Vay halimize...
HASAN ÜNAL 14 Kasım 2007
ERDOĞAN’IN Bush’la yaptığı görüşmeden Türkiye adına neler çıktığı üzerinde tartışmalar sürerken, kaçırılan ve sonra da teslim edilen 8 askerle ilgili de ilginç bilgiler ortalığa saçılmaya başladı. Son bir kaç gün içerisinde gün güzüne çıkan bilgilere göre, söz konusu askerlerin teslim edilmesinde AKP yetkililerinin doğrudan ve dolaylı bilgileriyle hareket edildiği anlaşılmıştı.
Dün Milliyet Gazetesi’nin internet sitesine düşen haberler, teslim işinin başlangıçtan itibaren Başbakan Erdoğan ile ABD yetkilileri arasındaki görüşmeler yoluyla yapıldığını gösteriyor. Erdoğan, Bush’tan rica etmiş. Bush da askerlerin bulunarak (!) Türkiye’ye teslimini sağlamış.
Meğerse...
Mİlliyet’İn haberine göre, Beyaz Saray’da yapılan görüşmede Bush, kasıla kasıla “bizim işbirliğimiz işte böyle olumlu sonuçlar doğurur, bu da ilk örneği” bile demeye getirmiş sözü.
Milliyet aynen şöyle diyor: “Başbakan’ın iyi liderliğinin bir sonucu olarak askerler serbest bırakıldı. Bunun onun kafasında ne kadar büyük yer ettiğini biliyorum. Biliyorum, çünkü o, bu insanların serbest bırakılması için birlikte çalışıp çalışamayacağımız konusunda hükümetimizle sürekli konuşuyordu. Demek istediğim şu ki, Türk halkının birlikte çalıştığımızda önemli hedefleri başarabileceğimizi görmesinin en az bir etkili önlemi var elimizde.”
Haberin devamında Milliyet şu yorumları yapmış: “Beyaz Saray buluşmasından bir gün önce askerlerin serbest bırakılarak Türkiye’ye iade edilmesini diplomatik manevra olarak değerlendiren ve görüşmede karşılarına getirilmesini bekleyen Türk heyetinin, Bush’un bu konuyu basın önünde Erdoğan sürekli bizimle görüşüyordu şeklinde sunmasından rahatsızlık duyduğu ileri sürüldü. Hükümet, askerlerin rehin tutulduğu iki hafta boyunca bu konulardaki tüm soruları yanıtsız bırakmıştı.”
Amerika Bizi Neden Öpmüş...
Bütün bu ifşaat eğer doğruysa, o zaman askerlerin kaçırılmasından teslim edilene ve hatta belki de Dağlıca saldırısına kadar hemen her şeyin stratejik bir amaçla yapıldığı ortaya çıkıyor. Zaten Erdoğan’ın Bush ile görüşmesinden çıkan daha doğrusu çıkmayan sonuçlara bakınca, mesele gayet açık.
Erdoğan-Bush görüşmesinden sadece istihbarat alış verişi ve gerçekte zaten varolan kırmızı telefon hattının kullanılması gibi içi boş hususlar çıkmış olması bu mizanseni doğruluyor. Demek ki, Meclis’den tezkere çıkarılması da, dayı dayı açıklamalar yapılması da dahil olmak üzere bütün girişimler halkta yükselen infiali yatıştırmaya yönelikmiş.
ABD’nin Asıl Stratejisi...
Erdoğan’ın Bush ile görüşmesinden Türkiye’nin istediğini alamadığı ortada; ancak belki de Erdoğan isteklerinin hepsini aldı. Boşuna “Homdolsun istediklerimizi aldık’ demiş olamaz. Türkiye açısından bakıldığında zeka seviyemizle alay edercesne Amerika’nın yeni bir oyalama taktiğini kabul etmiş olmamız hayıflanılacak bir durum. Halktan yükselen infialin bu tür girişimlerle yozlaştırılması ve asıl mecrasından çıkartılması tam bir rezalet.
Ancak meseleye Erdoğan ve AKP polit bürosu açısından bakıldığında vaziyet pek de öyle olmayabilir; çünkü onların “Türk” kavramı ile yürüttükleri kavga bir tarafa, Barzani-Talabani ikilisinin kurmakta oldukları kukla devlete karşı çıktıklarına dair henüz her hangi bir itiraz duymadık. Tam tersine bir yandan “Celal Abi”leri öte yandan da “Mesut Kardeş”leri ile gayet iyi ilişkiler kurmak için yırtındıkları Türk milletinin malumu. Bu görüşmenin Barzani ve Talabani tarafından dikkatle izlendiği ve varılan mutabakattan bu ikilinin fevkalade memnun olduklarını da burada not edelim.
Asıl Tehlike...
ErdoĞan’In Bush ile görüşmesinde Barzani ve Talabani’den sadece PKK’ya yardım ve yataklık ettikleri şeklinde bahsettiği anlaşılıyor. Bush’un da Barzani’nin kulağının çekileceği, daha dikkatli olmasının söyleneceği gibi taahhütlerde bulunduğuna dair haberler gazetelerde çıktı. Ayrıca Erdoğan’ın basına verdiği mülakatta da Barzani-Talabani ikilisinin kurmakta oldukları devletin asıl tehlike olduğu konusunda her hangi bir şey söylemediğini gördük.
O halde bütün bunlar ne anlama geliyor? Türkiye son bir kez daha Irak’ın kuzeyinde bir kukla devlet kurulmasına itirazı olmadığını; Barzani’nin ağzını biraz toparlaması karşılığında 2003’den beri izlenen AKP politikalarının aynen devam ettirileceği bu görüşme ile teyit edilmiş oldu. Geriye kalan bütün mesele ise sadece PKK. PKK eylemlerinden biraz vazgeçse veya daha az sayıda asker öldürse, daha açık bir ifadeyle halkın infialine sebep olmayacak derecede faaliyet gösterse bir sorun yok görünüyor.
Hele hele asker katili olmuş olsalar bile, dağdan inip kravat taksalar, istediklerinin neredeyse büyük bir kısmını alacaklarmış havası yaratıldı. Ve kapsamlı askeri harekat meselesi tamamen askıya alındı. Batı basını boşuna “Bush’dan askeri harekatı durdurma manevraları” diye başlık atmıyor Vaşington görüşmesiyle ilgili olarak. Vay halimize...