Tarihin en büyük yolsuzluk operasyonunda 4 Bakan için şok iddialar
Güngör Ergün 01 Ocak 1970
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başlattığı yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun şok detayları gün yüzüne çıktı.
137 milyon lira rüşvet dağıtan İran Azerisi Rıza Sarraf’ın yasa dışı işlerini çözmek için bakanlar ve oğullarına dağıttığı rüşvetin detayları teknik takipte tek tek tespit edildi. Soruşturma devam ederken İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlunun takip edildiğini fark etmesi üzerine, operasyonun erkene alındığı öğrenildi.
Bakan Güler’in teknik takip ve dinleme bilgilerini elde edip soruşturmayı deşifre edebileceği riski nedeniyle, teknik takibin durdurulduğu belirtildi. Bu nedenle operasyonun erkene çekildiği anlaşıldı. Ayrıca dün akşam saatleri itibariyle adı soruşturmada geçen 4 bakan hakkında şüpheli sıfatıyla soruşturma yürütülebilmesi için dokunulmazlıklarının kaldırılması talebiyle hazırlanan fezleke UYAP sistemine girilerek Meclise gönderildi.
SARRAF'IN BÜYÜK AĞABEYİ ÇAĞLAYAN
Teknik ve fiziki takipte Zafer Çağlayan’a toplam 32 milyon euro, 6.7 milyon dolar, 3.4 milyon lira ve 300 bin İsviçre Frangı ödeme yapıldığı tespit edildi.
Rıza Sarraf liderliğindeki suç örgütünün “Abi, Büyük Abi” şeklinde hitap ettiği Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ı rüşvet karşılığında her türlü işlerinde kullandığı öne sürüldü. Bakan Çağlayan’ın suç örgütünün işlerini kolaylaştırmak için Bakanlık bürokratlarını yönlendirdiği, kamu imkanlarını örgüt lehine kullandırdığı ve yurtdışıyla yapılan ithalat işlemlerinde örgüt adına usulsüzlük yaptırdığı ileri sürüldü. Tüm bunların karşılığında 105 milyon lira rüşvet verildiği iddia edildi.
HALKBANK’IN BÜYÜK ZARARI
Çağlayan’ın yurtdışından gelen paralarının altın ihracatı olarak yurtdışına çıkarılması karşılığında rüşvet alarak banka komisyonunu düşürdüğü böylelikle suç örgütüyle aynı yöntemi kullanan rakiplerini engelleyerek suç örgütüne alan açtığı belirtildi. Yapılan bu usulsüz işlem sebebiyle kamu bankası olan Halkbank’ın 150 milyon dolar civarında zarara uğratıldığı kaydedildi. Yine Çağlayan’ın sahte evraklarla yapılan hayali transit gıda ve ilaç ticareti kapsamında suç örgütünün eylemlerine göz yumduğu ve yardımcı olduğu iddia edildi. Petrol ve doğalgaz ödemelerinde yapılan usulsüz işlemlere göz yumduğu ileri sürülen Çağlayan’ın Gana’dan getirilen 1,5 ton altınla ilgili adli ve idari işlemlerin yapılmasını engellemek için bürokratlara talimat verdiği ve herhangi bir işlem yapılmadan altınların Dubai’ye gönderilmesini de sağladığı öne sürüldü.
LİSTEYE CAG DİYE YAZMIŞLAR
Suç örgütüne yönelik soruşturma kapsamında 2013 yılı Nisan ayında örgütün rüşvet listesi ele-geçildi. Teknik takipte elde edilen listede örgütün mali hareketlerini kayıt altına aldığı, listede Zafer Çağlayan’a yapılan ödemelerin de yer aldığı anlaşıldı. Bu durumdan haberdar olan Zafer Çağlayan’ın, listeyi gördükten sonra CAG olarak kendisini ifade edecek şekilde kayıt tutulmasına tepki göstermesi de yine teknik takibe takıldı.
19 Mart 2012 ve 10 Nisan 2013 tarihleri arasında Bakan Çağlayan’a yapılan ödemelerin tarih, saat ve kurye bilgileriyle birlikte kayıt altına alındığı listelerde, nakit dolar, euro, TL teslimatı yapıldığı, lüks saat ve mücevherlerin verildiği görüldü. Polisin teknik takipte tespit ettiği birçok rüşvet eyleminin listedekiyle örtüştüğü, hatta Halkbank Genel Müdürü Süleyman Arslan’a verilen rüşvetlerin de Çağlayan’ın adıyla birlikte kaydedildiği anlaşıldı.
