« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

20 Kas

2007

Kudüs'e giden yol İstanbul'dan geçer!

İbrahim KARAGÜL 20 Kasım 2007

Özellikle son iki aydır dünya gündemini belirleyen, uluslararası diplomasiyi peşinden sürükleyen, PKK ve Kuzey Irak dışında bölgesel gelişmelerde inisiyatif alan, Şimon Peres ve Mahmud Abbas ile dünyaya önemli bir fotoğraf yansıtan Türkiye'de, resmi kanalların dışında da aynı alanlarda bazı gelişmeler yaşanıyor. "Hiçbir güç Türkiyesiz bu oyunu oynayamaz" başlığı altında Ankara merkezli bölgesel ve uluslararası girişimlerin ne anlama geldiğini tartışmak olayın sadece bir boyutunu ele almak olurdu. Ama bu kadar değil.

Son yıllarda, insani yardım kuruluşları üzerinden yeryüzünün her coğrafyasında dinamik bir görüntü sergileyen, Endonezya'dan Küba'ya, Orta Asya'dan Afrika'nın derinliklerine kadar en ücra köşelerde özverili ama son derece kalıcı çalışmalara imza atan İHH ve Deniz Feneri gibi yardım kuruluşları, Türkiye'nin devlet olarak yapamadığı bir çok şeyi yapan, Türkiye'nin önünü açan kuruluşlar haline geldi. Devletin ve siyasetin dışında, gönüllü kuruluşların etkinlik alanının dünya geline yayılması Türkiye'ye tahminlerden çok fazla kalıcı şeyler kazandırıyor. Ancak bunu ne yazık ki yeterince takdir edebilmiş değiliz.

Kamuoyu oluşturulamadığı, belki oluşturulmadığı bir etkinlikten söz etmek istiyorum. Radikal gazetesinde (13 Kasım) Murat Yetkin'in, "İstanbul'daki toplantıya dikkat" başlığı ila "sakıncalarını" ortaya koyduğu Kudüs Buluşması'ndan.

Toplantıdan iki gün önce Ankara'dan yansıtılan fotoğrafla İstanbul Feshane'deki üç günlük buluşma gerçekten iki farklı cepheyi mi yansıtıyor yoksa bir bütünün unsurlarını mı oluşturuyor! Yetkin, İstanbul'daki Kudüs Buluşması'nı red cephesinin toplantısı olarak tanımlıyor!

İçinde Kudüs olan her olay Türkiye'de ciddi yankılar uyandırır. 28 Şubat müdahalesi Ankara'daki bir Kudüs Gecesi'ni kendisine gerekçe seçmişti. İsrail'in tazyiklerinden etkilenenler, İsrailli "uzmanlar"ın rafine tezlerine göre bir müdahale ile içeride iktidar revizyonu yapmış, toplumun bir kesimini düşman ilan etmiş, sokakları bölmüştü. Bu çevreler aynı dönemde İsrail ve ABD ile birlikte, şimdilerde Türkiye'yi parçalanmanın eşiğine getiren "Yeni Ortadoğu" projesi için harıl harıl çalıştılar.

Olay şu: Yüz civarında sivil toplum kuruluşunu içinde barındıran Gönüllü Kültür Teşekkülleri ve Kudüs Müessesesi İstanbul'da bir "Kudüs buluşması” organize etti. Aylardır sürdürülen çalışmalar sonrasında buluşma dün İstanbul'da gerçekleşti. Dev bir organizasyon. Türkiye dışından iki binden fazla davetli geldi. Türkiye'dekilerle birlikte üç bin beş yüz katılımcı ile başlayan toplantıda Kudüs merkezli bir bakış açısı geliştirilmeye çalışılıyor. Seksen ülkeden eski devlet başkanları, başbakanlar, bakanlar, aydınlar, sivil toplum temsilcileri, cemaat liderleri gibi çok çeşitli kesimden temsilcilerin Kudüs'ü İstanbul'da konuşabilmeleri gerçekten önemli. Ben, Gönüllü Kültür Teşekkülleri'nin Büyük Ortadoğu Projesi çerçevesinde bazı ilişkilerini sorgulayan yazılar yazdım. Aynı rezervimi bugün hala koruyorum. Ama yine de bu dev buluşmayı önemsiyorum.

İKÖ Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu, Desmond Toutou, George Gallowey, Clare Short, İran eski başbakanı Seyyid Hüseyin Musavi, Yusuf El Kardavi, Fehmi Huveydi, Gazi Hüseyin Ahmed, Münir Şefik ve daha bir çok önemli ismi bir araya getirmek zor ve önemli bir organizasyon.

Yeterli kamuoyu oluşturulmaması ilginç. Dışişleri Bakanlığı'nın bu dönemde böyle bir organizasyonun yanlış anlaşılabileceği kanaatinde olmasının bunda etkili olduğunu tahmin ediyorum. Ancak, görünüşte "red cephesi" olarak görülen toplantının pek de öyle olduğu kanaatinde değilim. Her ne kadar Hamas'ın öne çıktığı görünse, El Fetih temsilcisine büyük öfke gösterilse, sistemin dışına itilen örgütlerin temsilcilerine söz hakkı verse de, iki açıdan bu toplantının Türkiye'nin dış politika açılımını tamamlayan bir girişim olduğunu ayrıca ABD cephesi'ni de o kadar rahatsız etmeyeceğini düşünüyorum.

"Medeniyetin beşiğini koruyalım. Çünkü o tutsak kutsallığın başkentidir. Çünkü o zincirlere vurulmuş bir yüceliktir. Çünkü 181 km uzunluğundaki beton duvar onun boğazını sıkıyor. Çünkü onu kuşatan 23 adet askeri kontrol noktası ahalisine zindan hayatı yaşatıyor. Çünkü etrafından 26 yahudi yerleşim merkeziyle kuşatılmış durumdadır" şeklinde başlıklarla Kudüs üzerinden bir söylem geliştirmeye çalışılan toplantı, Türkiye'nin iç siyasi tartışmalarına nasıl malzeme yapılacak merak ediyorum.

Elbette İsrail'i rahatsız edecek bir toplantı. Elbette ABD karşıtı cephe olarak görülecek bir toplantı. Elbette, sistemin dışına itilen güçlerin söz söyleyeceği bir toplantı. Elbette Ankara'da "görünüşte" sahiplenilmeyecek bir toplantı. Elbette Türkiye'de birilerinin 28 Şubat benzeri senaryoları için malzeme yapılacak bir toplantı. Ancak aslında Türkiye'nin sahiplendiği, bölgesel açılım için önemli gördüğü bir toplantı.

Hamas temsilcilerinin Ankara'ya davet edilmesi birileri tarafından dar bir bakış açısıyla nasıl da yanlış yansıtılmıştı. Bunu da öyle yapmak isteyeceklerdir. Ancak Türkiye'nin bu kadar insanı bir araya getirmesinin anlamı şudur: Ankara'da El Fetih lideri nasıl ağırlanıyorsa İstanbul'da Hamas temsilcileri de öyle ağırlanır. Başka türlü bu bölgede sadece birer cephe olursunuz. Konuşacak sözünüz olmaz.

Çünkü Ankara'da Tel Aviv, İstanbul'da Kudüs vardır!

Ziyaret -> Toplam : 125,44 M - Bugn : 29683

ulkucudunya@ulkucudunya.com