ZİYAEDDİN FAHRİ FINDIKOĞLU’NUN SOSYOLOJİK GÖRÜŞLERİ
Kemaleddin TAŞ 01 Ocak 1970
A -HAYATI
Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlul 1901 yılında Erzururrfun Tortum ilçesine
bağlı Çanılıyarnaç köyünde doğdu. Babası Halil Fahri Bey, annesi Fatma Zehra
Hanırn?ır. Çocukluk döneminin Doğu Anadolu°nun göç yıllarına rastlaması ve
babasının kadılık görevi sebebiyle öğrenimi sırasında sık sık yer değiştirdi. İlk
öğrenimini Erzincan ve Hakkârfde yaptı; ortaokulu Malatya ve Kayse?de
okudu19l8”de İstanbul Gelenbeıfi Lisesfni, 1922'de de Posta Telgraf Yüksek
Okulu”nu bitirdi. Daha sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesine devam
etti ve adı geçen fakılîltenin Felsefe Bölürnü°nden 1924 yılında mezun oldu.
Erzurum, Sivas ve Ankara liselerinde felsefe ve sosyoloji öğretmenliği yaptıktan
sonra, 1930 yılında açılan bir sınavı kazanarak Strasbourg Üniversitesi Felsefe
Bölümífne girmeye hak kazanan Fındıkoğlu, bu bölümde ilcinci lisans
öğrenimini tamamladı; bu arada Ziya Gökalp ile ilgili doktora çalışmasını
ilerletti. 1934'te Türkiyeye dönerek İstanbul Üniversitesi Edebiyat
Fakültesfnde, lçtimaiyat ve Ahlak doçenti olarak göreve başladı. Aynı sene,
yaklaşık kırk yılyayın hayatında kalan İş (daha sonra İş ve Düşünce) dergisini
kıırdu. Bir ınüddet sonra çalışmaları için Strasbourg°a tekrar giden Fındıkoğlu,
“Ziya Gökalp, sa vie et sa sociologie” (Paris,l935) başlıklı doktora
tezini tamamlayarak şurda döndü ve eski görevine devam etti. Öğrenim
yıllarında en çok Mehmed İzzefin tesirinde kaldı. 1933'te Türkiye°ye gelen
Alman profesörleriyle, özellikle Kesslefle yakınlık kurdu ve iş birliği yaptı.
Franszfdaki hoealarından bilhassa Halbwaolıs, Charles Blondel ve Pranidesfín
düşüncelerinden faydalandı.
1 Fmdıkoğlıınun hayatı çeşitli kaynaklardan derlenerek hazırlanmıştır. Bu kaynaklar için bkz,
Sosyoloji Konferansları, “Z. F. Fındıkoğlu Anısına”, l3. Kitap, İÜ. İktisat Fak. Yay., İst.,
1976; Fıntiıkoğlu Armağanı, İ.Ü. İktisat Fak. Yay., İst., 1977; Nevin Güngör, Ziyaeddin Falı›
ıı' Fındıkoğlu, Ank, 1991; Hilmi Ziya Üll-ıeıı, Türkiyefde Çağdaş Düşünce Tarihi, 4. Baskı,
Ülken Yay., İst., 1994, s.482~485', Cavit Orhan Tütengil, “Bir Sosyologun Ölümü”, Sosyoloji
Konferansları, İÜ. İktisat Fak. Yay., İst., 1975, s.105-lO8; Orhan Türkdoğan, “Protİ Dr.
Ziyaeddin Fahri Fmdıkoğlu, Bir Sosyologun Profili”, TDA, 1985, C JOCXV, 5.2841; hlııstafa
Erkal, “Türk Sosyal llim Hayatında Bir Zirve: Fındıkoğlu Ziyaeddin Fahri”, TDA, 1985,
CXXXV, s.80-85; Türkiye Diyanet Vakti İslâm Ansiklopedisi, “Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu”
maddesi. '
Fmdıkoğlu, 1937 yılında İstanbul Üniversitesi bünyesinde yeni kurulan
İktisat Fakültesfne geçti ve l942°de sosyoloji profesörü oldu. _ İktisat
F akültesfndekı' bu görevine ek olarak, Hukuk F alcültesfnde hukuk Sosyolojisi,
Edebiyat Fakültesinde de ahlak dersleri okuttu; l945”de ikinci, l953°de de
birinci ek görevini bıraktı. 1958 yılmda ordinaryüs profesör olan. Fındılcoğlu,
emekli olduğu tarih olan 1973 yılına kadar İktisat Fakültesi dekauhğı yaptı;
ayrıca İçtimaiyat Enstitüsü ile Gazetecilik Enstitüsü müdürlükleıinde de
bulundu; milletlerarası sosyoloji kongrelerine katıldı ve tebliğler sundu.
Arkasında birçok eser bırakan F ındıkoğlu, 16 Kasım 1974 yılında vefat etti.
Fındıkoğlu°nıın sosyal bilimler alanında hemen hemen üzerinde kalem
oynatmadığı saha olmamakla birlikte, çalışmaları daha çok iktisat ve hukuk sos-
yolojisi üzerinedir. Kitap, makale, araştırma tebliğ ve broşür şeklinde 3000”in
üstünde eseri bulunan Fmdıkoğluz yirmiye yakın takma ad kullanmış olup
bunlardan Kadıoğlu Ahmet, Ahmet Halil en çok kullandığı isimlerdir.
Ölümünden sonra adına çeşitli armağan kitaplar çıkarılmış, dershane ve
kütüphanelere adı verilmiştir.
Fmdıkoğlu, Hilmi Ziya Ülken ile birlikte, Türk sosyolojisinde Ziya
Gökalp ve Prens Sabahaddin ile başlatılabilecek zincirin, hocası Mehmed
İzzeften sonra gelen halkasmı oluşturur. Ayrıca hem akademik ve öğretim
faaliyetleri, hem de teşkilatçı çalışmalarıyla Türk folkloru alanındaki
araştırmacıların da önde gelen isimlerindendir. Akademik çalışmalarının yanında
öğretmenliğe başladığı yıllardan itibaren gerek Anadolu ve gerekse İstanbul
gazete ve dergilerinde yayımladığı yüzlerce ilmî ve popüler yazı, halkla ve
öğrencileriyle sürekli ve samimi ilişkileri, onun dikkate değer özelliklerindendir.
