« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

07 Eki

2013

Ergun Göze ( 1931)

01 Ocak 1970

Gazeteci, yazar, yayıncı

1931 yılında Sivas'ta doğdu. İlk ve orta tahsilini Sivas'ta yaptı. Çorum Lisesi'nden mezun oldu (1950). İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni 1957'de bitirdi. Bir kaç arkadaşıyla birlikte, Babıali Yayınevi'ni kurdu. Daha sonra serbest avukatlık yapmaya başladı. Basın hayatına, Mümtaz Turhan'ın neşrettiği Ölçü mecmuasıyla girdi. Daha sonra kitap haline getirilen Meşhurların Son Sözleri, Son Havadis gazetesinde yayınlandı (1961). Fıkra yazarlığına Babıali'de Sabah gazetesinde başlayıp (1965), Tercüman'da devam etti (1969). Tercüman gazetesinde, milliyetçi bir kalem olarak çeşitli meslek odaları ve derneklerle yaptığı mücadelelerle sivrildi. 1988 yılında Türkiye gazetesinde fıkra yazarlığına başladı ve iki sene devam etti. TGRT'de haber yorumculuğu yaptı. En son Boğaziçi Yayınları'nın editörlüğünü yapıyordu. Evli ve üç çocuk babasıydı. Fransızca biliyordu. 12 Ekim 2009 tarihinde, İstanbul'da vefat etti.

ESERLERİ:

Meşhurların Son Sözleri,
Anadolu Sahabeleri,
Peyami Safa-Nazım Hikmet Kavgası,
Köşebaşı,
Peyami Safa'dan Seçmeler (F.K. Timurtaş ile beraber),
Mukayeseli İslam Tarihi Kronolojisi,
Dirilen Çöl,
Soruşturma,
Çar Tabancası (piyes),
Üçüzler (piyes),
İçimizden Otuz Kişi,
Üniversite Dosyası (Profesörler Geçiyor),
Dısişleri Kavgası,
Ecevit Çıkmazı,
Bulunmuş Defterden Cuma Düşünceleri,
Seçmeler,
Üniversite Niçin Çöktü,
İslamiyet ve Teknoloji,
Freud ve Freudizmin İçyüzü,
Üç Büyük Muzdarip,
Rusya'da Üç Esaret Yılı,
Gözümle ve Gönlümle Tanıdıklarım,
Peygamberimiz ve Dört Halifesi,
İslam'a Selam,
Peyami Safa,
Ergun Göze-Aziz Nesin Kavgası,
Theodor Harzl'in Hatıraları ve Sultan Abdülhamit,
Besmele Bahçesi,
Kuğunun Son Ötüşü (Çanakkale Destanı).

Tercümeleri:

Malik Binnebi'den: İslam Davası, Kur'anı Kerim Mucizesi, İslam ve Demokrasi, Cezayir'de İslam'ın Yeniden Doğuşu, Asrın Şahidinin Hatıraları; Vincent Monteil'den: İsrail'in Gizli Dosyası Terörizm.
________________________________________

VEFAT-HABER

Ergun Abi, vefat etti
________________________________________


Gazeteci yazar Ergun Göze evinde geçirdiği rahatsızlık sonucu hayatını kaybetti.
________________________________________


Göze ölümünden önce Anadolu Ajansı'na, ''Yaşasın Hatıralar'' kitabını değerlendirirken, gazetecilik ve yazı hayatının, ''bir mikrop gibi insanın içine girdi mi, bir daha çıkmayacağını, kendisinin de gazeteciliğe bir fikir içinde olduğu, o fikrin çok saldırıya ve haksızlığa uğradığını gördüğü için girdiğini'' ifade etmişti.

Kitabına ilişkin AA muhabirine açıklamalarda bulunan Göze, Babıali'de geçen 50 yılını derlediği ''Yaşasın Hatıralar'' adlı kitabı hakkında bilgi vermiş ve böyle bir kitap çıkarmak gibi bir niyetinin olmadığını, eşinin ısrarıyla anılarını yazdığını, ardından damadı ve torunlarının bir sürpriz yaparak bu kitabı bastırdıklarını anlatmıştı.

Kitapta Babıali'de geçen 50 yılını irdeleyen Göze, ''Gazeteciliğe pek şuurlu başlanmaz. Kendiliğinden olur'' diyerek, şunları kaydetmişti:

''Gazetecilik, yazı hayatı bir mikrop gibi insanın içine girdi mi, bir daha çıkmaz. Ben de, gazeteciliğe bir fikir içinde olduğum için, o fikrin çok saldırıya ve haksızlığa uğradığını gördüğüm için girdim.''

