EŞREF EDİP FERGAN
01 Ocak 1970
(1882-1971) II. Meşrutiyetle Cumhuriyet döneminin tanınmış dergilerinden Sebiîürreşâd'ı yayımlayan gazeteci ve yazar.
Türkistan muhacirlerinden bir ailenin çocuğu olarak Serez'de dünyaya geldi. Babası İslâm Ağa, annesi Nefîse Hanım-dır. Sıbyan mektebini ve rüsdiyeyi Serez'¬de okudu. Bu arada hafızlığını tamam¬ladı. Serez Müftüsü İmâdüddin Efendi'-den din bilgisi ve Arapça dersleri aldı. Bîr yıl Mahkeme-i Şer'iyye kâtibi olarak çalıştıktan sonra İstanbul'a gitti ve Mek-teb-i Hukuk'a kaydoldu. Aynı zamanda Çemberlitaş'taki Atik Ali Paşa Camii'n-de medrese derslerine devam etti. Döne¬min meşhur vaizlerinin vaazlarıyla Mek-teb-i Hukuk hocalarının ders takrirlerin¬den derlediği risaleleri bastırmak sure¬tiyle yayın hayatına girdi. Bu yıllarda Serezli Hafız Eşref Edip adıyla tanındı.
11. Abdülhamid'in saltanatının son yıl¬larında artan yenilikçi fikirlere karşı çık¬mak ve İslâm birliği ideolojisini yaymak amacıyla dergi yayımcılığına ilgi duydu. Ebül'ulâ (Mardin), Mehmed Akif (Ersoy), Mûsâ Kâzım ve Mahmud Esad gibi İs¬lamcı düşüncenin önde gelen bazı şah¬siyetlerinin desteğiyle Sırât-i Müstakim adıyla haftalık bir dergi çıkarmaya Karar verdi. 11 Temmuz 1324'te [1][55] kurulan dergi 14 Ağustos 1324'-te [2][56] yayın hayatına gir¬di. 182. sayıdan sonra Ebül'ulâ'nın da¬rülfünuna hoca olması üzerine tek im¬tiyaz sahibi kalan Eşref Edip derginin adını Sebîlürreşâd olarak değiştirdi [3][57]. Bu arada Mekteb-i Hukuk'u bitirdi.
Derginin VIII. cildinin yayımına başla¬dığı sıralarda ülkede meşrutiyet ve meş¬veret kavgaları devam ediyordu. Bu yıllarda Eşref Edip'in, dergisinde Türkçü ve İslamcı kesimin görüşlerine geniş öl¬çüde yer verdiği görülmektedir. I. Dün¬ya Savaşı'na girildikten sonra takip et¬tiği politikaya muhalif olduğu İttihat ve Terakki yönetimiyle fikrî bir mücadele¬ye girdi. Bu sebeple 1916'dan 1918 yılı ortalarına kadar bir buçuk yıl süreyle Sebîlürreşâd'm yayımına ara vermek zorunda kaldı.
İttihat ve Terakki yönetiminin I. Dün¬ya Savaşı sırasındaki baskısının matbu¬ata da yansımasına rağmen Eşref Edip Batıcılar'a karşı İslâm birliği ideolojisini çekinmeden savundu. Savaşın sona er¬mesiyle gelen parçalanma ve dağılma döneminde işgal altındaki İstanbul'da ye¬niden yayımladığı Sebîlürreşâd'üa baş¬ta Abdullah Cevdet olmak üzere "asrîlik" ve "Garpçılık" taraftarları ile mücadele¬ye devam etti. Mütareke döneminde ve İstiklâl Savaşı yıllarında ülkenin kurtu¬luşu için Mehmed Akif'le beraber yayın yoluyla olduğu kadar fikrî çalışmaları ile de Millî Mücadele'ye katıldı.
