« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

07 Kas

2007

O ‘Fatma’ Kara Fatma olsun mu?

Güler KÖMÜRCÜ 07 Kasım 2007

Erdoğan’ın 29 Ekim resepsiyonunda, Kuzey Irak’a olası operasyonla ilgili soruya verdiği cevap kamuoyunda merak konusu oldu. Erdoğan, Kıbrıs parolasına atfen, “Ayşe tatile çıkacak mı?” sorusuna, “Belki bu kez Fatma tatile çıkar” esprisiyle yanıt verdi. Sizce kast- edilen Fatma kim? Bence; bu bir sembol anlatım dolayısıyla da ‘Fatma’nın nüfus kaydı değil, ‘söz konusu savaş’ olduğunda Fatma tiplemesiyle topluma sunulmak istenilen ‘rol modeli’ önemli olmalı.

İçinde bulunduğumuz bu hassas süreçte, malum TV programlarıyla milli duyguları törpülenip, günlük bireysel kaygılarla formatlanan, ‘bir dizi sözde aydın’ın gözüyle politik duruş belirleyerek şartlı refkleks veren ‘bir kesimdeki’ Türk kadınlarına, ‘tatile gönderilmeye hazırlanan Fatma’ semboli üzerinden, milli mücadele döneminin kadın kahramanlarından ‘Kara Fatma’ ruhu ile gönderme yapmak (evet, biraz da kışkırtmak) istiyorum efendim. Bakalım, Kara Fatma kimdi?

Kuvayi Milliye devrinde en çok adı işitilen kadın kahramanlardan biri de Erzurumlu Fatma Seher Hanım’dır. Kara Fatma diye anılan Seher Hanım kadın subaylarımızdandı. Kara Fatma’nın kocası, Vanlı Ezdeşin Bey idi. Büyük Sarıkamış kavgasında şehit düşmüştü. Savaş başlayınca Van’a, babası meşhur aşiret reisi Yusuf Abdal Ağa’nın yanına gitti. Vatan o günlerde derin, karanlık bir girdaba doğru yuvarlanıyordu. İngiliz zabitleri, üç taraftan sınırları aşmıştı, kimi yerde Rumlar, kimi yerde Ermeniler, kimi yerde her iki unsur birden saldırıyordu.

Kara Fatma yaşadığı Van’da vatanında olan biteni gördükçe için için yanıp tutuşmaya başlamıştı. Asabi, hasta, sert olmuştu. Bir gün geldi ki, kadınlık sükunundan eser kalmadı. Erzurumlu Ayşe Hanım’ın kızı artık daha fazla duramadı ve bir gün kardeşi Mehmed Çavuş’la birlikte ‘milli mücadele teşkilatına’ adam toplamaya koyuldu. Kısa sürede yüzelli kişi topladı. Ve Kara Fatma partizan ekibine kabul edilmek için bizzat Mustafa Kemal’e başvurdu, Atatürk’ün tavsiyesi üzerine Kocaeli’ne yollandı. Kara Fatma 9 yaşındaki kızı Fatima’yı da yanına alıp Kocaeli civarında Taşköprü’ye yerleşti.

Ve... Türk Ordusu, İzmit üzerinden taarruza başlayınca, Kara Fatma orduya katılarak Kuvayı Milliye’nin kahraman askerleriyle birlikte düşmana karşı savaştı, tam dört gün boyunca... Bir yandan, harbediyor, bir yandan da yaralanan askerlerin yaralarını sarıyordu. Ağustos 1921’de düşman, Kara Fatma’nın tuttuğu cepheye; Kaynarca, Bereket Karadin üzerinden taarruza kalktı. Kara Fatma sol kolundan yaralandı. Ama, başardılar, düşman geriye çekildi. Kara Fatma muzaffer olmuştu.

Fatma Hanım izinli olarak Ankara’ya geldiğinde... O tarihlerde Ankara sokaklarında elinde kırbaç, belinde fişeklik, ayağı çizmeli bir kadın dolaşırdı. Bu kadın İzmit Takım Komutanı Kara Fatma’ydı işte.

İzmit’ te iken orada ‘Yardım Heyetinde’ bulunan bir Amerikalı, Kara Fatma’nın fotoğrafını çekmek istemiş ve Fatma Hanım’a, fotoğrafını çekmesine izin karşılığında ne istediğini sormuştu, Fatma Hanım, ‘Hani on beşli İngiliz silahları vardır, onlardan bulamadım, hediye edersiniz çok makbule geçer’ demişti. Amerikalı, yüzük, bilezik, küpe yerine, silaha meyli olan bu kadının karşısında cidden hayrette kalmıştı.

Ve bugüne bakalım... Bugün acaba Kara Fatma yaşasaydı, malum TV programları aracılığıyla çekirdek aile yapısına, milli değerlere atılan ‘pskilojik savaş bombalarına’ karşı nasıl bir mücadele verirdi?

Bugün acaba Kara Fatma yaşasaydı, Türk ekonomisinin yüzde 95’inin özelleştirme adı altında yabancılar tarafından işgaline, ulusunun geleceğinin ‘dış borçlanma’ yoluyla karartılmak istenmesine nasıl engel olmaya kalkardı?

Bugün acaba Kara Fatma yaşasaydı, vatanının bekasını koruyan kurumlarına, askerine düşman olan, üniter yapıyı bozup, federasyona geçmek isteyen, yolsuzluğun adını ‘huzur hakkı’ koyan içimizdeki birilerine nasıl karşılık verirdi?

Bugün acaba Kara Fatma yaşasaydı, canını verip kurduğu vatanının sınırlarına göz dikenlerin ‘savaş çığlıklarına’ kulağını kapatır mıydı?

Bugünün şartlarında ‘demokratik sivil yapılardaki, medyadaki, sanat dünyasındaki, siyasetteki, iş dünyasındaki vb.. alanlardaki’ Kara Fatmalar nerede ey seferberlik ilan etmiş okur?

Ziyaret -> Toplam : 125,43 M - Bugn : 13270

ulkucudunya@ulkucudunya.com