Fındıkoğluîıun hayatında, sürekli olarak mücadele ettiği ve eleştirdiği
Marksizm, merkezi bir yere sahiptir. Yazarm bu konuyla ilgili olarak müstakil
kitap ve makaleleri olmakla beraber3, çeşitli konularla ilgili 'diğer bir-
çok yazılarmda da Marksizrrfiıı eleştiıisine dönük ifadeleri bulmak mümkündür.
Fındıkoğlıfnun sosyolojinin teorik kısmı ile ilgili kaleme aldığı çalışma-
larının yanında, onun dikkati çeken diğer bir tarafı da yapmış olduğu empıik
2 Bkz. Kurtkan Bilgiseven, Fındıkoğlu Bibliyografya-sı: 1818-1958, İstanbul Üniv.
Neşriyatı, Ist., 1958; Mustafa E. Erkal, “flfındıkoğlu Bibliyografyasına Ek (1 958-1 971)”, Sos-
yoloji Konferansları, 13.. Kitap, İst., 1976, s.94-102; Nevin Güngör, “Fındıkoğln Bibliyograf-
yasfnalltinci Bir Ek”, 1993, CiIDQQm., 5.2962.
Örneğin bu konu hakkında bkz. Z. F. Fındıkoğlıı, Karl Marx, Fakülteler Matbaası, İst., 1964;
Iktisat Sosyolojisi Bakımından Sosyalizm, 2Basld, İÜ. lk?sat Fak. Yay., İst., 1965; Karl
Marxäıı Metodolojisi, Türkiye Harsî ve lçtinıaî Araştırmalar Demeği Yay. İst., 1966; Karl
Marx ve Sistemi, Ötüken Yay., İst., 1975.
araştırmalardıf. Yapmış olduğu alan çalışmalarında Fındıkoğlu, daha çok şehir~
leşme ve sanayileşme ile birlikte ortaya çıkan problemler üzerinde dunnuştur.
Sosyal sınıflar konusuna da eğilen Fındıkoğlu, özellikle Türkiye°deki “orta
smıf” kavramıyla ilgili olarak ortaya koyduğu yaklaşımlar ile de öne çıkan dü-
şünürlerdendir.
Yukarıda bahsettiğiıniz çalışmalara ek olarak, öz Türkçecilik aleyhinde
yazdığı yazılar, köy enstitülerine karşı açtığı mücadele vb. faaliyetleriyle aktüel
rneselelerle de yakından ilgilenen Fındıkoğlu, bu meselelerde milli bakış açısının
oluşması ve genişlemesine katkıda bulunmuştur.
B _SOSYOLOJİ ArıLAYIŞı
Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu°nu sosyolojide tek bir ekole bağlanfıak
isabetli değildir. Fındıkoğlu, cumhuriyetin ilk yıllarında, cumhuriyet
inkılaplannın ?krî mimarı olan Ziya Gökalp°in fikirlerini benimseyen ve
sonradan onlara katkıda
bulunan bir ilmî şahsiyete sahiptir. Gökalpîn Osmanlı kültüründen zi-
yade eski Türk kültürüne duyduğu hayranlık, F ındıkoğlu °nda Türk-İslâm kültü-
rüne duyulan hayranlıkla tamamlanmış ve Fındıkoğlu Osmanlı Yüksehne Devri
adamlarına eserlerinde yer yer müracaat etnıiştir. F ındıkoğlıƒnun, Gökalp
ekolünün körü körüne bir takipçisi olduğunu söyleyemeyiz. O, bir taraftan
Gökalp°in fakat aynı zamanda M Play ekolünün Türkiye°deki temsilcilerinin
?lcirlerini işlemiş, yorumlamis ve devrin şartları açısından taşıdıkları önemi vur-
gulamıştııß.
Fındıkoğlu, Emile Durkheim ve Le Play okullarından etkilendiği kadar
hocası Mehmed İzzet ve Fransız ?lozo?ı Frederic Raulftan da etkilenmekle
birlikte hiçbir zaman taklit seviyesinde kalmamış, bu düşünürlerin zıt gibi görü-
nen fikirlerini olabildiğince birbirleriyle bağdaştııinaya çahşmış, tenkit etmiş ve
onları tamamlaınıştır. Bu husus, onun Türkiye°de millî bir sosyoloji akımının ve
düşünce geleneğinin kurulmasına yaptığı önemli bir katlcıdır. Ona göre Prens
Sabahaddin ile Gökalp ekolleri bağdaşmayan iki sosyoloji cereyanıdır. Prens
Sabahaddinîn benimsediği Batı liberalizminin aşırı ferdiyetçi tutumuna karşı
Gökalpîn, özel teşebbüsü Türkiye°de canlandıracak bir eğitici ve yol gösterici
4 Biz. z. F. Fmditoğıu, Tofmm Haıaandz Tarihi, Iktisadi ve ıç?mzi Aiaşmmaızz, Farı-neler
Matbaası, İst., 1963; Karabük Sanayileşmesi ve İçtimai Tesirler, Fakülteler Matbaası, l .,
1963; Adapazaıfnın Şehirlcşmesi ve Sosyolojik Problemleri, Falcülteler Matbaası, İst, 1968;
“Erzurum Şehirleşmesi ve Gecekondu Problemi”, İÜ, İktisat Falc Mecmuası, 1966, S. 1-4,
s.l -34.
5 A Kurtkan Bilgiseven, Ziyaeddin Fahıi Fındıkoğlu, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yay.,
Ankara, 1987, s2.
devletçilik fikrini benimsediği, Fındıkoğlu tarafından çok iyi tespit edilebilmiş-
m?
ilimleri; “tarihinden ayrılmış” ve “tarihinden ayrılamamış” şeklinde bir
guruplamaya tâbiitutan Fındıkoğlulna göre sosyoloji, ikinci grupilinıler sınıfına
girınektedif. Sosyoloji üzerinde, başlangıçtan günümüze kadar geçen süreç
içerisinde felsefenin açık bir etkisi görülmektedir. Sosyolojik bilgi, arzuladığı
“ilmî” basamağa henüz çmadığı, sadece çıkmak yolunda için, eski
Yunarfdan beri sosyal meseleleri düşünen ?lozo?arın ileri sürdükleri doktrinle-
rin, mekteplerin ve çığırların tesirinden kurtulamamıştır. Bu bakımdan her sos-
yolojik tecrübe, bir “içîimai felsefe”, bir “tarih felsefesi” taslağına dönmektedirs.
