« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

23 Ağu

2006

TÜRK'ÜN DOSTU TÜRK'TÜR! TÜRK'E ANCAK TÜRK EL UZATIR! TÜRK ANCAK TÜRK'E GÜVENİR!

GÜN BORAOĞLU 01 Ocak 1970

İşte Elçibey'in net açık, sade, kaypak olmayan, yalansız ve dolansız çizgisi ve anlayışı buydu. Mert, açık, yiğitçe, dürüst ve içten bir anlayıştı bu.

Bağımsızlık mücadelesi başlatarak Rusya, İran, KGB, SAVAMA CIA, Batılı emperyalist petrol şirketleri ve eski komünist parti kalıntıları gibi sayısız düşman faktörü karşısına almış olan ve her an bir komploya kurban gitme ihtimali olan Elçibey'in tek güvendiği dost Türkiye Devleti idi.

Ancak siyaset ve politika arasında yeni ve tecrübesiz bir devlet adamı olan Elçibey,bu arenaların kaypak, kişiliksiz, yalancı , ikiyüzlü, ödlek, çıkarcı, basiretsiz, pısırık ve kifayetsiz insanlar tarafından istila edildiğini de bilmiyordu anlaşılan. O, kardeşim diye ellerini uzattığı Türkiye'deki politikacı yöneticilerin kendisi gibi özü sözü doğru, mert, yiğit, samimi ve dürüst şahsiyetler olduğunu sanmıştı.

Elçibey'in mücadele hayatında yaptığı en büyük ve tek hata ne hazindir ki, "kardeşim" dîye sarıldığı Türkiye'yi yöneten siyasetçileri ve bunların damgalarını vurdukları korkak, nötr, güvenilmez, ilkesiz devlet siyasetlerini iyi tanımadan ve kavramadan hamlelerini Türkiye'ye güvenerek atması ve hesaplarını Türkiye'yi yöneten güvenilmez, kaypak politikacılara göre yapmasıydı. Yaptığı bu yanlış, Elçibey'in milliyetçi, bağımsızlıkçı Azerbaycan mücadelesinde yarı yolda ve yalnız kalmasına sebep olmuştur.

Elçibey, özü sözü doğru, dürüst ve asla yalan söylemeyen, tertemiz karakterli ve yüksek ahlak şahsiyetine sahip milliyetçi, aksiyoner ve teorisyen bir dava adamı idi. Türkiye'yi yönetenleri İyi tanımayan Elçibey, Rusya'dan ayrılır ayrılmaz Türkiye'ye yöneldiğinde karşısında kendisi gibi itimat edilir, cesur ve mert siyasetçiler bulacağını ummuştu. Ancak Türkiye ile ilişkiler kurduğu andan itibaren kendisinin bu kişiliksiz, ilkesiz ve korkak siyaset bezirganları tarafından oyalandığını ve baştan savıldığını anladığında artık geç olmuştu.

Elçibey, kıvırtmayı, kaypaklığı, ikiyüzlülüğü bilmez ve sevmezdi. Ancak Türkiye'de karşısına hep böyle yöneticiler ve hükümet başkanları çıktı.

• Elçibey'e latin alfabesine geçilerek, Azerbaycan ile Türkiye arasında kültürel bir köprü kurulması için gönderilmesine söz verilen 10 bin daktilo ile 20 ofset matbaa makinesinin hiç biri gönderilmedi.
o Elçibey'e söz verildiği halde Türkiye liselerinde ve üniversitelerinde, polis ve askeri okullarında her yıl on bin Azeri gencine bu imkan verilmedi.

Gelen Azeri gençlerine de her türlü yoksulluk, barınma sorunları, açlık sefaleti ve yozluk yaşatıldı. Kabileci ve geçimsiz oldukları çok iyi bilinen guruplarla aynı yurt ve pansiyonlarda bir arada tutularak sayısız kavga ve tatsızlık yaşanmasına yol açıldı. Türkiye'ye gelen az sayıda Azeri gencinin pek çoğu parasızlık ve diğer sefaletler yüzünden ülkemizi öfke ve hayal kırıklığı ile terk ettiler, ülkelerine döndüler. Onlara güya Türk Kültürü verilecekti. Ama onlar bu ülkede dejenere olmuş zihniyetler gördüler.

• Elçibey'e; ne Rusya'ya, ne İran'a ve ne de savaş halinde olduğu Ermenistan'a karşı verdiği mücadelede dürüstçe ve açıkça devlet desteği verilmedi. Elçibey'e ikiyüzlü, kaypak, muğlak tavırlar sergilendi.

• Elçibey'e maceracı milliyetçi bir romantik lider gözüyle bakıldı ve devlet ilişkileri sınırlı tutuldu.
Bunları sıralamaya gerek yok. Toparlayarak yazımızı bitirelim.

Rahmetli Elçibey'în Türkiye konusunda yanılmasının temel sebebi; Türkiye'yi idare edenlerin kendisi gibi dürüst, mert, itimat edilir, özlerine, sözlerine güvenilir, cesur ve milliyetçi kişiler olduğunu zannetmesi olmuştur. Bu yanılgı hem kendi siyasi geleceğini hem de Milliyetçi Azerbaycan Davası'nı yan yolda bırakmıştır.

Elçibey karşısında Atatürk'ün milliyetçi reflekslerini özümsemiş, güvenilir, kardeşlik duygusu gelişmiş idareciler bulacağını zannederken kifayetsiz, yalancı, kaypak, güvenilmez, riski, kavgayı sevmeyen, korkak, basiretsiz, fosilleşmiş taşra politikacılarını buldu. Elçibey'i politika cambazlarımız yanılttılar.

Keşke Elçibey, tüm bu hayal kırıklıklarını hiç yaşamasaydı. Keşke Elçibey Türkiye'den yardım ve destek geleceğine ihtimal vererek yola çıkmasaydı. Sonuç Türk Milliyetçileri İçin öyle kahredici ki. Azeriler ağabeyi tarafından sırtından alçakça hançerlenen bir kardeşin şaşkınlığı ve dehşeti içindeler.

DURUM ELÇİBEY'E HIYANET GİBİDİR. OLAY BUDUR!

Ziyaret -> Toplam : 125,39 M - Bugn : 157174

ulkucudunya@ulkucudunya.com