İsim vererek konuşalım...
Tarık Toros 01 Ocak 1970
Yusuf Ziya Cömert'e ne zaman ekranda rastlasam, aynı cümleyi kuruyor:
"Cemaat operasyonu sahiplendikçe olaylar üstlerine kalıyor. Ve sahiplendikçe diğer gruplardan dışlanacak."
Star gazetesinin genel yayın yönetmeni böyle deyince, karşısındaki Yıldıray Oğur kafa sallıyor, benzer ekranlardaki diğer yazarlar da koroya katılıyor: "Cemaat yaptı."
O halde Hürriyet de, Cumhuriyet de, Kanal D de, Fox TV de ve burada sayamayacağım kadar gazete ve televizyon da bu "komplo"nun arkasında.
Böyle bir mantık kurulabilir mi?
Sadece hükümete yakın medya değil, mesela Ruşen Çakır da Cemaat'i hedef gösteriyor:
"Cumhuriyet tarihinde ilk kez iktidardaki İslami iddialı bir hükümetin kolunu kanadını kırmaya yönelik peş peşe hamleler yaptılar ve daha da yapacağa benziyorlar."
8 ay önce haber verilen komplo!
Oysa 17 Aralık 2013 soruşturması, yani İranlı Rıza Sarraf'la bazı bakanların ve bakan oğullarının kurduğu iddia edilen "kara para aklama ve rüşvet çarkını", tam 8 ay önce Milli İstihbarat Teşkilatı Başbakan'a rapor etmiş, bunu görmüyorlar.
Üstelik MİT, Başbakan'a ilettiği 18 Nisan 2013 tarihli üç sayfalık raporunda tüm para ilişkilerini hatta Sarraf ailesi ile bir bakan ailesinin geçenlerde Hürriyet'e manşet olan meşhur "jet umre" seyahatini de içine katarak özetleyip, "Sarraf'ın bakanlarla ilişkileri hükümet aleyhinde kullanılabilir" diyor.
Yani, "Burada bir yolsuzluk, rüşvet çarkı var Sayın Başbakan, gereğini yapın" demiyor. "Burada bir sıkıntı var, yarın başımıza iş açabilir, aman dikkat" diye suçu örtüyor.
Sonra ne oluyor?
Hiç...
8 koca ay boyunca ne Rıza Sarraf geri adım atıyor ne bakanlar ne de oğulları. 17 Aralık'ta da yakayı ele veriyorlar.
Sonra birileri çıkıp milletin zekasıyla dalga geçiyor, "Cemaat yaptı."
Bile bile lades olur mu?
Fethullah Gülen, Fehmi Koru ve Alaeddin Kaya'yı ağırlıyor, Amerika'daki ikametgâhında.
Ne zaman? 22 Aralık Pazar günü.
Koru'yu Cumhurbaşkanı yolluyor. Gülen, "Başbakan'ın da okuması" ricasıyla misafirine bir mektup emanet ediyor, kapalı zarf içinde.
Fehmi Koru, 24 Aralık Salı akşamı Ankara'ya ulaşıyor. Mektubu Cumhurbaşkanı'na teslim ediyor. Başbakan da aynı gece Pakistan'dan dönüyor. Muhtemelen o gece veya ertesi sabah mektubu okuyor.
Peki ikinci yolsuzluk operasyonu ne zaman? 25 Aralık Çarşamba sabahı.
Şimdi her şeyi bir kenara bırakın.
Mektubunda, "Devletin işleyişine dair emir verdiği, müdahale ettiği, memurları bir noktaya sevk ettiği" iddialarını şiddetle reddeden Gülen'in (operasyonun arkasında Cemaat varsa) daha mektup postadayken böyle bir talimat vermesi mümkün mü?
Şimdi diyecekler ki, "Madem Cemaat yapmadı, niye bu kadar konuşuyor o zaman?"
Benim gördüğüm, Cemaat sadece kendini savunuyor. Öyle birebir polemik de yapmıyor. 100 kere saldırılıyorsa 1 kere cevap veriyor.