Demokrasi ve totaliterizm kavşağında
Gültekin Avcı 01 Ocak 1970
İnsanların birbiriyle her konuda anlaşması mümkün olmadığı için ortak bir otorite ihtiyacı vardır.
İşte devlet bu ortak otorite ihtiyacından doğar.
Böylece toplumlar yasama, yürütme ve yargı yetkilerini (ihtiyaçlarını) kuralları sosyal bir sözleşmeyle (anayasa) belirlenmiş devlet organlarına devretmiştir.
Rousseau'nun sosyal sözleşmesi ve Montesquieu'nün güçler ayrılığı umdeleriyle demokratik cumhuriyet anlayışı bugünlere geldi.
Nihayet Montesquieu çok önemli bir ayrım daha yapar.
Monarşi rastgele olmaz der Montesquieu. İktidarın bir kişiye ait olduğu sistemdir ama bu kişi sabit ve yerleşmiş kanunlara göre saltanat sürer der.
Devamında zorba idareye işaret eder.
Zorba idare ise yine bir kişinin iktidarıdır ama monarşi gibi sabit kanun ve kurallara dayanmaz. Bu sistemde mutlak iktidarı kullanan kişi tamamen kanunsuz, keyfi ve kuralsız bir şekilde hükmeder.
Dikkat edilmeli ki monarşide bile tutarlılık ve erdem kaygısı var.
Lakin Türkiye'de siyasal iktidar politikayı öyle bir taassup perdesine soktu ki, toplum tam bir devrim ideolojisiyle karşı karşıya kaldı.
Ve sırf bir adli yolsuzluk soruşturması bahane edilerek hukuk ve demokrasiye rağmen girişilen fiili tasarruflarla, ülke demokrasi ve totalitarizm kavşağında gideceği istikameti arıyor.
Demokratik devletin temelindeki sosyal sözleşme, hükümetçe fiilen tek taraflı olarak feshedilmiş durumda.
"Paralel devlet" çığlıklarıyla bu hukuksuz ve kanunsuz günleri kurtarmaya çalışıyorlar.
Bu iddialarına haftalardır hiçbir delil gösteremiyorlar ama gerçekten ortada delilleri sabit olan paralel devlet var.
Hem de iki tane.
1-Demokratik anayasal devlete paralel parti devleti
Bugün işleyen ve topluma hükmeden devlet, Türkiye'nin taraf olduğu AİHS, Anayasa ve kanunlardaki Türkiye Cumhuriyeti Devleti değildir.
Sadece hukuk metinlerinde kalan demokratik anayasal devlete paralel ama uluslararası ve ülke içi hukuk metinlerine dayanmayan fiili bir parti devleti işlemektedir.
Mevcut paralel devlet, parti-devlet bütünleşmesine dayanan tek parti rejimi karakteristiğiyle, postmodern bir diktatorya görünümüne bürünmektedir.
17 Aralık'taki adli operasyonun tüm hukuk kuralları askıya alınarak durdurulması ve hâlâ işlememesi...
Dünyanın hayretine mucip fişlemeler
Cumhuriyet tarihinde ilk kez emniyet teşkilatının hükümetin hukuksuz emirleriyle adli makamları ve mahkeme kararlarını tanımaması ve bu durumun hükümetçe daimi hale getirilmesi...
Hukuksuzluğun Hatay ve İzmir gibi adli operasyonlarda fiili güç kullanımıyla tekrarlanması ve mutat bir karakter kazanması...
Şüpheli olarak savcılıkça aranan kişilerin adliyeye ısrarla teslim edilmemesi...
Devlet kademelerinde hiçbir hukuki gerekçeye dayanmayan ve tüm dünyanın hayretini mucip olan fişlemeler ve geceler boyu devam eden toplu tasfiyeler...
Anayasa'ya aykırı olduğu çok açık olan Adli Kolluk Yönetmeliği girişimiyle yargının enterne edilmesi girişimi...
Yine Anayasa'ya açıkça aykırı olan HYSK'yı bitiren kanunun Anayasa'ya aykırı olduğu biline biline kanunlaştırılmaya çalışılması ve Anayasa Mahkemesi'nin inisiyatif sürecine kadar HSYK tasfiyesinin oldubittiye getirilme gayesi...
Merkezi istihbaratın devlet ve toplumun çıkarları yerine ittihatçı bir ruhla sivil topluma hasmane şekilde hükümetin çıkarları için görev yapan bir KGB örgütüne dönüşmesi...
Hükümet çizgisinde olmayan tüm sivil ve siyasal toplum gruplarının istihbari, ekonomik ve politik kıskaca alınması...
İşte bunlar gerçek paralel devletin ve illegal faaliyetlerinin açıkça ortada olan bazı delilleri.
2-KCK
Yargıtay'ca terör örgütü olmaktan mahkûm edilen bu KCK, alenen ve hiçbir kısıtlamaya tabi olmadan serpilmiş ve final noktasına gelmiştir.
İki paralel devletin tüm delilleri
Türkiye Cumhuriyeti topraklarında tüm devlet fonksiyonlarıyla işlemekte, egemenlik hakkının gereği olarak vergi almakta, yasama ve yargılama yapmakta ve bağımsızlığını ilan edeceği günün hesaplarını ve illegal çalışmalarını birinci paralel devlet sayesinde serbestçe yürütmektedir.
Bölgede hukuk kuralları bilerek ve isteyerek işletilmemektedir.
Bu konuda aşağıda linklerini verdiğim yazılar ibret ve dikkate şayandır:
http://www.bugun.com.tr/pkkda-ic-savas-hazirligi-yazisi-765879
http://www.bugun.com.tr/pkkda-ic-savas-hazirligi-2-yazisi-770311
http://www.bugun.com.tr/pkkda-ic-savas-hazirligi-3-yazisi-771624
http://www.bugun.com.tr/pkkda-ic-savas-hazirligi-4-yazisi-774373
http://www.bugun.com.tr/iste-paralel-devlet-budur-yazisi-881751
http://www.bugun.com.tr/paralel-devletin-son-faaliyetleri-yazisi-915877
Belirttiğim bu iki paralel devletin tüm delillerini bugün toplum olarak alenen yaşıyoruz.
Gülen Hareketi için ortaya atılan paralel devlet iddiaları için bir tek bile delil gösterebilseydiniz onu da tartışırdık.
Önce delillerin gösterdiği, gözlerin görüp, kulakların duyduğu paralel devletlere bakarım ben.