir anda yıldırım gibi çarpar. Bağırmaya başlar: "Neredesin boyacı, boyacı, sen nerdesin?"
Eserde serbest ve heceyle yazılan şiirlerin yanı sıra 8 gazel de yer alıyor. Bu şiirlerde gerek şekil gerek muhteva olarak Divan, Tekke ve Halk şiirlerinin havası etkilidir. Bursa'yı anlattığı "Yeşil" şiirinde şehre mührünü vuran yüce dinimize dikkati çeker. "Bu yeşilde İslâm'ın rengi var, nefesi var / Bu yeşilde İslâm'ın canlı yiğit sesi var."
BAŞLICA ESERLERİ
Tek başına neredeyse bir kütüphanelik eser ortaya koyan Ali Nihat Tarlan'ın son derece velût olduğunu ve ilmî hassasiyetinin yanı sıra üretken bir ilim adamı olduğunu belirtmek gerekiyor. Tarlan'ın pek çok eseri arasında Divan şerhi ve tetkikleri şunlar:
Şeyhî,
Fuzulî,
Hayalî,
Necati Bey,
Ahmet Paşa,
Zatî,
Nefî,
Yavuz Sultan Selim,
Ali Şir Nevaî,
Nizami-i Gencevî,
Şeyh Galip.
Hocanın diğer eserlerinden başlıcalarını ise hiç olmazsa isim olarak belirtelim:
Divan Edebiyatında Tevhidler,
Divan Edebiyatında Muamma,
Hüsrev ve Şirin,
Mevlâna Celâleddin-i Rumi,
Mehmet Akif ve Safahat,
Muhammet İkbal,
Abdülhak Hâmit,
Edebiyat Meseleleri,
Güneş Yaprak,
Kuğular.