« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

23 Ağu

2006

ELÇBEY’İN ARDINDAN YAZILANLAR

FERAİ TINÇ- HÜRRİYET 01 Ocak 1970

EBULFEYZ Elçibey, 1993'te Gence isyanını bastıramayacağını anlayınca yakınlarına şöyle demişti:

''Önümüzde bu ülke için yapılacak bir hizmet daha var. İktidardan el çektirilsek bile, Ermenilerle savaş halinde olan, bin bir emekle kurduğumuz bu devleti iç savaşın içine çekmeyeceğiz. Hiçbir halde iç savaşa yol vermeyeceğiz.''

Sovyet Yönetimi'ne karşı yaşamı boyunca kafa tutmuş ve kah legal, kah illegal yollardan mücadele etmiş olan Elçibey, Keleki'deki köyüne giderken kendi geleceğini değil gerçekten de Azerbaycan Cumhuriyeti'nin devamını düşünüyordu.

Her zaman iflah olmaz bir idealistti, siyasetçi olamadı.

Elçibey ile son olarak Bakû'de görüştüm. Üç yıl önceydi, Halk Cephesi'nin merkezindeki sohbetimizde hálá şaşkınlığını üzerinden atamamıştı.

Şaşkındı, çünkü Keleki'deki sürgünü sona ermişti. Halk Cephesi Başkan Yardımcısı Ali Kerimli'nin Parlamento'daki konuşmasının ardından dönüşüne izin verilmişti. Bir yıl içinde Cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılacaktı ve Aliyev, adaylığını koyacağını bile bile Elçibey'in dönüşüne ''hayır'' dememişti.

''Bakû'ye gelebilmem anlaşılmaz bir şey, şimdiye kadar da anlamış'' değilim diyordu.

Sohbetimiz sırasında Elçibey, siyasi görüşlerini korkusuzca açıklıyor, Aliyev yönetimini Karabağ politikaları nedeniyle eleştiriyor ancak hiç de saldırgan bir üslup kullanmıyordu. Bu tavrı dikkatimi çekti.

Sordum.

''Benim evimde, Atatürk'ün resminin yanında Haydar Aliyev'in de resmi vardır'' diyordu. Çünkü ''O da bir Türk büyüğüdür'' diye açıklıyordu bunu.

Aliyev'in Sovyetler Birliği döneminde Azerbaycan Türkleri için önemli işler yaptığını söylüyordu.
Cumhurbaşkanı olduktan sonra iyi işler yapmadı mı?'' diye sorduğumda verdiği yanıt ise Elçibey'in içten pazarlığı olmayan, dürüst ve açık kişiliğini yansıtıyordu: ''Yaptı tabii ama artık onun rakibiyim, söylemem doğru olmaz.'' Gerçekten iflah olmaz bir idealistti Elçibey, politikacı olmadı.




HAYALLERİ KORKUTTU! YAĞMUR ATSIZ-MİLLİYET

Sovyetler Birliği döneminde, 1975-76 yılları arasında ''milliyetçilik'' suçundan hapis yatan Elçibey, Azerbaycan bağımsızlık hareketinin gerçek lideriydi.

1989'da, Halk Cephesi kurulduğunda üç hedef koymuştu. Azerbaycan'ın tam bağımsızlığı, Karabağ'ın Ermenilerden temizlenmesi ve güney-kuzey Azerbaycanların birleşmesi.

Bu hedefleriyle sadece Rusya, Ermenistan ve İran'ı karşısına almakla kalmadı, Cumhurbaşkanı olur olmaz Türkiye ile Bakû-Ceyhan anlaşmasını imzalayarak dev petrol şirketlerini ve dünyayı da korkuttu.

Bakû'den uzaklaşırken yapalnızdı.

Bugün ise Türk dünyasının kalbi onunla birlikte Bakû'ya dönüyor.