Fındıkoğlu, her ne kadar yukarıdaki görüşlerine paralel olarak sosyolojinin “ta-
rih felsefesi” taslaklarının toplamından ibaret olduğunu ileri sürse de, XIX. ve
XX. yüzyıllar boyunca yapılan emprik sosyoloji araştırmalarının “felsefi”
likten çıkıp derece derece “ilmî” liğe doğru yürüdükleri gerçeğini kabul edeıã.
Fındıkoğlu, sosyoloji tarihini A. Comte'un “Üç Hal Kanunu”ndan
esinlenerek beş döneme ayırır:
l~ Mitolojik Devre
2~Astrolojilr Devre
3-Teolojik Devre
4-Felse? Devre
5- İlmi veya tecrübî devrew. '
Gerçek manada sosyolojinin, sosyal hadiselerin çözümlenrnesinde ilmî
metodolojinin tatbik edildiği beşinci devrede ortaya çıktığını belirten
Fındıkoğluha göre bu “Yeni Sosyoloji”, kendinden önceki dört dönemden
mevzu, usul ve gaye bakımından aynlır:
Eski Sosyoloji mevzu bakımından; gayri muayyen, zaman ve mekansız,
mutlak bir realite ?krine istinat ederken, yeni sosyoloji, muayyen, zamanh ve
nıekanlı bir sosyal realite fikrine dayanmak iddiasındadır.
Eski sosyoloji usul bakımından; sezgiye, tümdengelime ve mantıkî
muhakemelere dayanırken, yeni sosyoloji, müşahedeye, tümevarıma, tecrübeye,
istatistiğe, folklorik araştırmalara ve tarihî usule dayanmaktadır.
qm
r.D.v. ısıâm Ansiklopedisi, “ziyazadin saha Fmaıkoğıu” maddesi.
Z. F. Fındıkoğlu, İçtimaiyat, 3. Baskı, Hukuk Fak. Yay., İst., 1947, s.27.
Fındıkofglıı, İçtimaíyat, s.27.
Fındıkoğlu, İç?maiyat, s28.
Fındıkoğlıı. İçtimaiyat, 528.
»kom
O
Eski sosyoloji gaye bakımından; nikbin ve bedbin görüşlere ulaşmak,
insanlığın yürüyüşü hakkında ahlaki hükümlere varmak isterken, yeni sosyoloji,
münferit hadiselerin izahını, bu izahtan çıkanlabileoek aksiyon yollarının o olay-
larla alakalı siyasete gösterilmesini istemeldediru.
Fındıkoğlıfnun sosyolojik yaklaşımları “sıııı?amacı” bir çizgiye sahip-
tir. Fıııdıkoğlu, yukarıda belirtilen sını?aıııalara ek olarak eski dönemlere ait
muhtelif içtimaî doktriıılerin ve yeni sosyal doktrinlerin tipolojisini de yapmış ve
bunlarla ilgili çeşitli görüşler ortaya koymııştıırlz.
Fındıkoğluhıa göre sosyoloji artık doktrin ve ekol devrini geride
bırakırııştır. Bugünkü sosyoloji mahdut küçük sosyal meseleler hakkında
müşahedeye, ankete, istatistiğe dayanan müspet bilgiler istemeldedir. Artık
Durkheim, Gökalp veya Marx ayarında her meseleyi potası içerisine koyan,
filozof-sosyolog tipi olmadığından ihtisas, sosyolojiyi de yönlendinnektedirß.
C -METOD AJVLAYIŞI
Fındılcoğlu°na göre, sosyoloji, sosyal hayatı çeşitli metotların yardımıyla
tanımaya çalışmaktadır. Eski ve yeni sosyoloji cloktrinleri, hakikatte kullanılan
sosyolojik metot farklarından doğmaldadırll Fakat sosyoloji metotları her
şeyden önce, genel metot teorisine bağlıdır. Genel metodolojiyi gömıeksiziıı,
özel metodolojiden yani, sosyolojiye ait metodolojiden bahsetmek doğnı
değildir”, Fındıkoğlu, bütün metot nazaıiyeleıinin ( genel ve Özel ) iki kısma
ayrıldığını ifade eder:
Akılcı metot, daha başka bir ifade ile taîîlî, ta"lîlci declüktif usul,
tümdengeliınci yöntem. ( Daha öncede belirtildiği gibi Fındıkoğlu bu metodu
“eski sosyoloji°°nin bir özelliği olarak görür).
Tecrübesi metot, daha başka bir ifade ile, istikracı, endüktif usul, tüme-
varımeı yönterrıló. '
Fındıkoğlu, “eski sosyoloji?ıin de metodu olan aksine, tümeva-
nmcı metotta müşahhastan mücerrede gidildiği için, bunun peşin hükümlerden
uzak, dolayısıyla en güvenilir metot olduğunu belirtir. Bununla birlikte ona göre
mücerretle müşahhasın kaynaştınlınası da ilmî bir ihtiyaçtır. Tümevarım, ilmin
" Fındıkqğlujçümaiyat, 536.
'3 ZF. Fındıkoğlu, *Bizde Sosyoloji ve Birkaç Meseleıniz”, Sosyoloji Dergisi, S.1 3-14, 1958-
59. s.143.
li' Z.F. Fındıkoğlu, İçtimaiyat, Metodoloji Nazaıiyeleıi, 3. Baskı, İstanbul Üniv. Hukuk Pak.
Yay., İst., 1950, C. II, s.5.