Araştırmalar sırasında Rıza Sarraf tarafından Bakan Çağlayan’a İran’ın parasını altın ihracatıyla döndürme işlemlerinde gelen paranın yüzde 0,5’i, yine İran için sahte evraklarla yapılan transit gıda-ilaç ticareti işlemlerinden gelen paranın da yüzde 0,4’ü rüşvet verildiği iddia edildi. Nakit para gönderimi haricinde Çağlayan’ın beğendiği lüks saat ve mücevherler alınarak komisyonla verilen rüşvet hesabından düşürüldüğü de öne sürüldü. Teknik ve fiziki takipte Çağlayan’a toplam 32 milyon euro, 6.7 milyon dolar, 3.4 milyon lira ve 300 bin İsviçre Frangı ödeme yapıldığı tespit edildi.
MECLİS’TEKİ SAVUNMA SONRASI ÖDEME
Çağlayan’ın Meclis’te suç örgütünün faaliyetlerini savunması karşılığında Sarraf’tan yüklü miktarda para aldığı da iddia edildi. 3 Temmuz 2012 günü TBMM’de, İran’a yapılan altın ihracı konusunda verilen soru önergelerine cevap veren Bakan Çağlayan’a bu süre zarfında Sarraf’ın 6 seferde toplam 8.489.500 euro gönderildiği, soru önergesinin hemen akabinde ise 5 milyon euro gönderildiği teknik takipte görüldü.
ÖZEL KIRMIZI HAT KULLANDILAR
Ayrıca soruşturmada rüşvet için çete ile Çağlayan’ın oğlu arasında özel kırmızı hat telefon sistemi kurulduğu da belirlendi. Daha çok büyük organize suç örgütleri tarafından kullanılan yöntemin detayları teknik takipte tespit edildi. Teknik takibe Çağlayan ile Sarraf’ın çok ilginç bir buluşma trafiği de yansıdı. Çağlayan’ın özel kalem müdürü Mustafa Behçet Kaynar’ın gizlilik içerisinde ayarladığı görüşme için Sarraf’tan aracı kendisinin kullanmasını ve bakanın aracını takip etmesini ve belli bir noktadan sonra bakanın yol kenarında Sarraf’ın aracına geçeceği bilgisini verdiği anlaşıldı.
ÇİKOLATA VE AYAKKABI KUTUSUNDA TESLİMAT
Rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasında Rıza Sarraf’ın karşılaştığı problemleri geliştirdiği bürokratik ilişkiler ve kurduğu rüşvet çarkı ile çözdüğü belirlendi. Sarraf’ın milyonlarca TL rüşvet verdiği bakanlardan birisinin de AB Bakanı Egemen Bağış olduğu ileri sürüldü.
Soruşturma sürecinde Sarraf’ın bürokratik işlemlerini, babasının İtalyan vizesi ve oturma izinlerine Bakan Bağış’ın aracılık ettiği öne sürüldü. Sarraf’ın suç örgütünde faaliyet gösteren 5 kişinin Türk vatandaşlığına istisnai yoldan alınmaları için kulis yaptığı belirtilen Bağış’ın yine Sarraf’ın yürüttüğü otel projesi ile ilgili yardımcı olduğu teknik takipte ortaya çıkarıldı. Bu yardımlar karşılığında Sarraf’ın Bakan Bağış’a üç parti halinde ilki ayakkabı kutusunda, ikincisi takım elbise içinde, üçüncüsü çikolata kutusu içinde toplam 1.5 milyon dolar rüşvet verdiği öne sürüldü.
10 EKİM 2013’TE TEMAS
Sarraf’ın Bağış’a verdiği iddia edilen rüşvet için gümüş tabaklı bir çikolata kutusu ayarlandığı belirlendi. Sarraf’ın örgüt üyesi Abdullah Happani ile yaptığı görüşmede “Abi yarın güzel bir tane çikolata lokum yaptır. Bir tane gümüş al gümüş tabak İçine çikolata dizdir. Bir tane de çikolata kutusu olsun içine de 500 bin yerleştir. Tamam mı. Sadık biliyor o İstinye tarafında bir yer var E’ye. Daha öncede hani göndermi ştik ya 500 500” dediği teknik takipte tespit edildi. 10 Ekim 2013 günü Bağış’ın ikametine giden örgüt kuryesi site girişinde görüntülendi. Kuryenin siteden ayrılmasından sonra Sarraf ile Bağış arasında geçen görüşmede Bağış‘ın evde bulunmadığı ve evinde çalışan hizmetli Marina’ya bırakılmasını söylediği tespit edildi. Teslimat sırasında il dışında bulunan Bağış’ın İstanbul’a gidince Rıza Sarraf’ı arayarak teşekkür ettiği öne sürüldü.