BİR KEMALİSTİN ÖLÜMÜ- ERDAL GÜVEN -RADİKAL

Asıl soyadı "Elçibey" değil "Aliyef"di... Yani "Alioğlu" yahut "Alisoy"... Rus etkisiyle sonuna "ef" takısı alması onu rahatsız etdiği için değiştirip "Elçibey" soyadını almışdı. Bir tür siyasi "mahlas" gibi. Frenkler sanatçıların kullandıkları takma adlara şaka yollu "nom de guerre" derler "savaş adı"... Ebülfez Elçibey bakımından bunu "mecazi" değil "gerçek" anlamda da kabul edebiliriz... Zira ömrünü Azerbaycan'ın bağımsızlığı ve demokratikleşmesi "savaşı"na adamışdı.

Halen Azerbaycan Cumhurbaşkanı konumundaki Haydar Aliyef ile arasında bulunan soyadı benzerliği tamamen tesadüfidir. Azeriler çoğunlukla Şii Mezhebi'nden oldukları için aralarında ali adı veya soyadı yaygındır. Nitekim Bakü'nun Ankara nezdindeki Büyükelçisi de - eğer yanılmıyorsam - Aliyef soyadını taşımakdadır ama onun da ne biriyle akrabalığı vardır ne öbürüyle...

Ben Ebülfez Elçibey'le ilk kez 1989 Yılı'nda, yani SSCB artık son demlerini yaşarken, karşılaşdım. Bir Alman tv kuruluşu için Bakü'da çekim çalışmaları yapıyordum. O tarihde artık Elçibey soyadını kullanmaya başlamışdı. Hakkında tutuklama kararı olduğundan ortalıkda pek dolaşmıyor, ama fazla da yeraltına inmeğe gerek görmüyordu.

Önderi bulunduğu "Halk Cebhesi" (bağımsızlık örgütü) ile KGB arasındaki güç oranı adamakıllı "Halk Cebhesi" tarafına doğru kaymaya başlamışdı.

Çok yağmurlu bir ikindi üzeri kendisiyle Bakü varoşlarındaki bir "gizli" (artık ne kadar gizli idiyse...) mekanda buluşdum. Daha sonraları, Cumhurbaşkanı oldukdan sonra da bir iki görüşmemiz oldu. Son derece inançlı bir Kemalist ve eğer bir latifeye müsaade ederseniz - "iflah kabul etmez" bir Atatürk hayranıydı. Azeri Halkı'nın sosyal ve kültürel problemlerine de büyük önem atfetmesi herhalde buradan ileri geliyordu.

Sonra Ankara Ebülfez Elçibey'e ihanet etti !!!

Evet, en dar gününde onu bozuk para harcar gibi harcamakdan hicab duymadı!!! Kremlin'in "rahle - i tedrisi"nden yetişme ve Moskova'ya mine - l - bab ile - l - mihrab göbek bağıyla bağlı birtakım gaasıblarla işbirliğini tercih etdi!... Kimbilir, belki de o karakterdeki insanlar Ankara'daki iktidar sahiblerine daha bir kaabil-i imtizac geliyordu. Oysa Ebülfez Elçibey, 1990'dan sonra "bağımsızlık"(!) kazanan bütün Doğu Türk Cumhuriyetleri arasında "Komünist Hiyerarşi"ye hiç mensub olmamış, "Devr - i Sabık"ın çanak yalayıcıları arasında asla yer almamış "TEK" devlet adamıydı... Yeni bir çağ başlarken en çok gözetilmesi gereken siyasetçi, üstelik yegane samimi "demokrat"dı... Ankara, Rus destekli Ermeni birlikleri Karabağ ve geri kalan Azerbaycan'ın yüzde 20'sini işgal ederken de seyirci kaldı ve Elçibey'in "Hiç değilse yaralılarımızı tahliye için bir helikopter gönderin!" ricasına da kulaklarını tıkadı!!!

Azerbaycan birgün Türkiye'den bunun hesabını soracakdır!!!

Ebülfez Elçibey'e Tanrı'dan rahmet diliyorum...

Ziyaret -> Toplam : 125,40 M - Bugn : 161478

ulkucudunya@ulkucudunya.com