16 Fındıkoğlıı, Karl Marx ve Sistemi, s.2l 4.
vazgeçemeyeceği bir metot olmakla birlikte, bunun tümdengelim metoduyla
tamamlanması gerekirw. Nitekim Fındıkoğlu, eserlerinin bazılarında tümevarım
metodunu, ilmin vazgeçemeyeceği. bir metot olarak takdim etmiştir. Fakat bazı
eserlerinde özellikle sosyal ilimlerde bu metodun tümdengelim metoduyla ta-
mamlanmasından doğacak faydaları vurgulamıştır. Bu bağlamda, tabiî hukuk
?lrırirıi müdafaa ettiği eserlerinde tümdengelim metodunun kullanıldığını görmek
mümkıındürlg. "
Fındıkoğluma göre ilim adamına düşen vazife, bir taraftan tümevarım
metodu ile ayrı ayn sebep-sonuç ilişkilerinin her birini ortaya koymak, diğer
taraftan bu ilişkilerin müşterek bir genel kaziyeye dayalı olup olmadıklanna dair
bir his elde etmeye çalışmaktır. His, akıl ve tecrübeden ibaret olan üç
rnelekenıiz; din, felsefe ve ilimden ibaret üç disiplin ile alakalıdır Ne bu
melekeler, ne de bu disiplinler birbiıine indirgenemezler, birbirlerinin aleyhine
davranamazlar, bilakis birbirlerinin incelenmesine ve kemâlíne de hizmet
ederlerlg. O halde, insanlık ister tümevarımdan tümdengelime yönelsin, ister
aksini yapsın, sonuç olarak olgun bir metodolojinin bu iki metodu birleştiren bir
metodoloji olduğu söylenebilir. Bu gerçek, aynı zamanda ilim, din ve felsefenin
işbızıığınden aogzbiııflfä
Görüldüğü gibi Fındıkoğlu, sağlam bir metodolojinin çok yönlü bir iş-
birliğinden kaynaklanan bir metodoloj i olabileceğine inanmaktadır. Hatta kâinat-
taki mânâlı bütünlükle ilgili olmaksızın tek tek, tümevarım metoduna dayalı
spesifik araştırmalarda bile hiç olmazsa bütün sebeplerin hakkını veren çok se-
bepli bir metodoloji uygulanmasını müdafaa eder. Ona göre snf tümevarım me-
todunun tümdengelim ile tamamlanması, bizi nasıl zengin bir metot anlayışına
götürürse, tümevarım metodunu uygularken netice üzerinde etkili olan bütün
sebepleri görebilmemiz de kapsamlı genel hükümlere varabilmerniz için şart-
tırzl. F ındıkoğlu bu bakımdan tek sebepli metotların hepsini tenkit eder ve tek
faktörlü metotların sosyoloji ile bağdaşmayacağı inancım taşırîz.
Şu halde, Fındıkoğlu, yukarıdaki izahlar dahilinde sosyolojiye özgü bir
metot arayışı içerisindedir. Açıklamalarına dayanarak F ındıkoğlu°nun sosyolojik
metot anlayışını “Somut ~ Soyut - Somut” olarak özetlemek mümkündür.
F ındıkoğlu inceleneeek şeylerin önce tek başına soyutlanarak incelenmesi gerek-
T.D.V. İslâm Ansiklodedisi, “Ziyaıxídin Fahri Fındıkoğltı” maddesi.
Bilgiseveıı, s.3.
Fmdıkoğlu, Metodoloji Nazariyeleri, s.467.
Fındıkoğlu, Metodoloji Nazariyeleri, s.468.
Bilgiseven, s.83-84.
Daha geniş bilgi için bkz. Fınıdıkoğlu, İçtimaiyat, s.40-98.
..-
00
to
c
liliğini söyler. Daha sonra, bunların bütün içinde araştırılması gerektiğini belir-
tir. Aynı biçimde, olayların statik olarak iıdelenmesi, dinamik olarak araştırılma-
sı düşüncesini savunurîs.
n _TOPLUM ANLAYIŞI
Fındıkoğlu, cemiyeti ve ferdi bir bütünün parçaları olarak görmüş ve
cemiyetin ferde veya ferdin cemiyete tercih edilmemesi gerektiğine iııanmıştır.
Bundan dolayı, tek tek yaşayan fertleıin anlaşarak bir cemiyeti teşkil ettiklerini
ileri süren Rousseau°ya ait mukavele teorisini kabul etmez. Çünkü ferdin
bulunduğu her yerde içtimaî hayat vardır ve insan sosyal 'bir varlıktııß.
Fert ve cemiyet ilişkisini ele alırken Fındıkoğlumun Gökalp°in
?kirlerine kayıtsız kalacağını düşünemeyiz. Fmdıkoğlu°na göre Gökalp,
Durkheim mektebinden etkilenmiştir, ama aynı zamanda _Durkheirn
sosyolojisinin genel prensiplerini bizim sosyal müesseselerimiz üzerine tatbik
etmiş, genel sosyolojinin kanunlarının genişlemesine ve güçlenmesine yardım
etmiştir. Dinî ananenin çözüldü ğü Fransa”da fertçiliğin alabildiğine yürüdüğü bir
zamanda Durkheim, toplumu bir mânâda kutsallaştırmayı, bu suretle dînî
dayanışma yerine içtimaî dayanışmayı koymayı tasarlarmştır. Bu hüküm hiç
şüphe yok ki Gökalp için daha doğrudur. Fakat, Gökalp sosyolojisinin asıl
önemi, adetâ yerli bir sosyoloji okulu haline gelınesindediıgs.
Bu noktada hemen şu hususu da belirtmek gerekir ki, Fındıkoğlu°nu fert
ve cemiyet meselesi karşısında katıksız bir Gökalpçi olarak tavsif etmek doğru
değildir. Fmdıkoğlu°na göre Gökalp°in Batıda bulduğu felsefe, ferdi cemiyete
feda eden Durkheimîn düşünce sisteınidir. Bu düşünce sistemini tenkit eden
Fındıkoğluma göre ferdin davranışlarında cemiyetin ve sosyal müesseselerin
etkisini aramak ne kadar gerçekçi ise, aym şekilde fertlerin değişen rolleri
yardımıyla müesseselerde ve topyekün cemiyetin yapısında ve işleyişinde
meydana gelecek değişmeleri araştırmak da o kadar gerçekçi bir tutum
sayılmahdır. Fert ve cemiyet arasında mutlak bir ayıım yapınalc ve bunlardan
birine veya diğerine tarihî öncelik vermek doğru değildiıló.
