'HEP SİZİ YOK ETMEK İSTEDİK AMA YOK EDEMEDİK'
08 Ocak 2008
Robert Fisk: Hep sizi yok etmek istedik. Ama o kadar mert bir milletsiniz ki 'yok olmayız' dediniz
Independent yazarı Robert Fisk ile Osmanlı'nın Ortadoğu'daki son limanında, rıhtımdaki coşkun dalgaları seyrediyoruz. Robert'ın evi az ilerde, limana bakıyor. Ortadoğu'nun tüm sancısı dalgaların sesinde yankılanıyor. Eliyle Osmanlı liman binasını gösterdi, dalgaları işaret etti. Bu kez soruyu o sordu:
Her zaman burada çay içerim. Dinle ve havayı kokla, ne hissediyorsun? Düşünmeden ilk aklına geleni söyle. Yanıt verdim: "Akdenizin kokusunu duyuyorum. Barbaros'un kadırgalarını görüyorum." Başını coşkun denize doğru çevirdi ve başladı anlatmaya: Cevabını hâlâ bulamadım. Neden Birinci Dünya Savaşı'nda sizle savaşmak zorunda kaldık. Ne acı bir kayıp... Biz sizi yok etmek istedik. Batılılar sizi yok etmek istedi. Ama siz o kadar cesur, mert ve asker bir milletsiniz ki... Türkiye'nin yok olmayacağını söylediniz. Ve haklıydınız...
(Üniversitenin bayrak direğinde dalgalanan ABD bayrağını işaret ettim) Ne diyor Ortadoğu'da bu bayrak size?
Ah siz gazeteciler... Nefret ediyorum sizden... Ben Ortadoğu'ya ilk geldiğimde Araplar korkaktı. ABD sert konuşsa yönetimlerin ödü patlardı. İran Şahı TV'de azıcık diklenerek konuşsa, halk sinerdi. Araplar artık korkmuyor. 1982'de Beyrut'ta İsrail askerleri bildiriler dağıttı. Halkın bölgeyi terketmesini istedi. Kimse yerinden kıpırdamadı. Aradan 25 yıl geçti. (Başını kaldırıp gönderdeki ABD bayrağına baktı) Ben bunu 1982 de farkettim. Amerikalılar İngilizler bunu farkettiler mi? Hiç sanmıyorum.
ABD ve İngiltere orduları Irak'ta ve bölgede daha ne kadar kalacak?
Irak'ın milli ürünü petrol değil patates veya havuç olsaydı, ABD Irak'ı "demokratikleştirmek" için gelir miydi sanıyorsun? İran ve Irak arasında fikir ayrılığı olmasaydı, ABD destek verir miydi? Batı ne zaman Ortadoğu'ya gelse tankıyla ve askeriyle, işgal için gelir. Biz bölgeye demokrasi ve özgürlük için değil petrolü ele geçirmek için geldik. Bizden iyilik değil, kötülük gelir. Ortadoğu, tüm sorunlarını kendi arasında çözmeli. Çünkü bu toprakların gerçek sahipleri onlar.
'Ermeni sorununu yıllar önce çözmeniz gerekirdi'
Yazılarında sık sık Ermeni soykırımı iddialarına yer veren Fisk'e bu tutumunun sebebini de sordum. "Türkiye iç politikada sancılı bir dönem yaşarken Ermeni konusunu sürekli alevlendirmeniz zamansız olmadı mı?" dedim. İşte yanıtları:
Anlamıyorum sizi. Bu kadar güçlü bir ordusu, halkı, büyük bir geçmişi ve zengin bir edebiyatı olan bir ülkenin davranışı böyle olmamalı. Yıllar önce bu sorunu çözmeniz gerekirdi. 1100 sayfalık son kitabımda sadece 39 sayfa Ermenilerle ilgili. Türkiye baskısı TCK'nın 301'inci maddesi korkusuyla, sözleşmeye aykırı olarak sürekli ertelendi. Yayınevinin 301'e takılma korkusunu yabana atmıyorum. "Eğer yargılanırsanız Türkiye'ye gelip mahkemeye çıkarım" dedim. Soruyorum size: Bu büyük ülkeye neler oluyor? Siz bana onun cevabını verin...
Türkiye Irak'a girecek
Türkiye'nin Ortadoğu'daki rolünü nasıl görüyorsunuz?
Türkiye'nin rolü büyük ve ilginç. Sizin İsrail ile yakın ilişkileriniz var. Öteki taraftan, askeriniz burada. Ama Türkiye'nin şimdiye kadar bu gücünü Ortadoğu'da kullandığını görmedim. Arap dünyasında size pek sıcak bakmazlar ama etkiniz büyük. Türkiye, kendi kimliği ile uğraşmaktan, iç politikası ile cebelleşmekten Ortadoğu da etkili bir politika yürütme fırsatını elde edemedi. Ortadoğu için bir umut olabilirsiniz. İsrail'e çok şey yaptırabilirsiniz. UNIFOR'daki asker sayınızı artırabilirsiniz...
Türkiye'nin Irak politikası nasıl şekillenecek?
Türkiye Irak'a girecektir. AB tam üyeliğinden önce...
ABD buna ne diyecek?
ABD Irak'tan çekilecek. Kürtler'e desteğini de çekecek.
Peki İran'a saldıracak mı?
ABD'nin İran'a girmeyeceğine eminim. Ama bombalamayacağından veya İsrail'e bombalatmayacağından emin değilim. 'Afganistan ve Irak'ta kaybettik. İran'da kazanmalıyız' diye hareket ederse çılgınlık olur. Araplar izin verir mi? Yanıtı zor. İran'a saldırı olursa Ortadoğu darmadağın olur.
Zaten öyle değil mi?
Evet öyle. Biz Ortadoğu'yu her zaman parçalamak istedik. Her zaman haritalar çizdik. Biz batılılar, harita çizmeyi çok severiz. Sünniler, Şiiler, Hıristiyanlar, Kürtler için bölgeler icad ederiz. Bunun en acı yanı ise doğunun batıdan hep yardım istemesidir. Biz her zaman doğuya yardım etmek, sözde demokratikleştirmek için gelir, sonra da bir daha çıkmayız.
Beni iki kez kaçırıp öldürmek istediler
Bunca terörün ortasında hayatta kalmayı nasıl başardınız?
İki kaçırılma teşebbüsü atlattım. 1985'ti... Bir röportajdan dönüyordum. Etrafım uzun saçlı, silahlı bir grup tarafından sarıldı. Arabadan çıkardılar. Tamam, dedim içimden. Hayat bu kadar... Bir an kurtuldum. Arabalarının çamurluğuna can havliyle tekme attım. Bir bölümü düştü. O parçayı kaptığım gibi arabama atladım. Gaza sonuna kadar bastım. Beyrut'un ortasında polisiye filmlerdeki gibi bir kovalamaca başladı. Commodore Oteli'ne kendimi attım. Korumalar havaya ateş açtı. Grup kaçtı. Ertesi gün Amal'ın (Hizbullah'ı kuran hareket) kampına gittim. Arabalar kapıdaydı. Önce inkar ettiler. Çamurluğu gösterdim. Karşılıklı çay içildi. Olay kapandı. İkincisinde Hizbullah'a gidiyordum. Yolun kesik olduğunu görünce direksiyon kırdım. Birkaç kurşun yanımdan geçti. Farı kapattım. Karanlıkta izimi kaybettiler.