Vakko takım elbisede 500 bin dolar
Sarraf’ın Bağış’a yaptığı iddia edilen ikinci ödeme babasına İtalyan vizesi alınması olayında gerçekleşti. Bakan Bağış’ın “Muammer Bey’le beraberdik kulaklarını çınlattık. O pırlanta gibi bir çocuk ben onu çok seviyorum. Karşılıklı övdük. Onun şeyleri için geldim” sözleri teknik takibe takıldı. Bu görüşmenin sonrasında Sarraf’ın yardımcısına Vakko’dan takım elbise almasını ve içine 500 bin dolar koyarak söyleyeceği adrese iletmesini istediği belirlendi. Teknik takipteki görüşmelerde Sarraf’ın adamlarının “Hilpark Sitesi 47 S Blok Daire 1 bu sendeki bir elbise mi ne varmış oraya gidecekmiş sabah saat 9 buçukta” sözleriyle belirttiği adresin Bakan Bağış’ın adresi olduğu belirlendi. Adrese giden kuryenin teslimat sonrasında Rıza Sarraf’a “Teslimat tamam” mesajı gönderdiği tespit edildi. Kuryenin teslimatından sonra Sarraf’ı arayan Bağış’ın “Çok teşekkür ediyorum. Çok zevklisin kravatın tasarımını çok beğendim” dediği de teknik takibe takıldı.
19 NİSAN 2013’TE AB OFİSİNDE TESLİMAT
Rıza Sarraf’ı takibe alan polis 19 Nisan 2013 günü Bakan Egemen Bağış’a yapılan rüşvet ödemesini görüntüledi. Ortaköy İskelesine tekneyle gelen Rıza Sarraf’ın şoförü İskelede motosikletli kurye ile buluştu. Sarraf’ın talimatıyla hazırlanan 500.000 dolar kurye ile Ortaköy’e gönderildi.
Sarraf’ın şoförü, kuryenin çantasından ayakkabı kutusunu alarak Rıza Sarraf’ın bulunduğu araca yöneldi. Rıza Sarraf’ın bir sonraki durağı ise AB Bakanlığı İstanbul Ofisi oldu. Rıza Sarraf elindeki ayakkabı kutusu bulunan paket ile ofis girişinde adamlarıyla görüntülendi. Ofisten çıkarken ise Sarraf’ın elinde paketin olmadığı görüldü. Ziyaret sonrasında Rıza Sarraf’ın adamı Abdullah Happani’yle “Dolar koydun değil mi, paket çok ağır geldi, Euro koymuşsundur diye içim gitti, az kalsın paket makamın ortasında yırtılıp düşecekti” şeklinde görüşme yaptığı belirlendi.
BELEDİYEDEN GEÇEMEYİNCE BAKANLIK DEVREYE GİRDİ
Rüşvet ve yolsuzluk operasyonunun TOKİ ve inşat sektörünü ilgilendiren ayağında Çevre ve Şehir-cilik Bakanı Erdoğan Bayraktar ve oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar’a şok suçlamalar yöneltildi. İmar yolsuzluğu ile alakalı Erdoğan Bayraktar’ın yargılanması için hazırlanan fezleke UYAP’a girerek Meclis’e gönderildi.
USULSÜZLÜĞE GÖZ YUMULDU
Teknik ve fiziki takipte tespit edilen bulgulara göre müteahhitlerin devletten ucuza aldığı arazileri Bakanlığın imara açtırdığı, emsal değerleri yükselterek ya da dikkate almayarak bu arazilerin inanıl-maz paralar kazandırdığı belirlendi. TOKİ’nin ihalelerini kazanan bazı inşaat şirketlerinin projelerin-deki usulsüzlüklerine göz yumulması yüzünden, müteahhitlerin projelerini yapacakları arsaların imar planlarının istedikleri şekilde hazırlanmasını sağladıkları öne sürüldü. Belediyelerin onaylama-dığı ya da onaylanması mümkün olmayan imar planlarını onayladıkları, Kültür ve Tabiat Varlıkları Kurulları’na gelen plan tadilatı dosyalarına müdahale ettikleri, kurullarda görevli komisyon üyeleri-ne baskı yaparak yönlendirerek, rüşvet vererek veya gerçeğe aykırı raporlar düzenleyerek Tescilli Kültürel ve Tarihi Yapıların bulunduğu arazileri, Doğal Sit Alanlarını ve yeşil alanları, Boğaziçi Ko-ruma Kanunu kapsamında bulunan alanları imara açtırdıkları iddia edildi.