Şu halde, fert veya cemiyetten herhangi birinin önceliği konusunda fer~
din cemiyetten önce geldiği ?kri. diğer bir çok modem sosyologlar gibi
Fındıkoğlu tarafından da reddedilen bir F mdıkoğlu, ne ferdi cemiyete ne
de cemiyeti ferde feda etmeyen, bu ikisi arasında ahenkli bir beraberliği zaruri
?J
7.4
25
Emre Kongar, Türk 'İoplum Bilimcilcri, 2.Baskı, Remzi Kitabevi, İst.,l 996, 5.127.
T.D.V. İslâm Ansiklopedisi, “Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu” maddesi.
Z.F. Fındıkoğlu, Ziya Gökalp için Yazdıklarım ve Söyledikleriın, Türkiye Muallimler Birliği
Neşriyalı, İst., 1955, s.l 1-12.
26 Bilgiseveıı, 3.33.
gördüğü içimuzviyetçi teoriyi de mukaveleci teoıiyi de reddeden bir sosyolog-
dur. Bunun yanında Fındıkoğlu, cemiyetin gelişmesinde ferdin ve ferdi psikolo-
jinin önemine de inanır. Sosyal hadiseler ve müesseseler ferdin rolünü tayin
ettiği gibi fertler de içtimaî olaylara tesir edebilirler. O halde fert ve cemiyet
ilişkisi konusunda Fıııdıkoğlu, gerek ferdin ve gerekse cemiyetin rolünü ve ö-
nemini tamamen inkâr eden veya ikinci plana iten bir yaklaşım içerisinde de~
ğildir. Onun fert ve cemiyet _ilişkisi açısmdan müdafaa ettiği ?kir, modem sos-
yolojinin görüşlerine uygun bir şekilde, bu ikisi arasinda karşılıklı tesir fıkridirm.
l-Sosyal Tabakalaşma:
Fındıkoğluma göre Türkiye” deki sosyal değişmelerin sebepleri, faktör
ve şartları üzerinde durmak isteyen her sosyal bilimci, mutlaka bir sınıf veya
tabaka me?ıumundan hareket etmek zorundadır. Çünkü, içtimaîyi ancak bu
me?ıumıafm rzhbefiığıyız ynaızımak manıımndıifîg.
Fmdıkoğluma göre sosyal sınıf; iktisadî kudret, hayat uslûbu, tahsil
seviyesi ve iktisadî menfaat gibi objektif lcriterler bakımmdan aşağı yukarı aynı
durumda olan ve aym halde oluş idrakinden ibaret sübjektif kriten' de taşıyan
fertlerin meydana getirdikleri topluluktufg. Tabakalaşma piramidiniıı
rnulıtevasını meydana getiren sosyal sınıflar ve taşıdıkları önem derecesi
zamanla değişmektedir. Fmdıkoğlu, tabakalaşma piramidinin şekli ve
muhtevasının şubakırrılardan önem taşıdığını belirtir:
İlk olarak, piramidin şekli önemlidir. Orta smı?aşmış bir tabaka
piramidi, gelişmişliğin işaretidir. Ortası zayıf piramitler ise az gelişmiş ülkelerin
karakteristiğidir.
İkinci olarak, piranıidin tepe noktası ile tabanı arasındaki mesafe
önemlidir. Buna “sosyal mesafe” denir. Bir piramitte' sosyal mesafe ne kadar
kısa ise, çok zengin ile çok fakir arasmdaki tezat o kadar ha?f olur. Buna
karşılık sosyal mesafesi olan piramitler, halledilmesi gereken bir sosyal
meseleyi ortaya koyan piramitlerdir.
Üçüncü olarak, tabakalar arasındaki rahat geçit imkânları (sosyal hare~
ketlilik, sosyal mobilite) olup olmadığı meselesi önem taşır. Tabakalar arası
geçit imkãnlarının engellendiği piramitler, sınıf hudutlarının geçişe yol vermedi-
ği kapalı kast sisteminin hâkim olduğu ülkeleıin piramitleridir. Buna karşılık,
27 Bilgiseven, s35-36.
28 Z.F. Fındıkoğlu, “İçtimaî Değişmeleıimiz ve Sosyal Tabakalaşma”, İÜ. İktisat Fak. Meemua~
Si, (120, 1953-1959, 8.101.
29 Fındıkoğlu, Sosyalizm, s.502.
açık sınıf sisteminin hâkim olduğu ülkelerde, hiç değilse hukuken sosyal sınıflar
arası geçit imkânları herkese açıktır. ~
Dördüncü önemli mesele, piramidin çeşitli sosyal tabakalarını dolduran
muhtevadır. Yani alt, orta ve üst tabakalarda hangi sosyal sınıfların yer aldığı
meselesi de önemli bir problem teşkil etmektedirlo.
Bu anlayış doğrultusunda Fındıkoğlu, üçlü bir sınıf kuramı geliştirir.
Fındıkoğluha göre İkinci Dünya Savaşfndan sonra dünyanın her tarafında yeni
bir “toplum ehraıııı” oluşmuş ve bu ehranıın başında, ortasında ve altında çeşitli
sınıf “ve tabakalar oluşmuştursl. Her toplumun, gelişmişlik derecesi ne olursa
olsun, madde ile temas bakımından bir düzene sahip olduğunu belirten
Fıııdıkoğlu`na göre madde ile en yakından temas edenler “altİ hiç
uğraşmayanlar “üst”, arasında kalanlar ise “orta” sınıfı teşkil
etınektedirä. Sosyal sınıfların sadece bu üçlü ayırım ile kalmayıp bir takım alt
bölümlere de ayrıldığını belirten Fındılcoğlu, Türkiye°de ki sınıfsal yapıyı beş
kısma ayırır: ldíöyflüler, Z-Buıjuvazi, 3~lMemurlar, 4-lşçiler, S-Ayfdınlara 3 _
Fındıkoğlu, Marx: ın hemen hemen bütün görüşlerine olduğu gibi, sınıf
anlayışına ve sınıf mücadelesi nazariyesine de çeşitli eleştiriler getirir.
