« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

21 Oca

2014

Rüşvet ve yolsuzluk paraları nasıl gizleniyor?

Emin Çölaşan 01 Ocak 1970

Sevgili okuyucularım, halk arasında “Minareyi çalan kılıfını hazırlar” diye bir söz vardır ve çok anlamlıdır.
Bu söz rüşvet alanların, yolsuzluk yapanların, devlet malını çalanların, babasının forsuyla malı götürenlerin cukkaladığı paraları gizleme işini de iyi becerdiğini ifade eder.
Adamın hırsızlığı ortaya çıkıyor, banka hesaplarına bakıyorsunuz ki parası yok! Malı mülkü de yok! Peki bu iş nasıl oluyor?
Soygun paraları nasıl, hangi yöntemle buharlaşıyor? Nereye gidiyor?
Evde ayakkabı kutusunda gizlenmiyorsa, bu paralar nerede?
Kapısında birkaç polisin nöbet tuttuğu İçişleri eski Bakanı’nın oğlu Barış, o kadar rahatmış ki, “Gelen paraları saymakla kim uğraşacak” diye düşünüp para sayma makinesi, yedi tane de çelik kasa almış.
Bunları sakladığı yer ise İstanbul’un bir numaralı “Boğaz manzaralı” Gökkafes dedikleri, kirası 20 bin eurodan (60 bin liradan) başlayan, muhteşem manzaralı ev. Burada, Boğaz’a karşı paraları sayıyor! Babasının “Gariban” dediği “Pinti” dediği şu çocuğun durumuna bir bakar mısınız?
Bu arada, konutlarına girilip arama yapılamayanlar da var. Bunların yani “Konut dokunulmazlığı” olanların paraları evlerinde, önemli bir bölümü ise Türkiye dışına kaçırılmış durumda…
“Bizi nasıl olsa kimse arayamaz” düşüncesinin rahatlığı içindeler…
Bu yazıda sizlere küçük götürenlerden değil, büyük rüşvetçilerden söz edeceğim. Bunlar her türlü olanağa sahip. O yüzden paraları yurtdışına kaçırıyorlar. Peki bu sistem nasıl çalışıyor?
* * * * *
Son operasyonlarda ortaya çıkan paralara bakıp “Off, ne kadar çokmuş” demeyin!
Onlar, devede kulak…
Yakında, özellikle bazı Bakan beylerin telefon konuşmalarıyla ilgili başka kasetler açıklanırsa, kulaklarınıza veya okuduklarınıza inanamayacaksınız. Olay çok büyük…
Düşünsenize, İran’ın Türkiye’ye yaptığı milyarlarca dolar ihracatın bedeli, Türkiye’de Halk Bankası tarafından ödeniyor. Adamlar parayı alabilmek için aylarca kıvranıyor, “Aracılık yapacak” birilerini arıyorlar. Ondan sonra, olanlar oluyor!.. Paralarını aylarca alamayan İranlıların, ödemeyi organize edenlere verdiği “Yüzde 10-15 komisyonun tutarı” bile dudak uçuklan cinsten.
* * * * *
Rüşvet ve yolsuzluk paralarının büyük kısmı Türkiye’de kalmıyor. Gizli ve örtülü bir mekanizma ile “Sağlam emanetçilere” teslim edilip dışarıya kaçırılıyor.
Rüşvetçi kesimi eğer çok acemi değilse, gözü dönmemişse, parasını dışarı gönderir. Ama işin başka yolları da var.
Bir kısmı da “Anonim şirket adına” gayrimenkul alınarak maskelenir. Anonim şirketin pay senetleri de hamiline, yani kime ait olduğu belli olmayan şekle dönüştürülerek minarenin kılıfı hazırlanır.
* * * * *
Peki bu paralar, bu büyük servetler yurtdışına nasıl kaçırılıyor? İşin püf noktası işte burada. Bu sistem, Türkiye’de oturmuş, yani çok kolay.
İşin içine hiçbir resmi kayıt sokmadan, ne sihirdir ne keramet yöntemiyle tüm paralar dövize çevrilip yurtdışına, tereyağından kıl çekercesine gönderiliyor.
Merak edenler için açıklıyorum:
Özellikle İstanbul’da, bazı döviz büroları var. Paralar onların aracılığı ve sıfır riskle dışarı gönderiliyor.
Sistem şöyle işliyor:
Güvenilir bir eleman dövizleri döviz bürosuna teslim ediyor veya döviz bürosunun adamları, verilen adrese gelip alıyorlar.
Döviz Türkiye’de teslim edildiğinde skype, tango veya diğer yollardan, konuşulanlar dinlenemeyecek şekilde, döviz bürosunun o ülkedeki adamına telefon edilip Türkiye’de dövizlerin teslim alındığı ve karşı tarafa ödemenin yapılabileceği bildiriliyor.
Döviz bürosu bu hizmeti karşılığında komisyon alıyor. Beleş hizmet yok!
Ödeme off-shore denilen, çoğunun adını duymadığınız ve haritadaki yerini kimsenin bilmediği (Aruba, Anega, İsle of Man, Gilbartar, Navru, Vanatu, Virgin adaları gibi) sayısı 60 dolaylarında ve kara para aklayıcılarının cenneti olan bu yerlerde yapılıyor.
