'Kutu' sorulursa elçileri ne diyecek?
Mehmet Tezkan 01 Ocak 1970
Başbakan, Ankara’da toplanan büyükelçilere iki talimat verdi..
BİR: Devlet içindeki devleti, paralel devleti, çeteyi yurtdışında anlatın, deşifre edin..
İKİ: 17 Aralık darbe girişimidir.. Yolsuzluk iftirası ambalajı altında demokrasiye, milli iradeye, çözüm sürecine, dış politikaya sabotaj yapıldı.. Ekonomi çökeltilmek istendi. Bunu yabancılara anlatın..
*
Birinci maddeyi izah etmek zor değil.. Büyükelçiler; bu yönde tespit yapıldı, kritik görevde olanlar bu sebeple tasfiye edildi.. Büyük bir soruşturma açılacak.. İlişkiler ortaya çıkarılacak.. Yargıya intikal ettirilecek diyebilir..
Büyükelçiler muhataplarına ‘acele etmeyin, hemen değerlendirme yapmayın, biraz bekleyin’ telkininde bulunabilir..
Gelelim ikinci talimata..
Büyükelçiler, yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun darbe girişimi olduğunu anlatmakta zorlanacak..
İçeride anlatmak kolay.. Meydanlarda anlatmak zor değil..
Çünkü kimse soru sormuyor..
Yabancılar öyle değil.. Sorarlar..
Mesela; Paris Büyükelçimiz 17 Aralık’ın darbe girişimi olduğunu anlatırken ‘ayakkabı kutusundan çıkan 4.5 milyon doları darbe girişiminin neresine koyuyorsunuz’ şeklinde bir soru gelebilir..
Mesela; Roma Büyükelçimize, yatak üstüne saçılan paraların, evde bulunan kasaların, para sayma makinesinin darbeyle bağlantısı sorulabilir..
Mesela, Madrid Büyükelçimiz ‘bu aslında rüşvet operasyonu değil darbe girişimi’ derken biri çıkıp; ‘üç bakanın milyon dolarlık rüşvet aldığı yolundaki fezleke için ne diyorsunuz’ diyebilir..
*
Washington Büyükelçimiz Amerikalılara Bakan’a verilen 700 bin liralık saati nasıl izah edecek?
Amerikalı diplomat 350 bin dolarlık hediye olur mu derse ne cevap verecek?
Berlin Büyükelçimiz, Almanlara dış güçlerin parmağını hangi kelimelerle anlatacak..
Olan biteni şöyle mi izah edecek: Yeni havaalanı yapmaya kalktık.. Frankfurt havaalanının etkisi kırılacaktı.. Merkez bize kayacaktı.. Bunu kabul etmeyen bazı güçler devreye girdi.. Önce Gezi eylemlerinde denediler, olmadı, başaramadılar, darbe girişimiyle ikinci hamleyi yaptılar..
*
Büyükelçilerimizin işi çok zor.. Diplomatik kıvraklık bile bu durumu izah etmeye yetmez!..
Asıl hedef neymiş!
Yolsuzluk ve rüşvet operasyonuyla bakın neler amaçlanmış..
- Ekonomiye ağır darbe vurulmak istenmiş..
- Türkiye’nin enerji politikalarını sabote etmeye kalkışılmış..
- Dış politikada hükümetin elinin zayıflatılması hedeflenmiş..
- Türkiye’nin demokrasi yürüyüşü engellenmeye çalışılmış..
- Barış sürecinin baltalanması planlanmış.
- Hedef hükümet değil, Türkiye imiş..
*
Bunları kim söylüyor?
Başbakan.. Türkiye bu kadar kırılgan bir ülke mi? İlk yolsuzluk ve rüşvet iddiasıyla çökecek ülke mi?
Fezleke korkusu
Savcılığın hazırladığı fezleke Adalet Bakanlığı’nda bekliyor.. Oradan Başbakanlığa gidecek, orada ne kadar bekleyeceği belli değil..
30 Mart’a kadar, yerel seçimlere kadar bekletilir mi?
Olabilir!..
İktidar partisi güçlü, fezlekeleri reddeder.. İktidar partisi güçlü de galiba iddialar da güçlü..
Cumhuriyet gazetesinin manşetten verdiği habere göre..
Bakan Çağlayan’ın 28 kere toplam 52 milyon dolar..
Bakan Güler’in 10 kez toplam 10 milyon dolar..
Bakan Bağış’ın 3 kez toplam 1.5 milyon dolar rüşvet aldıkları iddia ediliyormuş..
*
Savcı istediği kadar iddia etsin, Meclis çoğunluğu iktidar partisinde bakanlarını yedirmez.. Yüce Divan yolunu açmaz..
Mesele o değil..
Mesele başka.. Fezleke Meclis’te işleme alındığı anda belgeler, bilgiler, telefon konuşmaları ortalığa saçılacak.. Muhalefet partilerinin eline geçecek..
27 klasör 504 sayfaymış.. Kim bilir içinde neler var, neler..
Mesele bu..
Hollande’ın başına gelen
Fransa Cumhurbaşkanı yasak aşkıyla gündeme geldi.. İddiayı ortaya atan Closer adlı magazin dergisiydi..
Cumhurbaşkanı Hollande dergiye çok öfkeli olduğunu ama dava açmayacağını söyledi..
Bizde olsa ne olurdu?
Bu kadar yüksek düzeyde değil, mesela bakan düzeyinde olsaydı..
Önce iftira denirdi, zamanlamanın manidar olduğu söylenirdi.. O gazeteci işinden olurdu.. Dergiyi maliye müfettişleri basardı.. Türkiye’nin geleceğine vurulan darbe olduğu söylenirdi.. Dış güçlerden, hain emellerden söz edilirdi..
Peki Fransız halkının tepkisi ne?
Şu: Bize ne, özel hayatı..