9.genel müdürlük!
Adem Yavuz Arslan 01 Ocak 1970
Başlıktaki '9. genel müdürlük' ne demek diye merak edenler biraz sabredip yazıyı okursa içinde bulunduğumuz durumun vahametini de ne demek istediğimi de anlayacaktır.
Ergenekon soruşturması süresince ortaya dökülen bilgiler, belgeler bize çok şey öğretti.
Özellikle de devletin çalışma usullerini gördük, tanıdık. Daha önce tahminen bildiğimiz şeyleri ıslak imzalı belgeleri ile görmüş olduk.
Artık şunu net olarak biliyoruz: Türkiye'de devlet çok ciddi bir psikolojik harp birikimine sahip.
Bu birikimi de kendi vatandaşına karşı kullanmada son derece mahir. Ergenekon klasörleri bu tip uygulamaların örnekleri ile dolu.
O dosyaları okuyanlar bugün yaşanan bazı olayları farklı bir pencereden okuyabiliyor.
Psikolojik harbin en belirgin taktikleri sırasıyla şöyle: Kavram üretir, yanlışları asla sahiplenmez, kötü giden ne varsa başka tarafa yıkar ve büyük yalanlara başvurarak sık sık tekrar edersiniz.
Yolsuzluk operasyonunu unutturmak, gündemden düşürmek için böyle bir taktik uygulandı.
Paralel devlet, çete, yargı darbesi ve dış mihraklar söylemi sıklıkla dile getirildi. Kamuoyu yolsuzlukları değil de dış mihrakları, Cemaat'i konuşurken 'yargı darbesi yapılıyor' diyen hükümetin kendisi gerçek bir yargı darbesi yaptı.
Emniyeti hallaç pamuğu gibi dağıtan, yargıya doğrudan müdahale eden, bürokraside cadı avına girişen hükümet son olarak HSYK'yı kökten değiştirecek bir yasa teklifi hazırladı.
Zaman kazanmak için yasa teklifi olarak Meclis'e sunuldu, bugün de komisyonda görüşülmeye başlanacak.
Halkın iradesine saygısızlık olur
Önümüzdeki hafta genel kurulda görüşülecek ve AK Parti'nin sayısal çoğunluğu sayesinde yasalaşacak.
AK Parti'nin yasa teklifini değerlendirmek için hukukçu olmaya gerek yok. Öncelikle HSYK düzenlemesi 12 Eylül referandumunun temel argümanıydı.
Halktan destek almış bir anayasal düzenlemeyi yasa ile değiştirmek en başta halkın iradesine, sandığa saygısızlık olur.
İkincisi, hukukçu olmasanız bile 52 maddelik teklif ile HSYK'nın doğrudan Adalet Bakanı'nın emrine verildiğini anlarsınız.
Eğer bu yasa Cumhurbaşkanı tarafından onanırsa yargı bakan aracılığı ile hükümetin emrine girmiş olacak.Yeni Türkiye diyenler eski Türkiye yargısını getirmiş olacak. Yasa teklifindeki maddeler zaten açık.
HSYK'ya ait tüm yetkiler bakana geçiyor. Yasa yürürlüğe girdiği anda tüm kadrolar tepeden tırnağa görevden alınıyor.
Yerlerine gelecek ismi başkan sıfatıyla Bekir Bozdağ atayacak.
Yasa teklifi ile Teftiş Kurulu da bakana bağlanacak. Böylece bir savcı hükümetin tepkisini çekecek herhangi bir soruşturma yapamayacak.
Mesela bugünkü yolsuzluk soruşturmalarını yürüten savcılar bakan tarafından görevden alınabilecek.Yasa teklifi neresinden tutsanız sorunlu.
Fakat Adalet Bakanı Bozdağ'a önceki gün bu eleştirileri hatırlattığımda 'Teklif anayasaya uygun' dedi.
Açıkçası tüm hukukçular yeni HSYK düzenlemesinin yargıyı yürütmenin emrine verdiğinde hemfikir.
Yine tüm hukukçular bu düzenlemenin Cumhurbaşkanı ya da Anayasa Mahkemesi'nden döneceğini de söylüyor.
AK Parti'yi cadı avına iten ne?
Peki hükümet ne yapmaya çalışıyor?
Yargı kulislerinde konuşulanlara göre hükümet çok tartışılacak bu düzenlemeyi bilerek yapıyor.
Çünkü düzenleme Anayasa'ya aykırı olsa ve iptal edilse bile Resmi Gazete'de yayımlandığı anda söz konusu değişiklikler hayata geçirilecek.
AYM kararları geriye dönük işlemediği için HSYK'da yeni yargı düzeni kurulmuş olacak.
Geçmişte benzer örneklerin yaşandığı tecrübeli hukukçuların malumu.
Yüksek yargı koridorlarında söylenen şu: "Adalet Bakanlığı'nın 8 genel müdürlüğü var. Bu yasa ile HSYK 9. genel müdürlük olur."
Bu durumda yine akla şu soru geliyor: Hükümet neyin uğruna tüm polis teşkilatını, yargı camiasını ve bürokrasiyi doğruyor?
AK Parti'yi 'cadı avı'na iten ne?
Doğal olarak birtakım tahminler var ama insan onları yüksek sesle dile getirmeye bile ürküyor.
