`Paralel`in adresi...
Tarık Toros 01 Ocak 1970
İdris Naim Şahin'in AK Parti'den istifa metnindeki kritik cümleyi hatırlayalım:
"Hükümet etmede, niyetlerinden emin olunmayan bürokratik ve politik dar bir oligarşik kadronun tavsiye, yönlendirme ve etkinliğinin tercih edildiği anlaşılmaktadır."
Çok net ifadelerle yasama ve yürütmenin değil, "niyetlerinden emin olunmayan dar oligarşik kadronun" ülkeyi yönettiğine dikkat çekip gitti.
Bakan istifalarıyla aynı güne denk geldiği için pek üzerinde durulmadı, durulamadı. Bunu bir yere not edelim.
Yine son günlerde "dost modern darbe" lafı çıktı. Bunu bizzat Başbakan gazetecilere Malezya'da kapalı toplantıda ifade etti.
Adres açık; "Son haftalarda yargı marifetiyle hükümete darbe yapılıyor, arkasında Cemaat var!"
Şimdi soralım...
Yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarına çarşaf çarşaf yer veren onlarca gazete ve televizyon da mı Cemaat?
Hürriyet, Cumhuriyet, Habertürk, Milliyet, Vatan, Radikal, Posta, Taraf, Sözcü ve yığınla gazete de mi Cemaat? Peki neden bu gazetelerde hiç "yargı ve emniyette cunta" haberi yok!
Kanal D, Fox TV, CNN Türk vesaire... Bu kanallar da mı Cemaat? Ve neden onlarda "paralel yapı" haberleri çıkmıyor?
Bitmedi... Rüşvet ve yolsuzluk soruşturmalarını yüksek sesle gündemde tutan muhalefet partileri CHP ve MHP de mi Cemaat? Kemal Kılıçdaroğlu çıkıp "Bana ne Cemaat'ten" dedi. Ve bu muhalefet partilerinden hiç "paralel" kelimesini işitmedik.
Yine bu medyadan, sivil toplum örgütlerinden ve partilerden "komplo" kelimesini de duymadık.
Bu nasıl komplo?
Allah aşkına, MİT'in 8 ay önce tüm detaylarıyla üç sayfa halinde Başbakan'a rapor ettiği rüşvet ve yolsuzluk soruşturması tamamlanıp dava açılınca, nasıl "komplo" oluyor?
"Paralel" diyen hükümete yakın medya. Tek merkezden çıkan bilgi notları, kanal kanal dolaştırılacak "yorumcular" ve itibarsızlaştırılacak kurumlar listesi, bu yolla yayılıyor. Tam anlamıyla psikolojik harekât yapılıyor.
"Halkbank hedef gösterildi" diye yaygara yapanlar, hiç alakası olmayan bir bankayı sırf Cemaat'e yakın işadamları kurdu diye manşetlerden yalan bilgilerle hedef gösteriyorlar. BDDK da buna göz yumuyor.
Yine... Cemaat'e yakın diye, bazı işadamları ve koca holdinglerle ilgili yalan-üfürme haberler üretiliyor.
Sağda solda "paralel yapı" arayanların bu ilişkilere ve yönetim biçimine biraz daha dikkatle bakmasında yarar var. Hakiki paralel yapı nerede, gözden kaçırmamak lazım.
Taha Akyol'u dinleyelim...
Yasama ve yürütme tek kişinin iki dudağı arasında. Sırada yargı var ve bu yönde adımlar atılıyor.
Taha Akyol, dün CNN Türk'te harika konuştu. "Hiçbir siyasal gerekçe kuvvetler ayrılığı ilkesinin ihlal edilmesine gerekçe olamaz. Diyelim ki böyle bir şey var, bunun yolu bütün yetkileri yürütme erkinin elinde toplayarak yargı erkini yürütmenin emrine vermek değildir" dedi.
Öyle gelişmeler yaşanıyor ki, rejimin sigortaları da hiçe sayılıyor.
Taha Akyol: "Herkesin ağzında Anayasa Mahkemesi var. Fakat HSYK düzenlemesi öyle ki, Anayasa Mahkemesi'nden adeta kaçırılıyor bu iş. Neden? Kanun çıktığı an HSYK'daki bütün iç yapı çökmüş olacak. Anayasa Mahkemesi'ne başvuru için dilekçe hazırlanacak, mahkeme bunu inceleyecek, kabul edecek. İsterse yürütmeyi durdurma kararı versin, iş zaten hasıl olmuş olacak. Anayasa Mahkemesi'nin kararları geriye yürümeyeceği için de bu kadar mağduriyetin önü alınamayacak. Bu ihtilal dönemlerinde bile görmediğimiz bir şey." (CNN Türk)
Paralelmiş.
Bir türlü ispat edilemeyen, ortaya konulamayan bu "yapı", yargıdan emin olmak için paravan olarak kullanılıyor, başka bir şey değil.
Asıl paraleli, sistemin denetim mekanizmalarını tek tek imha eden zihniyette aramak gerekiyor.