« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

27 Oca

2014

Tek şeritli köprüde çarpışma…

Hüseyin Gülerce 01 Ocak 1970

Muhterem Fethullah Gülen’in avukatı Nurullah Albayrak, kritik bir ikazda bulundu.
Gülen’in telefon görüşmelerinin kanuna aykırı olarak dinlendiğini, bu görüşmelerin, ahlak ilkeleri hiçe sayılarak haberleştirildiğini belirttikten sonra; “Çok muhtemeldir ki önümüzdeki süreçte bu görüşmeler, montajlanarak ve çarpıtılarak kara propagandanın parçası olarak servis edilecektir.” dedi. “Bu yayınların habercilik gayesiyle değil, psikolojik harekât, kara propaganda ve dezenformasyon amacıyla yapıldığı anlaşılmaktadır.” diye de ekledi. Bu ikaz, yaklaşan kara bulutları haber vermekte ve hukuka davet çağrısı yapmaktadır.
Sayın Başbakan artık neredeyse her gün “paralel yapı”nın ne yaptığını anlatıyor. Son olarak Brüksel’de AB liderleriyle yaptığı görüşmelerde, “Onlara paralel yapıyı somut örnekleriyle anlattım.” diyor. Dönüş yolunda gazetecilere şunları söylüyor:
“Bu yapının yargı, emniyet, medya ve sermayede uzantıları var. Süreci herkes endişeyle takip ediyor. Bu iş de bana göre çok kısa zamanda çok farklı görüntüler vermeye başlayacak. Herkesi şantajla tehdit ediyorlar. Adamlar telefon dinlemesi, alan dinlemesi yapıyorlar. Görüntü, evlere böcek koyuyorlar. Ajanlık var. Casusluk var. Bunlar çok açık ortada. Devletin sırlarını ifşaya varıncaya kadar. En son olay TIR konusunda kimin eli kimin cebinde ortaya yeni yeni çıkıyor…”
Ortada bir soruşturma, bir yargı kararı olmadan, olan biten her şeyi “paralel yapı”yla izah eden bu iddialar dehşet vericidir. Birkaç haftadır, çok ağır benzetmelerle durmadan tekrarlanması da, elbette Hizmet camiasında, AK Parti tabanında, bütün ülkede endişe uyandırmaktadır. “Paralel yapı”yla mücadele için HSYK Kanunu’nun değiştirilerek kuvvetler ayrılığının çiğneneceği kaygıları, siyasetteki kutuplaşmayı ve gerilimi de büyütmektedir. Böyle nereye gidilecektir?
Sayın Gülen’in avukatının ikazlarıyla birlikte okunduğunda, Sayın Başbakan’ın ifadeleri dimağlarımıza bir çivi gibi çakılan, zihinlerimizi zonklatan şu soruyu akla getiriyor: “Demek, çok kötü şeyler olacak... Bu süreç; sapla saman karıştırılmadan, koskoca bir camia töhmet ve zan altında bırakılmadan, bu ülkede hayır ve iyilik hevesi, heyecanı öldürülmeden, insanımızı birbirine hasım hale getirmeden nasıl yönetilecek?”
“Yolsuzluk ve rüşvet soruşturması”nda, Sayın Başbakan “Sabah gözaltılar başladı, öğlen haberi medyaya sızdırıldı, akşam da mahkûmiyet kararı verildi.” diyerek yapılanları eleştirmişti. Şimdi aynı şey yapılmıyor mu? Bir heyuladan bahsediliyor. Darbe yapmış, MİT’i karşısına almış, herkesi dinlemiş, her yere sızmış, her köşe başını tutmuş. Kesin bir dille, sanki ortada bir yargı kararı varmış gibi konuşuluyor.
Ama hukuk nerede? Yargı, kararını verinceye kadar hani insanlar masumdu? Hani suçun şahsîliği prensibi vardı? Diyelim ki bazıları, Hizmet’in ruhu ile bağdaşmayan bir iş yaptılar, sadece Allah’ın rızasına kilitlenmiş, gerçekten bugüne kadar görülmemiş bir fedakârlık destanı yazan milyonlarca insanı üzmenin, kırmanın âlemi nedir? Neden titizlik gösterilmiyor, neden üslup cinayetleri ile dümdüz gidiliyor? Psikolojik harp unsurlarıyla kendi insanımıza bir operasyon mu yapılıyor? Bu, devlet ciddiyeti, hukukun üstünlüğü ile bağdaşır mı?
Sayın Başbakan’ın yargıya müracaat etmesi gerekir. Değilse tek şeritli -demokratikleşme, hukukun üstünlüğü ve özgürlükler şeridi- bir köprüde -o köprü Türkiye’dir- iki araba kafa kafaya çarpışacak. Kardeşliğimize, huzurumuza yazık olacak…

Ziyaret -> Toplam : 125,27 M - Bugn : 29594

ulkucudunya@ulkucudunya.com