Yaptığı röportajlar dolayısıyla bir çok insanla, fikirle ve ülkeyle tanıştığını dile getiren Göze, gazeteciliğin insanın ufkunu açan bir meslek olduğunu ifade etmişti.

Yıllarca gazetede yazı yazmasının en önemli nedeninin, kendisini hiçbir zaman bırakmayan okuyucuları olduğunu da belirten Göze, her zaman okuyucularına layık olmaya çalıştığını anlatmıştı.

Ergun Göze, 1965 yılında Sabah gazetesinde köşe yazarlığı yapmaya ve ardından 1969'da Tercüman gazetesinde yazmaya başladığını anımsatarak, gazeteciliğe başlamasında etkili olan fikrin, ''Türk milliyetçiliği'' olduğunu söylemişti. Göze, ''Türk milliyetçiliği bir antitezdir. Aslında Türkiye'de hiç kimse kimseye Çerkez misin, Avar mısın, Kürt müsün diye sormaz... Batı ise 200 yıldır Türkiye'deki azınlıklarla meşgul, bu tarihi antiteyi bozmaya çalışıyorlar. Osmanlı döneminde 72 buçuk millet bir arada yaşadı'' görüşünü aktarmıştı.

Yıllar içinde fikirlerinin olgunlaştığını da dile getiren Göze, ''Karşımdakilerin haklı olduğu tarafları da gördüm. Yürüdüğüm yolun, benim çok maddi menfaatim aleyhine olmasına rağmen çok doğru bir yol olduğuna kaniyim'' demişti.

-KADDAFİ'DEN BAYKAL'A ÖZEL UÇAK...-

Ergun Göze, kitabında yer alan ve Libya'da bulunduğu zamanlarda dönemin Maliye Bakanı olan CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile arasında geçen bir anekdotu da şöyle anlatmıştı: ''Deniz Baykal benimle elçilikte görüşmek istedi. Halbuki bizim o günlerde siyasi kamplarımız ayrı. Yabancı bir ülkedeyiz. Birisi görüşmek istiyorsa neden reddedeyim? 'Hay hay' dedim. Beni Ergin Konuksever zannetmiş. 'Özür dilerim' dedi. 'Madem siz geldiniz, sizinle konuşalım' dedi. 2 vatandaş gurbette buluşmuş. Anlattı durumunu. Kendisini Kaddafi ile irtibatlandırmıyorlarmış. Ben de 'Sizi burada bekletmelerinde bir şey aramayın. Bunlar devlet değil. Öyle bizim bildiğimiz gibi program, disiplin yok. Zaten Osmanlı'nın nahiyesi burası. İyi insanlar, temiz insanlar. Benim devletimin de bir şerefi var, bunların disiplinsizliğine bırakamazsınız. Bakansınız, o zaman ben de şu gün ayrılıyorum deyin. Bakalım ne yapacaklar? Tahmin ediyorum sizi götürürler. Götürmezlerse de devletimin itibarını korumuş olursunuz' dedim.

Öyle de yapmış. Sonradan öğrendim. Kaddafi onu alıkoymuş. Kıbrıs çıkarmasını sormuş. Kıbrıs çıkarmasından sonra Orta Doğu'da Türkiye'nin itibarı yükselmiştir. Baykal, 'Yerimi ayırttım uçağım kaçıyor' deyince, Kaddafi kendi özel uçağıyla göndermiş.'' -

UĞUR MUMCU OLAYI...

Ergun Göze, hatıralarını yazmakta sıkıntı çektiği konulardan birinin de ölmüş insanlarla olan olaylar olduğuna işaret ederek, Uğur Mumcu'nun bir yazısı üzerine kendisinin de bir yazı yazdığını ve arkasından mahkemelik olduklarını dile getirmişti.

Göze, hakkında 1980'de ''Uğur Mumcu'yu öldürmeye azmettirmekten'' dava açıldığını ve o dönemde davaya takipsizlik kararı verildiğini hatırlatarak, kitabında bu durumu ''Uğur Mumcu, keşke bir cinayete kurban gitmeseydi de polemiğe devam etseydik'' diye yazmıştı.

-BUGÜNKÜ GAZETELER...-

Bugünkü gazete ve gazetecilere nasıl baktığı konusuna da değinen Göze, şöyle devam etmişti: ''Çok acı olabilir sözlerim. Onun için genel konuşmak istiyorum. Basın her ülke için dış dünyayla temas eden kısım olduğu için en kolay çürüyen, bozulan toplum bölümüdür... Türk basını için şunu söylemek mümkün. Zaten basın bize yabancı bir şey. Dışardan gelmiş. Yüzyıllar sonra çıkmış ve bir taklit olarak çıkmış. Onun için hala milli bir basına sahip olduğumuzu söyleyemeyiz.''

