Ankara'nın “Kapsamlı Kürt Planı”nda neler var?
İbrahim KARAGÜL 20 Kasım 2007
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın 5 Kasım'da ABD Başkanı ile yaptığı görüşmenin içeriği tahmin ve spekülasyonların ötesine geçemedi. Sıcak istihbarat, anlık istihbarat, nokta operasyonlar, Kuzey Irak yönetimi üzerine baskı ve genel operasyon beklentisinin azalması dışında somut bir sonuç ortaya konulamadı. Washington yönetimi ile daha önceki işbirliği yöntemleriyle sınırlı kalındığına dair eleştiriler dışında, eleştirenler de destekleyenler de görüşmelerin içeriğine dair ciddi bilgiler aktaramadı.
Görüşmeden önce Türkiye tam anlamıyla teyakkuz halindeydi. Tezkere çıkarılmış, sınıra askeri yığınak devam ediyor bir başka taraftan ise ekonomik yaptırım kararının ayrıntıları belirleniyordu. Bu arada medya ve devletin hemen bütün kurumları bir yandan kamuoyunu sakinleştirmeye çalışırken diğer yandan tehditkar açıklamalarını ardı ardına sıralıyordu.
Görüşmeden sonra hava birden söndü. Kapsamlı operasyon ve yaptırım açıklamaları etkisini kaybetti. Sınıra yığınak devam ederken içeride operasyonlar sürdürüldü. Aynı anda Kuzey Irak yönetimi de Türkiye sınırında yığınaklara başladı. Hem Türkiye'de hem de Kuzey Irak tarafından tansiyon hızla düşürüldü. Açıklamalar yumuşadı. Hatta bölgedeki bazı askeri hareketliliklerin medya tarafından “abartılarak” operasyon şeklinde sunulması tepki gördü.
Görüşme öncesi ve sonrasında Ankara'ya gelen Iraklı ve Kuzey Iraklı temsilciler görüşmelerden memnuniyetle döndüler. Oysa aynı dönemde savaş rüzgarları esiyordu. Kuzey Iraklı siyasi parti temsilcilerinin görüşmeleri olumlu geçti. Son olarak Türkiye'ye gelen bölge temsilcilerinin Mesut Barzani ile yaptığı görüşmeden sonra yapılan açıklama ilginçti: “Sivillere zarar gelmediği sürece Türkiye'nin operasyonuna karşı çıkılmayacak”tı. Hatta Barzani bile aynı düşüncedeydi.
Washington'daki görüşmeden sonra Deniz Baykal'ın açıklamaları şaşırtıcı oldu. Bölgeden beş yüz bin öğrencinin Türkiye'ye getirilip okutulması, Kürtçe ve Arapça yayınlar yapılması, bölge ile ilişkilerin güçlendirilmesi, çatışmayı değil işbirliğini öne alan bir süreç geliştirilmesine yönelik açıklamalar son derece önemliydi. Baykal'ın dün yaptığı açıklamada ise, “Yeni bir kuzey Irak Planı”ndan söz etmesi ancak af gibi yaklaşımlara karşı çıkması “bilgi eksikliğine mi dayanıyor” sorusunu akla getirdi.
Yeni döneme ilişkin bir başka çarpıcı açıklama da Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'dan geldi. Başbuğ'un; “PKK'nın dağ kadrosunu çözecek, dağdakileri indirecek adımlar”dan söz etmesi ve medyaya bu önemli günlerde “Karar vericileri rahat bırakın” uyarısı yapması dikkat çekiciydi.
Bütün gelişmeler, PKK ve Kürt meselesi ile Kuzey Irak'la ilişkiler konusunda yepyeni bir dönemin başlatılmak üzere olduğuna, henüz net biçimde kamuoyuna yansıtılmayan bu “kapsamlı plan” üzerinde siyasi iktidar ve askeri bürokrasi'nin işbirliğinin söz konusu olduğuna, önümüzdeki günlerde sürpriz gelişmeler yaşanabileceğine işaret ediyordu.
Dün Hürriyet gazetesinin internet sitesinde bu iddia güçlü bir şekilde vurgulandı. “Ankara'da derin plan tartışması” başlıklı habere göre, “hükümet terör dışında Kürt meselesinin tamamına ilişkin kapsamlı bir plan” hazırlamıştı. Bu plan ilk kez Irak'ın Komşuları Zirvesi için İstanbul'a gelen ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice'a anlatıldı. Üç gün sonra Beyaz Saray'da yapılan görüşmede aynı plan ele alındı. Washington tarafından Kuzey Irak yönetimi ve Kürt liderlere aktarıldı. İlker Başbuğ'un söylediği gibi, şimdi plan “operasyon sürecinde”ydi. Gazete, Başbakan'ın Bakü'de “ya silahla dağda dolaşacaklar ya da şehre inip siyaset yapacaklar” sözüne atıfta bulundu ve askeri operasyonun bu plan için ertelendiğini iddia etti.
Bilinmeyen çok şey var. Ancak gerçek olan “yeni bir inisiyatif”in geliştiği ortada. Genel af, kısmi af, dağdakilerin teslimi, dağdakilere operasyon, PKK liderlerinin tasfiyesi, bazılarının ele geçirilmesi, bazılarının Kuzey Irak'ta Adalet Bakanlığı savcılarınca sorgulanması, Barzani yönetiminin bu plan çerçevesinde işbirliği yapması, yepyeni ve farklı bir diyalog yolunu açılması ihtimal dahilinde.
Başbakan'ın ABD ziyareti sonrasında benim tek bir tespitim vardı: “PKK Türkiye için tehdit olmaktan çıkarılacak.” Bunun nasıl olacağı yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Bütün bunlar, birkaç gün içinde önemli gelişeler olabileceğine işaret ediyor!