« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

13 Oca

2014

Kumpasa gelmek

Mustafa Ünal 01 Ocak 1970

AK Parti, 2002'de 'Seçimi kazansak bile iktidarı bize verirler mi?' endişesiyle yola çıktı.
2010, 12 Eylül referandumunda 'Şimdi gerçek iktidar olduk' dedi. Önceki gün Adalet Bakanı Bozdağ, yeni HSYK teklifini anlatırken 'Allah şirki, devlet şeriki kabul etmez.' dedi. Benzer bir cümleyi 28 Şubat'ın generalleri Erbakan için kullanmıştı. 'Asker iktidarı verir mi'den 'devlete şirk koşturmayız' noktasına AK Parti'nin 12 yıllık serencamını ayrıca yazmak isterim. Burada bugünkü halini değerlendireceğim. AK Parti'ye bir haller oldu. Sanki kendi kendini tüketmekte. Bu sadece 17 Aralık operasyonuyla açıklanamaz. Öncesinden başladı. Ve tırmanarak devam etti. Muktedirlik yılları yaramadı.
'Durmak yok, yola devam' cümlesini sloganlaştıran AK Parti, durup bir dakika düşünse. Başkasını itham etmeden bir özeleştiri yapsa. 2002'yi, 2010'u düşünse. Bugünkü halini analiz etse. Önce kendine baksa. Olgular üzerinden gidelim. Çetelerle, cuntalarla mücadele AK Parti'nin en büyük sermayesiydi. AK Parti iktidarına kadar devlet 'otopark çeteleriyle' başa çıkamazken en derin yapıları hallaç pamuğu gibi attı. Demokrasinin önünü açtı.
Bu süreç herkesin gözü önünde yaşandı: Halk destek verdi, AK Parti kararlı irade koydu, cesur savcılar gereğini yaptı. Yoksa Ergenekon ve Balyoz gibi davalar ne başlayabilir ne de sonuçlanabilirdi. Hayali bile mümkün değildi, Türkiye darbelerle yüzleşti, darbecilerle hesaplaştı. Kenan Evren sanık sandalyesine oturdu. 28 Şubat'ın dosyası açıldı. Aynı irade bugün 'pardon' dedi ve ekledi: 'Milli orduya kumpas kuruldu.' Yeniden yargılamaya yeşil ışık yaktı. AK Parti, Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ile birlikte fotoğraf verecek noktaya geldi. Fotoğrafın ötesine geçildi. Balyoz ve Ergenekon sanıklarını kurtarmak için Adalet Bakanlığı ile ortak çalışma kararı aldı. Olağanüstü dönemlerin hukukçusu Sabih Kanadoğlu ile buluşmaya ramak kaldı. Bu görüntü çok az kişinin içine sindi. Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, 'Bu yöntem çıkmaz sokak.' dedi. Sadece Balyozcu ve Ergenekoncuları kurtaracak bir hukukî formül bulmak zor. O kapı aralanırsa Öcalan'a kadar uzanır. Bakan Bozdağ da 'çalışıyoruz' demekle yetindi. Macunun tüpten çıkması gibi söz söylendikten sonra kolay kolay eskiye dönülemez. AK Parti'nin yanına Ergenekoncuları, Balyozcuları alarak sergilediği görüntüye bakarak birilerinin AK Parti'yi kumpasa getirmek istediğini söylemek abartı olmaz herhalde. Kumpas darbecilere değil, AK Parti'ye...
Bir değil kumpas. Devamı var. AK Parti iktidarının 12 yıllık icraatları sıralansa herhalde en başa 12 Eylül referandumundaki anayasa değişikliği yazılır. Muhalefet partilerinin 'hayır' kampanyasına rağmen halk yüzde 58'le 'evet' dedi. AK Parti, bir yıl sonraki seçimlerde oyunu bu referandum sayesinde yüzde 50'ye çıkardı. Herkes biliyor ki anayasa paketinin temel dinamiği HSYK'ydı. Adalet Bakanı ve müsteşarı dâhil 7 kişilik HSYK yapısı demokratik hale getirildi. Yeni HSYK, Edirne'den Kars'a ülke genelindeki hâkim ve savcıların oylarıyla oluştu. AK Parti'nin anayasa değişikliği paketiyle ilgili hazırladığı kitapçıktan iki cümle şöyle: 'Bu değişiklikle HSYK çok daha geniş temsil kabiliyetine sahip olan ve yargı camiasının tümünü sürece dahil eden bir yapıya kavuşturulmakta.' Çarpıcı bir başka cümle: 'Bir ülkede yargı bağımsız değilse orada adaletten ve hukuk devletinden bahsetmek mümkün değildir.' Bugün AK Parti, HSYK teklifiyle karşımızda. Aceleci bir tavırla. Haftaya Genel Kurul'a indirmenin hesaplarını yapıyor. Doğrudan halkın iradesiyle oluşan HSYK, Adalet Bakanlığı'na, haliyle yürütmeye bağlanıyor. Teklif her ne kadar 'reform' diye sunulsa da 12 Eylül referandumunun ruhuna, Anayasa'ya, AB kriterlerine aykırı. Savunulabilir bir tarafı yok. Eskiye dönüş değil. Daha kötü. Siyasetten hukuk dünyasına tepki çığ gibi. 'Şimdi iktidar olduk' dediği 12 Eylül referandumunu tersyüz eden AK Parti, kendisini de tersyüz etmiyor mu?
Birileri AK Parti'yi kumpasa getiriyor. Dışarıdan değil, içeriden birileri. Bu, 17 Aralık'tan daha ağır bir darbe.

Ziyaret -> Toplam : 125,26 M - Bugn : 14719

ulkucudunya@ulkucudunya.com