Eşref Edip. işgal kuvvetlerinin ve azın¬lıkların baskısı İstanbul'da yayın yapma imkânını ortadan kaldırınca Anadolu'ya geçti; Sebîlürreşâd'] Kasım 1920'de bir süre kaldığı Kastamonu'da çıkardı. Meh¬med Akif'in Anadolu'da yaptığı vaazları yayımlayarak millî şuurun uyanmasına ve yayılmasına yardımcı oldu. Dergide. "Bugün İcmâ-ı Ümmet Anadolu'dadır" başlığını atarak Kuvâ-yı Milliye'yi doğru¬dan doğruya destekledi ve 3 Şubat 1921'-den itibaren Sebîlürreşâd'] Ankara'da çı¬karmaya başladı. Derginin Anadolu'nun en ücra yerlerine ve askerî birliklere ulaş¬masını sağladı. Mehmed Akif'le beraber Ankara'da Tâceddin Dergâhı'nda yayın faaliyetini sürdürürken I. ve II. İnönü mu¬harebelerinden sonra meydana gelen Eskişehir ve Kütahya bozgunları üzerine derginin bir sayısını da Kayseri'de çıkar¬dı. Ankara'da bulunduğu sırada Mehmed Akif, Said Nursi ve Şeyh Ahmed es-Se-nûsî ile birlikte Sivas'ta bir İslâm şûra¬sının toplanması çalışmalarına katılan Eşref Edip. MilİÎ Mücadele'nin kazanılma¬sından sonra tekrar İstanbul'a dönerek yayın faaliyetine burada devam etti.
Eşref Edip, Cumhuriyetin ilânı ile şid¬deti gittikçe artmaya başlayan "asrîleş¬me" ve "Garplılaşma" taraftarlarıyla sü-rekli kalem tartışmalarına girdi. Özellik¬le İslâm'a ve İslâm'ın temel kurumları¬na yapılan saldırılara karşı çıktı. Bunun sonucu olarak diğer yayın organları gibi Sebîlürreşâd da zaman zaman sansüre uğradı. Şeyh Said isyanı üzerine Takrîr-İ Sükûn Kanunu vesile edilerek birçok ga¬zete ve dergiyle birlikte Sebîlürreşâd da kapatıldı [4][58]. Eş¬ref Edip tevkif edilerek Şark İstiklâl Mah-kemesi'ne gönderildi. Önce Ankara'ya, daha sonra Diyarbakır'a götürülüp mu-hakeme edildi. Sebîlürreşâd'm yayımı¬nı durdurmak şartıyla 13 Eylül 192S'te serbest bırakıldı. Bunun üzerine Eşref Edip yayın faaliyetlerine Âsâr-ı İlmiyye Kütüphanesi adı altında eserler yayım¬layarak devam etti. Bu dönemde daha çok Doğu ve Batı'nın tanınmış müellif¬lerinin eserlerini risaleler halinde neş¬retti. 1932'de Mısır'a giderek o yıllarda Hilvan'da yaşayan Mehmed Akif'le gö¬rüştü.
Tek parti döneminde Sebîlürreşâd'm eski yazar kadrosundan hayatta kalan¬larla sohbet toplantıları düzenleyen Eş-ref Edip, Maarif Vekâleti'nin yayımladı¬ğı İslâm Ansiklopedisi'nöeki yanlış ve eksik maddeleri tenkit ederek doğrula-rını göstermek maksadıyla İzmirli İsmail Hakkı. Kâmil Miras ve Ömer Rıza Doğrul'-la birlikte İslâm - Türk Ansiklopedisi ve İslâm-Türk Ansiklopedisi Mecmuası'-nı çıkarmaya başladı. [5][59]
Sebîlürreşâd'in eski yazı kadrosunun giderek zayıflamasına ve bir kısmının politikaya atılarak Cumhuriyet Halk Par¬tisi içinde yer almasına rağmen Eşref Edip yirmi iki yıl sonra Mayıs 1948'de Sebîlürreşâd "in yayımına yeniden baş¬ladı. Bu yıllarda Eşref Edip dergide Ömer Rıza Doğrul, Kâzım Nami Duru, Cevat Rİ-fat Atilhan. Tâhir Olgun, Ali Fuat Başgil ve Hasan Basri Çantay'ın yazılarına yer verdi. Sebîlürreşâd'm yayımını Şubat 1966'ya kadar 362 sayı devam ettirdi. Eşref Edip bu sırada birçok yazarla ka¬lem tartışmasına da girmiştir. Nitekim Ahmet Emin Yalman'la aralarında çıkan polemik sonucu, 1953'te Malatya'da Ah¬met Emin Yalman'a düzenlenen suikast üzerine tutuklanmıştır.