HUZUREVİ OTEL YAPILDI
İmar plan notlarına, inşaat şirketlerinin yüksek kâr elde edebilecekleri şekilde işadamlarının talepleri doğrultusunda eklemeler yaptıkları belirlendi. Bu kapsamda “Huzurevi” gibi sağlık donatı alanları-nın “Otel” alanına alınmasını sağladıkları, eğitim alanlarının ise konut veya ticaret alanına alınması-na ilişkin fonksiyon değişiklikleri yaptırdıkları, bunların yanı sıra “Turizm” alanlarına “Apart Ko-naklama yapılabilir” notları ekleyerek bağımsız bir şekilde daire satışlarına imkan sağladıkları iddia edildi.
Soruşturma kapsamında Ağaoğlu Şirketler grubuna ait “Bakırköy 46” projesinin yapılacağı arazi ile Taşyapı İnşaat tarafından Şişli ilçesindeki Bulgar Vakfı Arazisini “Özel Proje Alanı” ilan ettirerek kişiye özel imtiyazlı imar planlarını onaylattıkları öne sürüldü. Ayrıca imar planlarına aykırı olarak yapılan “Ağaoğlu Maslak 1453” ve “Zorlu Center” isimli projelerin usulsüzlüklerine göz yumdukları ve denetimlerden sorunsuzca geçmelerini sağladıkları iddia edildi.
Yine yasa dışı faaliyetlerde rol aldığı öne sürülen Hüseyin Avni Sipahi’nin, örgüt üyesi oldukları ge-rekçesiyle gözaltına alınan kamu görevlilerine talimat verirken “Beyefendi, Patron, Baba” gibi nite-lemelerde bulunarak isteklerinin Bakanın bilgisi dahilin de olduğunu ifade ettiği ileri sürüldü. Örgü-tün eylemlerinin Çevre ve Şehircilik Bakanı’nın talimatı ve bilgisi dahilinde olduğu iddia edildi. Yi-ne Bakan’ın bazı müteahhit ve zanlılarla yaptığı telefon görüşmelerinin de teknik ve fiziki takip ile kayda geçirildiği öğrenildi.
Yemek işi bakan oğluna
Gözaltına alınan kamu görevlilerinin, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, TOKİ ve Emlak Konut GYO ile herhangi bir şekilde ticari ve resmi işlemleri olan inşaat şirketlerine, enerji ve yemek işlerini Bakan’-ın oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar’ın gayri resmi ortağı olduğu DAF Enerji ve Pınar Yemek isimli şir-ketlere vermesi için baskı yaptıkları öne sürüldü. Söz konusu şirketlerin de işlerinin aksayacağından korkarak şüphelilerin isteklerini yerine getirdikleri, bazı şirketlerin işlerini başka şirketlere vermiş ol-salar da, şüphelilerin müdahalesi sonucu iptal ederek Daf Enerji ve Pınar
Yemek isimli şirketlere verdikleri iddia edildi.
TÜRK VATANDAŞLIĞINI 1 MİLYON DOLAR'A SATTILAR
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına istisnai olarak geçecek her bir örgüt mensubu için Bakan Güler, oğlu Barış Güler ve Rıza Sarraf arasında kişi başı 1 milyon dolar rüşvet karşılığı anlaşma sağlandığı belirlendi.
Rüşvet ve yolsuzluk soruşturması Rıza Sarraf liderliğindeki suç örgütünün İçişleri Bakanı Muammer Güler ve oğlu Barış Güler’in arasındaki kirli ilişkileri gözler önüne serdi. Daha geç yapılması planla-nan soruşturmanın Güler’in Sarraf’a hakkında soruşturma yürütüldüğünü ileterek soruşturmanın giz-liliğini ihlal etmesi ve delillerin karartılabileceği gerekçesiyle operasyonun erkene alındığına dikkat çekiliyor. Sarraf’ın yakınlarına 5 milyon rüşvet karşılığında “istisnai yoldan” vatandaşlık aldırdığı iddia edilen Sarraf’ın Çin’de hayali işlemlerinde kullandığı paravan firmaların bankalar nezdinde yaşadığı sıkıntıların giderilmesi için İçişleri Bakanlığı adına Çin bankalarına bizzat İçişleri Bakanı olarak “Referans Mektubu” yazdığı öne sürüldü.
