« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

06 Oca

2014

Çaya çorbaya faiz lobisi

Turhan Bozkurt 01 Ocak 1970

‘Faiz lobisi’, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın işler kötü gittiğinde en fazla telaffuz ettiği cümlelerin başında, ortasında, sonunda mutlaka geçiyor.
Çaya çorbaya limon misali boşluğa savrulan bu ibarenin, sorumlu siyasetle alakası yok. Başbakan, Gezi Parkı’nda ‘ağaçlar kesilmesin’ diye Taksim’e fırlayan on binleri faiz lobisinin ekmeğine yağ sürmekle suçlamıştı. Gezi iddianamesi geçen hafta mahkeme tarafından kabul edildi. Dosyada ne Koç Grubu, ne Divan Oteli, ne TÜSİAD var. Faiz lobisi de yok. Neye rağmen yok? Örtbas mı edildi lobi? Tam aksine. Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), haziran ayından beri aracı kurumlarda cadı avı başlatmıştı. Bilgisayarlara el konuldu, çalışanların ayakkabı numarasına kadar incelendi. Banka hesap numaraları didik didik edildi. Koç Grubu şirketlerine vergi müfettişi ordusu ile baskın üstüne baskın düzenlendi. Dış mihraklarla bağlantı ispatını bekleyen Başbakan ve avanesi, hayal kırıklığına uğradı. Çünkü piyasa mekanizması dışına çıkılmamıştı.
Rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasında muhayyel düşman yine tedavüle sürüldü. Bu lobi, Borsa’yı düşürmüş, dövizi yükseltmiş. Sene başında dolar 1,77, Euro 2,35 TL idi. Ayakkabı kutularında milyonların ortaya çıktığı 17 Aralık’a kadar her iki paraya karşı Türk Lirası erimişti. Dolarda yüzde 15, Euro’da yüzde 20 civarında kayıp yaşanmıştı. SPK ve savcılık, o meşum eli somut delillerle ortaya koyamadığına göre suçluyu dışarıda aramak nafile uğraşmaktır.
2013 bizim de içinde bulunduğumuz gelişmekte olan piyasalar açısından ciddi kırılmaların yaşandığı bir yıl oldu. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülke borsaları ayrıştı. ABD’de S&P 500 yüzde 29, Almanya’da DAX yüzde 26 ve Japonya’da Nikkei 225 yüzde 55 oranında değer kazanırken, gelişmekte olan ülke borsalarını izleyen MSCI Emerging endeksi ise yüzde 5 geriledi. Ekonomik büyümesi yavaşlayan ve finansal sistemi likidite krizi yaşayan Çin’de Şanghay endeksi ise bu yıl yüzde 7,4 geriledi. Brezilya’nın Bovespa endeksi ise yükselen faizlerin ve emtia fiyatlarındaki düşüşün etkisiyle sene başından beri yüzde 15,7 düşüşle BIST-100’e yakın bir değer kaybı yaşadı. Söyler misiniz cari fazla veren Çin ve Brezilya’da hisse senetleri niçin değer kaybediyor? 2008 krizinden çıkmak için basılan yeşiller dünyaya ödünç bir sevinç yaşattı. Şimdi geri istiyorlar verdiklerini. Ya o gün sıcak paraya ram olmayacaktınız ya da bugün TL’den çıkıp dolar veya Euro’ya geçmelerini halka yalan yanlış aktarmayacaksınız. Halkbank’ın halka açık hisselerinin yüzde 78’ini elinde tutan yabancı, Halkbank’a tuzak kurmaz. Borsa’nın yüzde 60’ını ifade eden devasa fonlar niye ayağına kurşun sıksın?
Günü kurtarma adına bu yanlış yola tevessül edenler ürkek olan sermayeyi kaçırıyor. ‘Bank Asya dövizden 2 milyar dolar vurgun yaptı.’ iddiasını yeni atanan oligark bakan bile dillendiriyorsa yatırımcı kime, nasıl itimat etsin? Bu miktarda kâr için ortalama 30 milyar dolarlık dövizi düşükken alıp yükseldiğinde satmak gerekiyor. Fişlemelerden hesap yapmayı unutmuş olabilirsiniz sayın oligark! Gerçi dolar sayma ve saklamada ihtisas yapmış isimler de çok uzağınızda değil. Onlara da danışabilirdiniz. İran’dan jetlerle getirilmediği takdirde bu miktarda alım normal şartlar altında mümkün mü? Yurtiçi interbankta ne kadar döviz alınıp satıldığını Merkez Bankası’na sorabilirdiniz. En büyük satıcı konumundaki Merkez Bankası’nın günlük sattığı döviz ne kadar ki siz 30 milyar doları tek bir bankanın aldığını ima ederek müfterilerle işbirliği yapıyorsunuz? Bank Asya bu iddiayı yalanladı. Savcılığa suç duyurusunda bulundu müfteriler hakkında. Soruşturma engellenmez, Adli Kolluk Yönetmeliği yine bir gece yarısı değiştirilmezse asıl komplocular kim, herkes öğrenecek.
Sayın Ali Babacan, Türk bankacılığında sistemik bir krize yol açabilecek bu bel altı vuruşlara daha ne kadar göz yumacaksınız? Gezi’de de belli bankalar hedef tahtasına konuldu. Manipülasyon ve diğer suçlamalar ispat edilemedi. Banka genel müdürleri, TÜSİAD, patronlar ve uluslararası yatırımcıların Başbakan’dan yediği hakaretler yanlarına kâr kaldı. 2001 krizinde bu tür iddialar havada uçuştu. BDDK murakıp raporlarında krizden günler önce döviz alan banka ya da holdinglerle alakalı tek bir somut tespit yok. Yargıya intikal etmiş yolsuzluk, rüşvet ve karapara aklama gibi iddialar en sağlam ekonomilerde bile sarsıntıya sebebiyet verebilir. Hukuk işlevini yerine getiriyorsa ilk şokun ardından piyasa güveni geri gelir. Aksi durumda ise uzağa gitmeye lüzum yok. 2001 krizi, 90’lı yılların yolsuzluk ekonomisinin duvara toslamasından ibarettir.

Ziyaret -> Toplam : 125,23 M - Bugn : 117580

ulkucudunya@ulkucudunya.com