Dinî, ahlâkî ve siyasî konularda sade bir üslûpla devamlı yazılar yazan Eşref Edip, özellikle Sebîlürreşâd'm İkinci dev¬resinde derginin bütün yükünü tek ba¬şına omuzlamış ve bu dönemdeki yazıla¬rında daha çok misyoner faaliyetleri üze¬rinde durmuştur. Sebîlürreşâd'm yayı¬mını 1966'da durduran Eşref Edip ayrı¬ca Tevhîd-i Efkâr, Yeni Sabah, Millet, Diyanet, Yeni Asya, Yeni İstiklâl, Bu¬gün, Sabah, İttihad gibi dergi ve gaze¬telere de yazılar yazmıştır.
Eşref Edip Âsâr-ı İlmiyye Kütüphane¬si adı altında birçok âlimin eserleri ya¬nında bilhassa Mısır ve Hint müslüman-ları ile Batılı mühtedîlerin eserlerini ya¬yımlamaya gayret gösterdi. Kendi hayat mücadelesi İçinde sürekli olarak İslâm birliği ideolojisi doğrultusundaki basını destekledi. Neşrettiği kitaplar arasında Tâhir Olgun, Mûsâ Kâzım, Babanzâde Ahmed Naim, Ali Himmet Berki, Meh¬med Akif Ersoy ve İsmail Hami Daniş-mend'in eserleri önemli bir yer tutmak¬tadır.
Hayatının sonlarına doğru yayımladığı Kara Kitap adlı eserinden dolayı yargı¬lanarak beraat eden Eşref Edip Aralık 1971'de vefat etti ve Edirnekapı Şehit-liği'ne defnedildi.
Eserleri:
Eşref Edip'in başlıca eserle¬ri şunlardır:
1- Mehmed Akif - Hayatı, Eserleri ve 70 Muharririn Yazıları [6][60]. Yakın mücadele ar¬kadaşı olarak yıllarca beraber bulunduğu Mehmed Akif'i her yönüyle tanıtan, de¬ğerlendiren, yer yer hatırat özelliği taşı¬yan bu eser onun hakkında yazılmış kay¬nak kitapların başında gelmektedir.
2- İnkılâp Karşısında Akif - Fikret, Genç¬lik - Tan'cılar: Kurtuluş Harbinin Kay¬nağı İstiklâl Marşı mı, Tarih-i Kadîm mi? [7][61]
3- Misyoner ve Müs¬teşriklerin Yazdıkları İslâm Ansiklope-disi'nin İlmî Mahiyeti. [8][62]
4- Pembe Kitap: Tevtik Fikret'i Beş Cep¬heden Kırk Muharririn Tenkitleri [9][63]. Yaşadıkları dönemde bir¬birleriyle fikrî çatışmaya giren, vefat¬larından sonra da taraftarlarınca âde¬ta dinsizlik-dindarlık. Batıcılık-İslamcı¬lık düşüncelerinin sembolü haline geti¬rilen iki şairden Tevfik Fikret'in ahlâk, seciye ve mizacına dair devrin çeşitli ya-zarlarına ait tesbitlerin yer aldığı küçük bir derlemedir,
5- Çocuklarımıza Din Kitabı. [10][64]
6- İs¬lâm Ansiklopedisi'nin İlmî Mahiyeti. [11][65]
7- Risale-i Nur Müellifi Bediüzzâman Said Nur Hayatı Eserle¬ri Mesleği. [12][66]
8- Kur'an -Garp Mütefekkirlerine Göre Kur'an'm Azamet ve İhtişamı Hakkında Dünya Mütefekkirlerinin Şehadetieri. [13][67]
9- Bediüzzâman Said Nur ve Nur¬culuk. [14][68]
10- Ri¬sale-i Nur Muarızı Yazarların îsnad-ları Hakkında İlmî Bir Tahlil. [15][69]
11- Kara Kitap - Milleti Nasıl Al¬dattılar? Mukaddesatına Nasıl Saldır¬dılar? [16][70] Kadir Mısıroğlu'nun kendisinden naklettiğine göre Tür¬kiye Büyük Millet Meclisi'nde hilâfetin kaldırılması tartışmaları sırasında Kara-hisânsâhib (Afyon karan işar) mebusu Ho¬ca Şükrü Efendi'nin (Çelikalay) adıyla ya-yımianan Hilâfet-i İslâmiyye ve Büyük Millet Meclisi [17][71] isimli risaleyi de Eş¬ref Edip kaleme almış. Hoca Şükrü Efen¬di'nin dokunulmazlığından faydalanarak onun adıyla yayımlamıştır.