Dinlemeleri ortaya çıkaran hakime ceza
Saygı Öztürk 01 Ocak 1970
İllerde, Emniyet şube müdürlüğüne, emniyet müdürünün önerisi, valinin onayı ile atamalar yapılıyor. Ancak, şimdi görevden almayı ve yerine yapılan atamayı Emniyet müdürü işlem yapıldıktan sonra öğreniyor. Emniyet Genel Müdürlüğü bile birçok gelişmeyi basından izliyor. Görevden alınacak olan şube müdürlerinin isim listesi ve yerlerine yapılacak atamalar Başbakanlık tarafından doğrudan valilere bildiriliyor.
Daha önce hazırlandığı anlaşılan, kimin, ne olduğuna ilişkin bilgilere sahip olan bir ekip, Efkan Ala’nın Başbakanlık müsteşarlığı döneminde çalıştı ve hazırlanan listeler tamamlandıkça “gereği” için ilgili makama sunuldu. Onlar da, valilere listeleri bildiriyor. Açıkçası, sıkıntılı işler valiler eliyle yaptırılıyor.
Fişleme yapmadan öğrenilemez
Ali Serindağ, CHP’den milletvekili seçilmeden önce il valiliklerinde bulundu. Mülki idaredeki gelişmeleri de yakından izliyor. Soru önergelerine her ne kadar istenen cevaplar verilmezse de, o nerede ne olduğunu çok iyi biliyor. TBMM İçişleri Komisyonu Üyeliği görevinde de bulunan Ali Serindağ, görevden almalar konusunu şöyle anlatıyor:
“Adliye ve emniyet başta olmak üzere, kamu kurumlarında personeli kamplara ayırdılar. Bürokrasinin içinden gelen bir kişi olarak da söylüyorum, bürokrasi için en kötü olan durum budur. ‘Şunun adamı’, ‘bunun adamı’ gibi kamplar oluşturulursa, kamu görevi yürümez, insanlar töhmet altında kalır.
AKP işine gelmeyen kamu görevlilerini şu veya bu şekilde pasifize etmek için onlara belirli sıfatlar yakıştırıyor. Kimin hangi kişi veya gruplara yakınlığını fişleme yapılmadan nereden biliyor. Kamu görevlilerinin fişlendiği de ortadadır.”
“Devletin valisi gibi davranın”
Yargı ve emniyet adeta ikiye bölünmüş durumda… Hükümete yakın yazarlar, cemaate dönük eleştirilerde bulunurken, “AKP’den önce kaç valiniz, emniyet müdürünüz vardı, şimdi kaç valiniz, emniyet müdürünüz, genel müdürünüz var?” diye soruyor. Bu, başta valiler olmak üzere bürokrasi için üzüntü verici bir durum. Hele valiler, şu grubun, cemaatin valisi değil, devletin valisi olmak durumunda…
Vali, vatandaşın gözünde devleti temsil eden, “Devlet baba” imajına uygun davranmak zorunda olan kamu görevlisidir. Vatandaş, valilikle ilgili işi olmasa bile özel problemlerini valilere getirir ve çözüm isteyebilir. Valiler, ne kadar süreyle valilik yapmaktan öte nasıl valilik yaptığını unutmamalı…
Anlaşılıyor ki valilik de ayağa düşürülmüş. Valiler için “şunun valisi, bunun valisi” yakıştırmaları yapılırken, onların üyesi bulunduğu Türk İdareciler Derneği ise bu gelişmeler karşısında sessizliğini koruyor. Hele bazı valilerin tutum ve davranışları, halka hakaret etmeleri ise valilere olan saygıyı da ortadan kaldırıyor. Görüyoruz, vali halkın arasına giremiyor, koruma ordusuyla ancak kutlama törenlerine katılabiliyor. Kutlamalarda yuhalanan valiler ise hala görevde tutuluyor. Yazık, yazık…
“Korkacak bir şeyiniz yoksa…”
Ülkede, yasadışı dinleme, izleme alabildiğine yaygın. Bu konuda şikayetler gündeme getirildiğinde, AKP’li bakan “Ne olacak canım dinleyen dinlesin. Korkacak bir şeyiniz yoksa dinlenmekten niçin korkacaksınız” diyordu.
İçişleri Bakanı Efkan Ala, bir ilimizde bütün telefonların dinlendiğini açıklıyor. AKP Milletvekili Şamil Tayyar’ın, Gaziantep’te yasadışı dinlemeler yapıldığını, siyasetin bu dinlemelere göre dizayn edilmek istendiğini söylediğini de hatırlayalım. Üstelik, dinlenen bakanın konuşmaları, AKP’nin üst düzey yöneticisine teslim ediliyordu.
Osman Kaçmaz, Sincan Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı döneminde, Telekominikasyon İletişim Başkanlığı’nın (TİB), yasadışı telefon dinlemeleriyle ilgili yürütülen soruşturma kapsamında Cumhuriyet Savcılığı’nın verdiği “takipsizlik” kararının soruşturmaya uygun olup olmadığını inceledi. Sonuçta soruşturmanın genişletilmesine karar verdi.
Sulh Ceza Mahkemesi’ne gönderdiği yazıda, TİB’de keşif yapılarak dönemin Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ömer Faruk Eminağaoğlu’nun ve Yargıtay’ın telefonlarının dinlenip dinlemediğinin araştırılmasını istedi. 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin TİB’de yaptığı keşifte, Eminağaoğlu ile birlikte Yargıtay’ın santralinin de dinlendiği ortaya çıktı. Böylece, takipsizlik kararı kaldırıldı ve soruşturma devam edildi.
Osman Kaçmaz’ın bu kararıyla, devlet eliyle yasadışı dinlemeler yapıldığı ortaya çıktı. Ancak bu kararın ardından “yargı organlarıyla diğer organlar arasında çatışma varmış izlenimi doğurduğu” gerekçe gösterilip, Kaçmaz hakkında Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) disiplin soruşturması başlattı. Sonuç mu? Geçenlerde Osman Kaçmaz’a “kınama” cezası verildiği tebliğ edildi.
O bu karara itiraz etti. Gerekçelerini sıraladıktan sonra, “Bana kınama değil, takdirname vermeniz gerekirdi. Son olaylarla ne kadar haklı ve doğru karar verdiğim ortaya çıkmadı mı?” dedi. Sahi, Kaçmaz haksız mı?