Fındıkoğlıfna göre Marx, buıjuvazi ve proletarya sınıflaıını daha ziyade “ideal”
bir tip halinde tasavvur etmiş, bütün dünya işç-ilerini bir ideal proletarya tipine,
bütün dünya kapitalistleıini ve buıjuvalannı da diğer bir ideal tipe soktuğu için
başka bir “manzara” görememiştir. Halbuki, sosyal realitenin başka bir manzara-
sı daha vardır ki, bu da, halk, kavim ve millet gerçeğidir. İşte Marx, muayyen bir
toplunıun “sınıfîarının bütününü kucaklayan, sosyal sını?ara şekil veren, her
ülkenin buıjuvazisine ve proletaryasına millî bir kazandıran halk veya
millet meihumlarıııa, fikirleri arasında hiç yer vermemiştiral.
Maıxsiznfin sosyolojisindeki en eksik tarafı, millet denen realiteyfi gör-
memek olarak ifade eden F ındıkoğlu, bu konu hakkında önemle durur.
Fındıkoğluma göre önce antropolojik bir bütün, sonra tarihî ve sosyolojik' bir
teşekkül olarak ınillet dairna mevcut olagelıniştir. Hatta gelip geçici olan sınıfla-
rın üstünde daimi bir millet realitesi vardır. Marx” ın sınıf halikında edindiği
felse? kanaatın etkisi altında kalarak bu durumu görmediğini, milletler arasında
mevcut olan mücadelenin farkına varmadığını veya bu mücadeleyi hakim sınıf-
ların nıenfaatleriyle açıklamaya çalıştığım ileri süren Fındıkoğlu°na göre tarihte
30 Bilğseven, s.ll 5.
31 ZF, Fınclıkoğğıı, “Çalışan Sosyal Sınıflar lçinde Orta Sınıf Meselesi”, Çalışma Dergisi,
S,6,s.l0.
3” zr. rmaıagıu, “sosyzı smı?zf ı-ızıaızzıaz Yeni Biz Nzzzzıyze, Çalışma paşa, sa, 3.4.
33 Z.F, Fındıkoğlu, “lçtirnaî Değişmeleıiıniz ve Sosyal Tabakalaşma”, s. 1 Ol ~1 03.
3* Pınarı-ağın, ıq?maı Dzğrşmeıaımız ve sasyaı Tatar-azama, 5.274.
ve cemiyette mücadelenin mevcudiyete ne kadar aşikâr ise bunun sadece ve
yalnızca sınırlar arasında olduğu da o nispette şüphelidir. Sosyal smı?ar
arasındaki ahenksizlıkler bazen iç buhraıılara, isyan ve ilıtilallere sebep olabilir.
Fakat bunlar tarihî süreklilik içerisindeki nadir hadiselerdeııdir. Halbuki ırklar ve
milletler arasındaki mücadele, tarihin belki de en “muharrik” kuvvetidirß.
Fındıkoğluna göre sonuç olarak Marx, gerek sınıfları basitleştirıne,
nihayette hiçe indirme ve gerekse sınıf mücadelesini tek bir sınıfın hakimiyeti
ve diğer sını?arın tarihe mâl olması tarzında yorumlaması bakımından, ilmî ve
hâdiseci sosyolojiden ziyade sosyolojizın, içtimaî felsefelere dayandırılabilecek
bir sosyal sınıflar nazariyesi ve bir sını?ar mücadelesi teorisi ileri sünnüştür.
Metodrcıalîoji bakımmdan bu nazariyelerin değeri ilmî değil, siyasî ve ahlaki
olabil' .
Z-Orta Sıııı?ar :
Fındıkoğluhun sosyolojisinde “orta sınıf “ların çok özel bir yeri vardır.
Fındıkoğlu orta sınırların toplum içerisindeki yeri ve önemini şu ifadelerle
açıklamaktadır: “Bütün uzviyetçi sosyologlan uzvî teşbihler, benzetmeler
yaparak orta hücrelere benzer orta fertlerden mürekkep bir sınıf dilşzznürler ve
bu sını?n, alt, yüksek sınıflar arasında ahenk ve muvazene rolü oynadığını ileri
sürerler. Bu düşünce Orta Sınıflar Sosyolojisi 'nin değer ve önemini gittikçe
arttırmaktadır. Te?irler ne olursa olsun, hadise şu ki, her cemiyette alt sınıf ve
tabakanın en yukarı katı üzerinde birleşenler ortayı teşkil ederler... Her tarihî
devrede az çok taazzuv etmiş bir orta sınıf 'şekil ' i, 'kalıp ' ı vardır. Bunun içine
girenler değişebilir... Muhteva değişir, fakat orta sınıf bir şekil olarak daima
vardır”37 -
Orta sınıfların toplumdaki “denge işlevi” üzerinde önemle duran
Fmdıkoğluüıa göre orta sınıf deyince, anlaşılması gereken sınıf bazen köylüleri
de içeren ve esnaf ile müstakil zanaatçılardan, küçük sanat erbabından, orta
memur ve müstahderrılerden, orta ve küçük tüccarlardan oluşan bir zümredir.
Genellikle, küçük sanat salıipleri orta sınıfın merkezinde bulunmaktadırw.
Fındıkoğlu, “millet”, “millî devlet” altında bütünleşecek toplumda, den-
geyi sağlayacak bir unsur olarak orta sııııfı gündeme getirmekte, toplumun bü~
tünleşmesi ve dengenin kurulması ile de kuramını tamamlamaktadır. Evrimci
model içinde yer alan Weber, Conıte, Durkheim, Gökalp dörtlüsünü büyük öl-
Fındıkoğlu, lçtinıaî Değişmeleıimiz vc Sosyal Tabakalaşma, s.275-276.
Fındıkoğlu, lçtimai` Değişmeleriıniz ve Sosyal Tabakalaşrııa, s.278.
37 Fmdıkoğlu, Karl Marxve Sistemi, s.270-271.
ZF. Fındıkoğlu, “Ofta Sınıf Meselesi”, Raporlar Külliyalfndan Ayrı BaSım, Ank., l 962, 5.1 l .
çüde örnek alan Fındıkoğlu, varolan yapının daha etkili olarak sürebilmesi için
çaba göstermektedir. Bu boyutta geliştirdiği “millî devlet”, “birlik, dayanışma
ruhu”, “çalışma barışı” gibi kavramlar günümüzde de sık duyulan ve yapmın
korunması amacını, belirgin bir ideolojik düzenleme ile yaşama geçirmeye çalı-
şan bir modeli yansıtırlaıßg.
