Tanrı'yı kıyamete, Türkiye'yi bölgesel savaşa zorlamak!..
İbrahim KARAGÜL 07 Kasım 2007
11 Eylül sonrası bütün dünyaya savaş ilan eden, tek yanlı dünya düzeni kurmaya çalışan, yeni Amerikan yüzyılı inşasına girişen, bu yolda destek görmedikleri her ülkeyi düşman ilan eden neocon-İsrail aşırı sağının ortak ideali Ortadoğu merkezli bir dünya savaşı çıkarmak. Yani Armageddon dedikleri Kıyamet savaşı… Bu savaşla Mesih yeryüzüne inecek, bu savaşla “ilahi adalet” gerçekleşecek. İşte buna “tanrıyı kıyamete zorlamak” diyorlar. Ya da “Mesih'i dönmeye mecbur bırakmak.”
Biz olayı öyle görmüyoruz ama, şu an içinde bulunduğumuz durumun büyük bir Ortadoğu/bölgesel savaşın kapımıza dayanmak üzere olduğuna inanıyoruz.
Türkiye'nin terörle, PKK ile terbiye edilmesi, bir cepheye çekilmeye çalışılması, seçeneksiz bırakılmak istenmesi, bölgenin tamamını saracak çatışmalar zincirinin başlatılması için belki de yapılabilecek tek şeydi. Bunu yapıyorlar işte. Türkiye'nin Kürtlerle çatışmaya sokulması demek, İran'ın da cepheye girmesi demektir. Savaşın Pakistan'dan Lübnan'a kadar yayılması demektir. Türkiye bu oyunu göremezse, görmekle birlikte kendi oyununu kuramazsa, yıllarca sürecek çatışmalar girdabına girecektir. İşte bu, ABD ve müttefiklerinin en büyük hedefi. Şu anki pozisyon, oyunun görüldüğüne işaret ediyor. Kendi oyununu kurup kuramayacağını önümüzdeki günlerde göreceğiz.
Şu an PKK'nın arkasındaki belirleyici tek güç Amerika. İran'a saldıran PJAK'ın arkasındaki tek güç Amerika! Türkiye'yi böyle bir sorunla terbiye etmeye girişen güç Amerika. Bu iddia değil artık, bütün dünyanın bildiği bir gerçek. Hal böyle olunca, sorunun diplomasi yoluyla aşılmasında belirleyici olan tek güç yine Amerika! Hal böyle olunca, terörle terbiye edilen Türkiye'nin askeri seçenekten önce siyasi çözüm yolunda ağır kararlar vermesi gerekiyor. Bunu vermezse, askeri seçeneğe girişirse ve bu askeri seçenek, bölgeyi dizayn etmeye çalışanların kanına dokunursa kıyamet kopacak demektir.
Türkiye bunu göze alabilir mi? Zor ama alabilir. Hatta belli oranda almalı da. Çünkü, alsa da almasa da, savaş kendisine doğru geliyor. Almazsa inisiyatifi tamamen kaybedecek. Alırsa, oyun kabiliyeti kazanma ihtimali var.
Manzaraya iyi bakalım: Türkiye sınıra yığınak yaparken ABD ve müttefikleri de Türkiye sınırına yığınak yapıyor. Kürtlere ait silahlı birlikler sınıra kaydırılıyor. Bu yeni bir durum değil. Bir yıldır yapılan bir hazırlıktı. “İsrail komutasındaki Peşmerge Türkiye sınırında” başlıklı yazıları yazdığım zamanlarda da böyleydi. O dönemde de bölgeye ağır silahlar sevkediliyordu. Füzeler sınıra yakın yerlere yerleştiriliyordu. Bunları yapanlar ABD ve müttefikleriydi.
Şu an aynı hazırlık devam ediyor. Sınıra gece gündüz aralıksız yığınak yapılıyor. Bazı iddialara göre, aylardır sınırdan geçip Türkiye içlerine silah ve patlayıcı taşıyanlar, sevkıyata bugün bile devam ediyorlar. Sınırötesinde çatışmalar yaşanıyor.
PKK ve diğer bölgesel güçler iç içe geçmiş durumda. Bütün bunlar ABD ve birkaç müttefikinin askeri liderliğinde gerçekleşiyor. Bilinen PKK kampları bomboş. Onlar şimdi Barzani birliklerinin arasında. Kuzey Irak'taki bu hazırlıklar aynı zamanda İran'a karşı yapılıyor. ABD destekli PJAK üç ayda 150 İran askeri öldürdü. Bölgeye gönderilen 370 bin silahın sadece yüzde üçüne seri numarası yazdıran ABD, geri kalanı kimlere gönderdiğini bilmiyor muydu? Bu silahların kaçı, Türkiye topraklarında çatışan PKK'lıların elinde acaba?
PKK, PJAK ve önemli ölçüde Barzani, küresel savaş çılgınlarının malzemesi oldular. Birer koza, pazarlık aracına, şantaj malzemesin dönüştürüldüler.
Başbakan'ın 5 Kasım'daki ABD ziyareti, bütün bu gerçekler ışığında bir pazarlığa dönüşecek. Ziyarete ilk kez Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Ergun Saygun gibi üst düzey askeri yetkilinin katılması, askeri diplomasinin de pazarlıkta yerini alacağına, Türkiye'de asker-sivil ayırımı olmadığına, ülke olarak kararlı bir tutum sergileneceğine, PKK'ya verilen ABD desteğinin kanıt dosyalarının götürüleceğine, Washington üzerinde bir nevi psikolojik baskı uygulanacağına işaret ediyor.
İngiltere'den alınan “çok güçlü destek” ABD'den de alınırsa askeri müdahale olmadan bir çözüm kapısı aralanabilir. Ancak bunun yeni bir oyun, yeni bir oyalama taktiği olmaması lazım. Yoksa “inceldiği yerden kopar” ve bölgede bambaşka saflaşmalar başlar…. İşte o zaman bazıları için kıyamet kopar!