Türkiye'ye son dönemde global finans çevrelerinin hücum ettiğini de savunan Göze, şunları kaydetmişti: ''Türk basını da yalpalıyor. Çok garip bir cephe değişimi oldu. Türk basınında bir vakitler sosyalist enternasyonalin taraftarı olan büyük kalemler, şimdi finans kapitalin emrine girdiler. Bir vakitler en şoven milliyetçilik taraftarı olanlar da globalizmin emrine girdiler. Bu da benim hayatımın son günlerinde büyük bir şaşkınlıkla seyrettiğim bir vodvil gibi geliyor bana. İnsanlık namına acı. Realiteler de... Hangi realiteyi konuşacağız. Televizyonlarda açık oturumlar yapılıyor. Gülüyorum.''

Göze, basına ilişkin de şunları dile getirmişti: ''Türk basını bugün kötü bir kopyadır. Türk televizyonları kötü bir kopyadır. Formatı alıyor, onu hemen yapıyor. Türk toplumunda yaratıcılık yok. Kendisi olmak hiç yok. Kendisinden nefret etmiş zaten... Türk basınının ileri gelenleri çok zengin oldular. Bir de bu gerçek var. Biz çay-simit devrinden geldik.''
________________________________________

HAKKINDA YAZILANLAR

Ergun Göze
Yılmaz Öztuna
14 Ekim 2009

Ergun Göze’yi kaybettik. Türk milliyetçiliğinin İslâm’a ve tasavvufa ağırlık veren mütefekkiri idi. 1931 başında Sivas’ta doğdu. İstanbul Hukuk Fakültesi’ni bitirdi, avukat oldu. Türkçülük denen Ziyâ Gökalp’in anlattığı içerikte Türk milliyetçiliğinin büyük lideri Nihal Atsız’dan sonra bu akımın en ileri siması İsmet Tümtürk (büyük şair Cenab Şehâbettin’in oğludur) ile Ankara Caddesi’nin Sirkeci ucundaki büroda ortak avukatlığa başladı.

Ergun Göze’yi, Hukuk öğrencisi iken tanıdım. Nasıl tanıştığımızı, hurda teferruatı ile bir kitabında anlatmıştır. Ünlü mutasavvıf Mehmed Efendi’den feyz alanlardandır. Genç yaşında yazarlığa ve gazeteciliğe başladı. Yayıncılığı da unutulamaz. Türk millî kültürünün, bu arada Klasik Türk Musikisi’nin en etkili savunucularından oldu. Politikada Sağ’ı ve Merkez Sağ’ı destekledi.
Peyami Safa’nın da yakın dostu olan Ergun, pek çok kitabın müellifi ve binlerce gazete makalesinin muharriridir. Fransızca biliyordu, önemli tercümeleri de vardır. Tercüman, sonra Türkiye gazetelerinde köşe yazıları, muhafazakâr kitleyi etkilemiş, sevgi ve saygıyla okunmuştur. Televizyonlarda da epey konuştu. Dış ülkelere gidip oralardaki Müslüman fikir adamları ile dostluk kurdu. Vefatında hâlâ Boğaziçi Yayınevi’ni yönetiyordu.

Ergun, en yakın arkadaşlarımdandı. Aile dostumuzdu. Geçen yıl çok ağır ameliyatlar geçirdi. Buna rağmen, Ankara’da oturan bana sık sık telefon açar, uzun sohbetlerde bulunurduk. Son defa on gün kadar önce konuştum. Vefatı gerçek bir şok etkisi yaptı. Zira konuşmasında hiçbir aksaklık yoktu.
Zevcesi, Ergun gibi avukat ve yazar olan Hicran Hanımefendi’ye, büyük teessür içinde tâziyetlerimi sunuyorum. İki oğlu Türkiye dışındadır. Kızı, Sâmiha Ayverdi’nin torunu olan Sinan Büyükant ile evlidir. Onlara da başsağlığı diliyorum.
Türk Tarihinden Portreler kitabımın çok genişletilmiş yeni baskısını hazırlıyorum. Son biyografi, Ergun Göze olacak. Basın ve tefekkür dünyamızdan parlak bir zekâ, velûd bir kalem, namuslu bir idealist kaydı. Tarihimizi bütün olarak görebilen, Osmanlı’yı iyi anlayan bir Türk milliyetçisi idi. Tam bir iman içinde tam bir Türk gibi yaşadı. Ergun kardeşime Cenâb-ı Hakk’ın rahmetini niyâz ediyorum.

Ziyaret -> Toplam : 125,27 M - Bugn : 24700

ulkucudunya@ulkucudunya.com