İı-Kooperatifçilik:
Fındıkoğluma göre orta smıf eliyle sanayileşme, kalkınmanın en temel
ve köklü yoludur ve bu boyutta kooperativizm, orta sınıfın yoludurlo.
Kooperati?er, ferdî teşebbüs kabiliyetinin ve olmayan uzviyetçi
gelişmenin âdeta geniş bir havuzudurilı. Kooperativizm, bir taraftan hususi
sektörün egoizmi, öbür yandan kollektivist cereyanla mücadele ederken, kendi
nizamını yaşatmanııı biricik sosyal adalet yolu olduğunu düşünmektedir. Bu
itibarla kooperativizm, hususi ekonomiye, hatta bazı iktisadî faaliyet dallarına
şâmil devletçi iktisat siyasetine son vermek gibi herhangi bir ütopist düşünceye
sapmadan kooperatif sektörü içtimaî smı?ar sosyolojisinin kemiyet ve
key?yetçe ehemmiyet kazandığını gösterdiği, orta smı?n yolu olarak
kuvvetlendinneye gayret ederim.
Orta sınıfların temelinde yer aldığı, kooperativizm ile gelişmiş ülkeler
düzeyine ulaşabileceğimizi savunan F mdıkoğlu, bu noktada halkın da eğitilerek,
tasarrufa yönlendirilmesini tavsiye etınektedir. Fmdıkoğluma göre kooperasyon,
bölgeleri birbirine entegre enne, imkân dahilinde farksızlaştınna ve dengesizlik-
leri yok etmek için etkili olaeaktırß. . ^
4-Din ve Toplum:
Toplumun bütünleşmesi ve sosyal dengenin kurulması için “orta sınıf-
laşma°°n1n ve “kooperatifçilik” in önemi üzerinde duran F ındıkoğlu için “din” de
sosyal gelişme ve bütünleşmenin vazgeçilmez bir öğesidirM. Fındıkoğlu dinin
39 Kongar, s.l40.
“o Z.F. Fnıclıkoğlu, Doğu Kalknıması ve Erzurum Şelıirleşmesi İle İlgili Sosyolojik Meseleler,
Fakülteler Matbaası, İst., 1970, 8.92.
“l rııv. ısıâm Ansiıaepedisi, “ziyzeaain Pami Fmdııwğıu” maddesi.
42 Z.F. Fındıkoğlu, Kooperasyon Sosyolojisi, İÜ. İktisat Fak. Yay., İst., 1967, s.507-508.
43 Daha geniş bilgi için bkz. Fmdıkoğlu, Doğu Kalkınrnası..., s22-35.
44 Fmdıkoğlıı İslâm Sosyolojisi alanındaki ilk adımını, müslüman bir sosyolog olan İbn Hal-
dun°un hayatı ve görüşlerini nesline aktarmakla almıştır. HZ. Ülken ile beraber ka-
leme alman bu eserin yarısı, Avustııryah sosyolog Ludwing Gumplovviczîn İbn Haldun ve
sosyolojisi hakkındaki değerlendinnelerinin tereümesidir. Adı geçen eser için bkz. HZ. Ülkem
- Z.F. Fırıdıkoğlu, lbn Haldun, İst., 1941. Ayrıca ve anlamaya
dönük sosyolojik çalışmalar yapmanın gerekliliği üzerinde duran Fmdıkoğlumun bu görüşleri
için bkz. ZF. Fındıkoğlu, “Bizde Dinî Sosyoloji ve Tarih Araştırmaları”, Folklor Postası, CJI,
toplum üzerindeki etkilerini şöyle açıklamaktadır: "Çalışma çok zahmetli ve
sıkıcı bir şeydir. Eğer din gibi manevî bir kuvvetin ?ırkında olmadığımız tazyilci
olmasa idi, insanlık uyuşuk halde, hayvanı” bir hayat içinde kalacakzır. Din ter-
biyesi, ilk süirati vermiş ve insanlık bir defa çalışma âdetini kurınuştzır. Artık
ondan sonra çalışma, iktisadî bir âdet haline gelmiştir?f
Fındıkoğluîıa göre sosyal hayatın dinamik yönleri, tarihin dönüm nokta-
ları, medeniyet ve kültür değişmeleri, “alılakî”niı1 önem kazanmasını gerektirifló.
Fındıkoğluäıun bu yaklaşım tarzı, Weber°in “protestan ahlâkı” kavramlaştırrııa-
sını hatırlatır. Yine Webefin kapitalizmin gelişmesinde dinin etkilerine açıklamaları da, benzer bir özellikle, Fındikoğlıfnun dinin toplum üzerindeki
etkisi konusundaki vurgulamaları arasında yer alır47. iktisadî sebebi mutlak
suretle inkâr etmeyip, icabma göre “iktisadî”nin diğer sosyal olaylar üzerine
tesirini vakıalar üzerinde tatbik etmek, aynı zamanda, meselâ °°dinî°°nin de “ikti-
sadî” üzerindeki tesirini aramak gerektiğini ifade eden Fındıkoğluäıa göre bu
noktadği Max Webefin tatbik ettiği metodoloji, Marx?a göre çok daha ilmî sayı-
labilir . '
Fındıkoğluha göre tarihi realitenin ilmî ve felse? incelemesinde temel
faktör olarak, dış âlemin bize verdiği şekil ve maddenin değil, fakat aktif ve çok
taraflı birliği içinde “insan r ruhu°°nu göz önüne almak, böylece “tarihî
psikolojizm” diyebileceğimiz doktrini, tarihî rnaddeeiliğe karşı çıkarmak
gerekmektedir? Görüldüğü gibi Fındıkoğlu, tarihî materyalizıne karşı, “insan
ruhu” kavrammı ortaya koymaktadır.
Sonuç olarak, Fındıkoğlu°nun izah eüneye çalıştığınıız tüm görüş ve
yaklaşımları, toplumsal düzende “bütünleşme”yi sağlamaya ve “sosyal denge”yi
kurmaya dönüktür. Bu bağlamda Fındıkoğlu tarafından ortaya konan, “din”,
“milliyetçilik”, “orta sınıf”, “birlik ruhu”, “kooperatifçilikı” gibi temel
me?ıumlar, Türk toplumundaki sosyal denge ve bütünleşme için vazgeçilmez
unsurlar olarak değer kazamrlar.
