Güç ve Erdem
Can Dündar 01 Ocak 1970
“Güç erdemli olmazsa sürekli olmaz” diyor Cumhurbaşkanı Gül...
Tam da Erdoğan’a “güç zehirlenmesi” teşhisinin konduğu günlerde Hitler örneğini veriyor:
“Mağlup olmadan önce o da bir güçtü”yü hatırlatıyor.
“İktidarda erdemli davranmayanın sonu onun gibi olur” mesajı veriyor.
***
Güç ve erdem...
Uyumsuz ikili...
Nadiren bir araya gelirler; buluştuklarında da ilişkileri uzun sürmez. Çünkü güç, erdemi bozar; erdem, gücü zayıflatır.
Mesele sadece erdemsizlik değil...
Hitler’i erdemsiz kişiliği mi felakete sürükledi; faşizmden nemalananların teşviki mi?
***
Güç, -hele çocukluğunda fazlaca itilip kakılmışların elinde-, zapt edilmesi zor bir intikam silahıdır.
Baskı altında hep alttan alan, ihtiraslarını kontrol altında tutan “küçük adam”, iktidar koltuğuna yerleştikçe özdenetimi kaldırır, kafesine sığmayan egosunu salıverir.
İçindeki vahşi çıkar ortaya... Kendi dev aynasında herkes ufalır, dışlanır, düşmanlaşır.
Baştaki “Dünya bana hayran” böbürlenmesi, zamanla “dünya bana düşman” ikirciklenmesine dönüşür.
Gücü kaybetme korkusuyla önce muhaliflerini, giderek müttefiklerini ve nihayet en yakınındakileri tasfiyeye girişir.
Gün gelir, kendinden şüphelenir.
Ve Hitler örneğindeki gibi, son kurşunu hep kendine saklar.
***
Lakin “küçük adam”ın kişilik özellikleri, faşizmi anlatmaya yetmiyor. Çünkü rejim, diktatörün kişiliğiyle değil, sistemin ihtiyacıyla besleniyor. “Koalisyonlar devri”nde hükümete boyun eğdirmek zorlaştı mı; anayasadaki güçler ayrımı, iktidarın ayağına mı dolaşıyor; yargı, yasama, medya, üniversite, sivil toplum otoriteye karşı mı koyuyor; ona göre bir tek parti anayasası tanzim ediliyor.
“İstikrar için”, güç, tek elde toplanıyor.
Çoğunluğun borusunun öteceği otoriter bir sistem kuruluyor. Meclis, “el kaldır-el indir” kıtalarıyla pasifleştiriliyor. Medya satın alınıyor. Üniversite susturuluyor.
Böylece kararlar daha hızlı çıkıyor.
Bürokrasi daha seri işliyor.
İşadamı daha çok kâr ediyor.
Yabancı başkentler hemen sonuç alıyor.
İktidar sınıfı, güçten nemalanıyor.
***
Yani bugünkü sonucun faturası, -şimdilerde moda olduğu gibibirilerinin kişilik bozukluğuna değil, bir kolektif suça kesilmelidir.
Aslen kötü olan muktedir değildir, iktidardır.
Mutlak iktidar, mutlaka bozar.
Erdem merdem tanımaz; koltukta azar.
Polisten, yargıçtan, işadamından, bürokrattan, gazeteciden, hocadan daima itaat beklediği için en ufak itirazı, kişiliğine saldırı sayar, saldırganlaşır, sindirir.
Öfkesinin nedeni tıbbi değildir, siyasidir.
Her despot, biraz da onu alkışlayanların eseridir.
Kimse sıyrılmaya kalkmasın, bu enkazın bedelini onlar da ödeyecektir.
***
Demem o ki; gün, güçlüden erdem bekleme günü değildir, gün, güce boyun eğdirme günüdür.