SARRAF’A 1.5 MİLYON DOLARA KORUMA
Takip edildiğinden şüphelenen Sarraf’ın Güler’den hakkında soruşturma olup olmadığını araştırma-sını istediği teknik takipte belirlendi. Güler’in Sarraf hakkında yürütülen soruşturmanın gizliliğini ih-lal ederek soruşturma hakkında bilgi verdiği öne sürüldü. Trafik uygulamalarından durdurulmaması için Sarraf’a 1.5 milyon dolarlık rüşvet karşılığında koruma polisi tahsis edildiği belirlendi. Sarkuy-san A.Ş.’nin Genel Kurul Toplantısı için görevlendirilecek Bakanlık Temsilcisi’nin, Rıza Sarraf’ın talebi doğrultusunda belirlenerek görevlendirilmesi ve şirketin yönetiminin Rıza Sarraf tarafından kazanılması için girişimlerde bulunulduğu belirtildi. Soruşturmada Bakan Güler’in oğluna teslim edi-len rüşvet miktarının 20 milyon TL’yi geçtiği anlaşıldı. Rüşvet ilişkisine legal bir görünüm kazandır-mak amacıyla Barış Güler ve Rıza Sarraf arasında Barış Güler’den Danışmanlık Hizmeti alımı konu-lu 720.000 dolarlık kontrat imzalandığı da tespit edildi.
SARRAF’A İSTİSNAİ VATANDAŞLIK
Dubai, Çin ve Rusya’da faaliyet gösterdiği belirlenen Sarraf’ın İran vatandaşı olması nedeniyle İra-n’a ABD, AB ve BM tarafından uygulanan ambargolar dolayısıyla uluslararası bankacılık işlemle-rinde hesaplarının bloke olması riski bulunduğuna dikkat çekiliyor. Sarraf’ın bu problemleri ortadan kaldırmak amacıyla “istisnai olarak Bakanlar Kurulu kararıyla Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığı’na geçmek istediği ve bu isteğini Bakan Güler’e ilettiği anlaşıldı. Soruşturma kapsamında Türkiye Cum-huriyeti vatandaşlığına istisnai olarak geçecek her bir örgüt mensubu için Bakan Güler, oğlu ve Sar-raf arasında 1 milyon dolar rüşvet karşılığı anlaşma sağlandığı belirlendi. 5 milyon dolar karşılığında Sarraf’ın yakını ve yöneticilerinden oluşan 5 kişiye Türk vatandaşlığı kazandırdığı öne sürüldü.
İHBAR EDEN MÜDÜRE RÜŞVETLE SÜRGÜN
Yine soruşturmada Sarraf’ın yasadışı faaliyetlerini MASAK’a ihbar eden Emniyet Müdürü Orhan İnce’nin 400 bin dolar karşılığında İstanbul’dan sürüldüğü tespit edildi. Bakan Güler ve oğlu’nun devreye girmesiyle Haziran 2013’de Bakan oluruyla emniyet müdürü İnce, önce Osmaniye’ye ar-dından da Zonguldak’a tayin edildi. Bakan Güler’in 400 bin dolar karşılığında İstanbul’dan tayinini çıkardığı Emniyet Müdürünün meslekten ihraç edilmesi için de 3 milyon dolar karşılığında Sarraf’la rüşvet anlaşması sağladıkları iddia edildi.
Bakan Güler’in “Defterini düreceğim o pez...in. Sen rahat ol. Ayağını denk alsın, meslekten attırı-rım. Ben onun terbiyesizin kafasını kopartırım, onda rahat ol” diyerek Sarraf’ın tedirginliğini gider-meye çalıştığı takipte tespit edildi.
BAKAN’IN OĞLUNUN EVi BANKA GiBi
İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ve Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’nün ortaklaşa gerçekleştirdiği operasyon kapsamında gözaltına alınan İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlu Barış Güler’in evinde arama yapıldı. Aramada, 6 para kasası ile sahte para kontrolü de yapabilen 1 adet para sayma makinesi bulundu. Kasalardan çıkan çok miktarda döviz ve Türk Lirası’na el konulduğu belirtildi. Barış Güler’in evindeki sadece 2 numaralı kasada ise 1 milyon 421 bin 73 TL civarında dolar, euro ve Türk Lirası bulundu.
GÜNGÖR ERGÜN - BUGÜN GAZETESİ