3.16, Mayıs 1946, S.7,8,l9', “Biraz SOSyOlOjİSİ”, Bilgi Dergisi, 3223-224, Aralık
1965, S.l2-l5. l
Z.F. Fmdıkoğlu, “Sınaî Sosyoloji ve İnsanlararası Münasebetler Teorisi”, İstanbul Üniv. llc?~
Sal Fak. Mecmuası, Ekim 1959-TemmI1Z 1960, C.2l , 3.1 74-l 75.
Kongar, s.l3l.
Fındıkoğlu, Karl Mark ve Sistemi, s.249.
Fındikoğlınlçtimaiyat, s278.
45
46
47
48
49
BİBLİYOGRAFYA
BİLGİSEVEN, Amjran Kurtkan, Fındıkoğlu Bibliyografyası: 1818-1958,
İstanbul Üniversitesi Neşriyatı, İstanbul, 1958.
Zivaeddin Fahri Fındıkoğlu, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, İs-
tanbul, 1958.
ERKAL, Mustafa E., “Fındıkoğlu Bibliyografyasına Ek (1958-l971)”,
Sosyoloji Konferansları, XIII. Kitap, İstanbul, 1976.
“Türk Sosyal İlim Hayatında Bir Zirve: Fındıkoğlu Ziyaeddin Fahri”,
TDA, CQCXXV, 1985.
FINDİKOĞLU ARMAĞANI, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Yayınla-
rı, İstanbul, 1977. t
FİNDİKOĞLU, Ziyaeddin Fahri, Adapazarfnın Şehirleşnıesi ve Sosyolojik
Problemleri, Fakülteler Matbaası, İstanbul, 1968.
“Biraz (13 İslâm Sosyolojisi”, Bilgi Dergisi, 5223-224, AI£tl1kl965-
Ocak 1966.
“Bizde Din Sosyolojisi ve Tarih Araştırmaları”, Folklor Postası, CH,
5.16, lvlayıs 1946.
“Bizde Sosyoloji ve Birkaç hleselenıifßosyoloji Dergisi, S.13-l4,
1958-1959.
“Çalışan _Sosyal Smıilar İçerisinde Orta Sınıf Meselesi”, Çalışma
Dergisi, S.6.
Doğu Kalkınması ve Erzurum Şelıirleşnıesi İle İlgili Sosyolojik lvlese-
leler, Fakülteler Matbaası, İstanbul, 1970.
“Erzurum Şelıirleşıııesi ve Gecekondu Problemi”, İstanbul Üniversite-
si İktisat Fakültesi Mecmuası, 1966.
“İçtimaî Değişmeleıiırıiz ve Sosyal Tabakalaşrna”, İstanbul Üniversi-
tesi İktisat Fakültesi Mecmuası, 1958-1959.
İçtimaiy-'ag 3.Baskı, İstanbul l?lniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları,
İstanbul, 1947.
lçtimaiyat, Metodoloji Nazaıiyeleıi, 3.Baskı, İstanbul Üniversitesi
lltıluık Fakültesi Yayınları, C .ll İstanbul, 1950.
Karabük Sanayileşmesi ve İçtimaî Tesirler, Falcülteler Matbaası, İs-
tanbul, 1963.
İktisat Sosyolojisi Bakınundan Sosyalizm, ZBaskı, İstanbul Üniversi-
tesi İktisat Fakültesi Yayınları, İstanbul, 1965.
Karl Marx, Fakülteler Matbaası, İstanbul, 1964.
Karl Marxün Metodolojisi, Türkiye Harsî ve İçtimaî Araştırmalar
Derneği Yayınları, İstanbul, 1966.
_________ Karl Marx ve Sistemi, Ötüken Yayınları, İstanbul, 1975.
Kooperasyon Sosyolojisi, İstanbul Üniversitesi İktisat Falcültesi Ya-
yınları, İstanbuL] 967.
Smıf Meselesi” Raporlar Külliyatfııdan Ayrı Basım, Ankara,
1962.
“Sınaî Sosyoloji ve İnsaıılararası Müııasebetler Teorisi”, İstanbul Üni-
versitesi İktisat Fakültesi Mecmuası, C .XXL Ekim l959-Teırımuz 1960.
“Sosyal Sını?ar Hakkında Yeni Bir Nazmiye”, Çalışma Dergisi, S
Tortuııı Hakkında Tarihî, İktisadi ve İçtimaî Araştırmalar, Fakülteler
Matbaası, İstanbul, 1963.
Ziya Gökalp İçin Yazdıklarım ve Söylediklerim, Türkiye Muallimler
Birliği Neşriyatl, İstanbul, 1955.
GÜNGÖR, Nevin, “Fmdıkoğlıı Bibliyografyasfııa İkinci Bir E ”, TDA,
CLXXXİİ, 1993.
Ziyaeddin Fahri F mdıkoğlu, Ankara, 1991 .
KONGAR, Emre, Türk Toplumbilimeileıi, 2.Baskı, Remzi Kitabevi, İstanbul,
l 906,
SÜSYÛLÜİİ KONFERANSLARİ, “Ziyaeddin Fahri Fmdlkûğlll Anlšmii”, XİI-
I. Kitap, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Yayınları, İstanbul, 1976.
TÜRKDOĞAN, Orhan, “Proiİ Dr. Ziyaeddin F ahri Findıkoğlu, Bir Sosyologıın
Profili”, TDA, CXXXV, 1985.
DİYANET VAKFI İSLÂM ANsmLoPEDîsî, “zıyaedam Fahri
F ındıkoğlu” Maddesi.
TÜTENGİL, Cavit Orhan, “Bir Sosyologun Ölümü”, Sosyoloji Konferansları,
İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Yayınları, İstanbul, 1975.
ÜLKEN, Ziya, Türkiyeäie Çağdaş Düşence Tarihi, 4.Baskı, Ülken Ya-
yınları, İstanbııl, 19%.
FINDIKUGLU, ziyaeddm Fahri, Ibn Haram, İstanbul, 1941.