AKP’nin Cemaat İçin Kullandığı Kodlar
Emre Kongar 01 Ocak 1970
AKP’nin, kimileri bizzat Başbakan Erdoğan, kimileri ise AKP yöneticileri, milletvekilleri ve iktidar yanlısı medya tarafından dile getirilen Cemaat suçlamaları, ilginç kodlar içeriyor.
***
“Darbecilik” kodu:
AKP’nin, askerlerin siyasal ağırlığını yok etmek için kullandığı ve özellikle kendilerine “liberal” diyen yazarlar ve gazeteciler tarafından benimsenmiş bir kod.
Bu kod sayesinde, Silivri davalarındaki haksızlık ve adaletsizlere bile “Kurunun yanında yaş da yanar” diyerek göz yuman pek çok yazar ve gazeteci oldu.
“Vesayet” kodu:
Yargının Kemalist (Atatürkçü) devlet yaklaşımı sahibi olduğunu ve askerlerin etkisi altında kaldığını, bu nedenlerle de bağımsız ve tarafsız davranmadığını vurgulayan bir kod.
Yargıyı bütünüyle AKP-Cemaat etkisine alan 12 Eylül 2010 referandumunda yüzde 58 oy alacak kadar etkili oldu.
“Çete” kodu:
Mafyayı ve ayrıca Silivri davalarına esas teşkil eden “örgütlü terör suçunu” anımsatan bir kod.
Hem ahlak, hem siyaset, hem de hukuk açısından çok suçlayıcı.
“Paralel devlet” kodu:
AKP’nin yıllardır mağduriyet için kullandığı ve “Hükümet olduk ama iktidar olamadık” sloganı ile ifade ettiği, ayrıca Türkiye’nin devlet geleneği açısından “derin devlet” anlamında karanlık işler yapan gizli örgütleri anımsatan bir kod.
“Dış odaklar” kodu:
Doğrudan adı da verilerek İsrail üzerinden yapılan ama bütün yabancı devletleri ve yabancı kuruluşları kapsayan bir kod.
Uluslararası finans kuruluşları, medya kuruluşları, düşünce kuruluşları ve büyük devletler bu kodun kapsamında.
“Haşhaşiler” kodu:
Din ve tarih açısından çok ağır suçlamaları içeren bir kod.
Hasan Sabbah’ın kurduğu bu örgüt sadece bireysel terörle siyaseti etkilemek için devlet yöneticilerine suikast yapmakla kalmıyor, esas olarak Sünni imparatorlukları hedef alıyordu.
***
AKP bir yandan bu kodlarla Cemaate karşı çok ağır siyasalideolojik ve toplumsal saldırılarda bulunurken, öte yandan bunların arkasına sığınarak, Cemaatle birlikte üç yıl önce kurduğu yargı yapısını, tümüyle kendine bağlamak için Meclis’i çalıştırıyor, yüzlerce polisi ve önemli yerlerdeki savcıları da görevden alıyor.
Bu arada kamuoyunu tatmin etmek için de “Yanılmışız”, “Ne safmışız”, “Aldatılmışız” gibi sloganları gündeme getiriyor.
Bir yanda rüşvet ve yolsuzluk iddiaları, bir yanda bu kodlarla yapılan ve büyük bir saldırıya dönüşen bir savunma...
Bakalım genel kamuoyu bütün bunlara nasıl tepki verecek?