« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

21 Oca

2014

Başbakan'dan vahim itiraf

Gültekin Avcı 01 Ocak 1970

Başbakan Uzakdoğu seyahatinde gazetecilerin sorularına cevaplar veriyor.

Ve öyle bir ifade kullanıyor ki...

Komisyonda kavgalara sebebiyet veren ve kanunlaşırsa ülkeyi totaliter bir sistem getirecek olan HSYK Kanunu'nda hükümetin esas gayesinin ne olduğunu alenen ortaya koyuyor. Şöyle diyor Başbakan:

"Referandumda iyi niyet gösterdik. HSYK'yı bağımsız yaptık. Fırsat bildiler. Yargı kimilerine göre şimdi fiilen yürütme ve yasamanın üstüne çıktı."

Yani şimdiki HSYK'nın kendilerinden bağımsız işlediğini veya olması gereken yapıya yakın olduğunu dolaylı olarak kabul ediyor Başbakan.

Ve çıkarmak istedikleri HSYK Kanunu'yla da HSYK'yı Yürütme ve siyasete bağımlı hale getirmek istediklerini de dolaylı olarak itiraf ediyor.

Yani "İyi niyet gösterip bağımsız yaptık, şimdi de o bağımsızlığı geri alacağız" diyor Başbakan.
Başbakan, yargının suç aryasında görev icra ederken, yürütme ve yasamadan üstün bir görev ve yetki konumuyla işlediğini ya bilmiyor veya bunu parti menfaatleri için uygun görmüyor.

Suç varsa ve neredeyse yürütme ve yasama kenara çekilir, yargı sahneye çıkar ve işini yapar mesele budur.

Tüm demokratik dünyada da böyledir.

Başbakan'ın "dostmodern darbe" ifadesi ise tamamen hayal ürünü olup, haftalardır bu minvalde gösterebildiği hiçbir delil yoktur.

Nitekim Başbakan'ın "darbe" diye nitelediği yolsuzluklar 8 ay önce MİT tarafından kendisine bildirilmiş, lakin Başbakan 8 aydır bildiği yolsuzluğu "darbe" olarak nitelememiştir.

Hukuk ve demokrasi sistemi çökecektir

Delillere dayalı postmodern hırsızlıklar, kuşkusuz hayallere dayalı "dostmodern kara propagandalar"la kapatılamaz. Deliller belirleyici olup gerisi yalandır.

HSYK'yı bitiren kanun çıkarsa demokratik hukuk rejimi fiilen bitmiş, totaliter rejim başlamış olacaktır.

Hâkim/savcıları soruşturan Teftiş Kurulu'nu görevlendirme ve belirleme, HSYK üyelerinin atanması ve suçlarının soruşturulması ve daha nice hukuksuz yetkilerin Adalet Bakanı'nda toplanmasıyla hukuk ve demokrasi sistemi çökecektir.

Kuvvetler ayrılığı masal olacak, hâkim/savcıların istikbalinde en yetkili kişi Adalet Bakanı olacağından, AK Parti il başkanları fiilen bulundukları ilde Cumhuriyet Başsavcısı ve Adalet Komisyonu Başkanlığı fonksiyonunu icra edeceklerdir.

Hâkim/savcılar sürgün yememek, keyfi cezalar almamak ve karalanmamak için AK Parti teşkilatıyla iyi geçinmek zorunda kalacaklardır.

Bugünkü gibi il emniyet müdürleri ve il jandarma komutanları savcılık ve mahkeme emirlerini yok sayacak, parti teşkilatının tutumuna bakarak hareket edeceklerdir. Ve bu garabet kanunlaşmış olacaktır.

AK Parti içi ve çevresindeki hiçbir suç ve suçlunun soruşturulması ve yargılanması mümkün olmayacaktır.

Bir tehlike de şudur ki:

Tüm il ve ilçe seçim kurulu başkanları ve belirlenmeleri AK Parti teşkilatına ve il başkanlarına fiilen bağımlı hale gelecektir.

Böylece muhalefet partileri açısından seçimlerin güvenliği kalmayacaktır. Açıkçası HSYK ve yargı teşkilatı hükümetin copu haline gelecek, hiçbir muhalif fikir ve siyasal hareket nefes alamayacaktır.

Cumhurbaşkanı için tarihi karar

HSYK'yı bitiren kanun Cumhurbaşkanı'nın önüne gelirse. Cumhurbaşkanı açısından tarihi bir tercih söz konusu olacaktır.

Ya ikbal kaygısıyla hukuk ve demokrasinin çökmesine sessiz kalıp hukuksuz kanuna yol verecek veya hukuk ve demokrasinin herkese lazım olduğu vicdanıyla kanunu onaylamayacaktır.

Ya hukuk ve demokrasi feryatlarıyla kaygılı gözlerle Çankaya'dan medet uman büyük halk kitlelerine derman olacak veya partinin menfaatlerine yol verecektir.

Zira Anayasa Mahkemesi kanunun yürürlülüğünü durdurana kadar birkaç gün içinde HSYK ve yargı bitmiş olacaktır.

Cumhurbaşkanı ya hukuk ve demokrasiyi seçip milletin gönlünde taht kuracaktır.

Veya şahsi ikbal hesaplarıyla evrensel değerleri ve adaleti, parti menfaatlerine kurban edecektir.

Metin Feyzioğlu'nun teklifi Ergenekon ve Balyoz davalarını çökertir.

Kimse farkına varmadı.

Feyzioğlu, özel yetkili soruşturma ve yargılamayı kaldıran ama süreci TMK 10'la görevli ve yetkili soruşturma ve yargılama makamlarına devreden 3. yargı paketindeki geçici 2. maddenin kaldırılmasını istiyor.

Bu madde kaldırılırsa soruşturma ve kovuşturmalarda kullanılan eski CMK 251 ve 252'deki usulün, bugünkü TMK 10. madde gereği görev yapan terör mahkemelerine kanuni olarak devri ortadan kalkmış olur. Bu halde Ergenekon ve Balyoz'da özel yetkiyle toplanan tüm deliller, aramalar, ifade ve savunmalar ve soruşturma evresi geçersiz ve kanunsuz duruma düşer.

Zira Ergenekon ve Balyoz sürecindeki adli işlemleri ve delilleri bugüne kadar ayakta tutan hüküm, Feyzioğlu'nun kaldırılmasını istediği 3. yargı paketindeki geçici 2. maddedir.

Ziyaret -> Toplam : 125,25 M - Bugn : 10956

ulkucudunya@ulkucudunya.com