Buralarda vergi yok. Bankalarının dışarıya bilgi vermesi yasak.
Kara para, hırsızlık ve rüşvet paraları bu ülkelerden birinde (daha önce yabancı bir isimle kurulan şirketin) banka hesabına aktarılıyor.
Böylece şirketin ortakları, paranın gerçek sahipleri oluyor.
Ancak, dışarıdan bakıldığında, hiç ilgisiz başka bir şirketin ismi var. İçi görülemiyor.
Dışarıya her türlü bilgi vermek yasak. Sistem böyle çalışıyor.
Burada bir olay daha var. Eğer Suudi Arabistan, Katar gibi ülkelerin hırsız kralları ve şeyhleri ile yakınlığınız varsa, paralar o ülkelere transfer ediliyor. Dümeni onlar ayarlayıp komisyon alıyor. Yine gizlilik esas!
* * * * * *
Hırsızlık parası için bir başka yol, verginin olmadığı o ülkelerde bir kasa kiralayıp paraları kasada korumak şeklinde oluyor. Bu uygulama da hemen hemen aynı.
Paralar Türkiye’deki döviz bürosuna teslim edildiğinde, aynı anda o vergi cennetindeki kimliği belli kişiye (ya da aileden birine) nakit olarak teslim ediliyor. Paracıklar şifreli banka kasasına koyuluyor. Bu kadar basit!..
Eğer hırsızın, vurguncunun veya rüşvetçinin Türkiye’de paraya ihtiyacı olursa, yine o ülkede örneğin bir milyon dolar, banka tarafından döviz bürosunun adamına (nakit veya çek olarak) veriliyor. Aynı para, yine komisyon kesilerek Türkiye’de ödeniyor. Sistem tıkır tıkır çalışıyor ama sadece büyük ve profesyonel vurguncular, rüşvetçiler için!
* * * * *
Sevgili okuyucularım, bu aşamada akla bir soru daha geliyor.
Rüşvet ve yolsuzluk paraları Türkiye’de nasıl maskeleniyor?
Şimdi kısaca olayın o boyutuna bakalım.
Nereden buldun yasası kaldırıldı!
AKP iktidara gelir gelmez ilk çıkardığı yasalardan biri, insanlara “Nereden buldun” diye sormayı yasaklamak oldu. Bu yasa 9 Ocak 2003 tarihli Resmi Gazete’de yayınlandı.
Buna göre, örneğin bir
siyasetçiye, yakınına, herhangi bir işadamına, ya da kamu görevlisine “Arkadaş, bu değirmenin suyu nereden geldi? Sen ne iş yaptın, ne kadar kazandın, kaç lira vergi ödedin?” diye sorulamıyor!
Ancak, kamu görevlileri ve
gazete köşe yazarları gibi sınırlı bir kesime soruluyor! Onlardan beş yılda bir mal bildirimi isteniyor. Bu sorular son birkaç yılda milyar dolarlık serveti ile ortaya çıkan ve vergi rekortmenleri listesinde adını görmediğimiz malum kişilere sorulamıyor!..
Çünkü sorulamayacağına dair yasa var. Diğer ülkelerde de, örneğin ABD, İngiltere, Almanya’da ise sorulacağına dair yasa var!
* * * * * *
Türkiye’de rüşvet, yolsuzluk, hırsızlık paralarının gizlenmesi ya da aklanması için başka yöntemler de var. Örnek:
Anonim şirket kurup şirket üzerine gayrimenkul almak ve iş kurmak.
Emanetçi denilenlerden biri adına yüklü bir sermaye ile (nereden buldun diye de sorulamadığı için) tek kişilik anonim şirket kuruluyor.
Şirket yöneticisi kendisine şirket kurdurulan emanetçi kişi oluyor! Şirketin ana sözleşmesinde emanetçi kişiyi de kontrol altında tutacak bazı özel hükümler yer alıyor. Ne olur ne olmaz, emanetçi de insan!.. Hırsızın parasını çalabilir!
Hamiline pay senedi bastırılıyor ve perde arkasındaki büyük hırsızlar, isimleri görünmeden bu senetleri alıp şirketin sahibi oluyor.
Şirket adına fabrika, otel, gayrimenkul vs. alınıyor. Hiçbir denetim yok.
Kağıt üzerinde emanetçinin adı gözüküyor ama şirketin gerçek sahipleri hamiline pay senetlerini elinde bulunduranlar oluyor.
Özet olarak, siz paradan haber verin! Bu AKP düzeninde çeşitli seçenekler var. Paraları gizlemek, üstünü örtmek, yurtdışına çıkarmak çok kolay…
Yakalananlar mı?
Yakalanan o paralar sadece son parti gelenlerdi!.. Lağım sızıntı yaptı, ayakkabı kutuları, para sayma makineleri ortaya saçıldı. Onlar açısından çok büyük şanssızlık oldu!
Önceki gün mahkemeden karar çıkardılar, o konuları yazmak artık yasaklandı.


(Not: Bu yazı küçükler için değil, büyük vurguncular için yazılmıştır. İşyerinden bin lira rüşvet alan belediye zabıta memuru için değil, ülkeyi yönetenler ve onların yakınları olan hortumcular için geçerlidir.)

Ziyaret -> Toplam : 125,27 M - Bugn : 30673

ulkucudunya@ulkucudunya.com