Susurluk günlerine doğru gidiyoruz
Adem Yavuz Arslan 01 Ocak 1970
17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonu sonrası bürokraside süren tasfiye ve kıyımlar hız kesmeden sürüyor.
İlk etapta Emniyet Teşkilatı hallaç pamuğu gibi dağıtıldı.
Bugün itibariyle 3 binden fazla polis görevden alındı. Mersin'deki gibi bakanın talimatını yerine getiren polisler bile kıyıma uğruyor.
Her ne kadar İçişleri Bakanı Efkan Ala, yaşananları 'rutin' olarak tanımlasa da 'aklıselim hiç kimse' yaşadıklarımızı öyle görmüyor.
Daha önce bu köşede emniyetin şalter indirdiğini, PKK masasının boşaldığını, istihbaratın çalışamaz hale getirildiğini, kaçakçılık ve mali şube gibi birimlerin lağvedildiğini yazmış ve bu durumun Türkiye için büyük riskler barındırdığını anlatmıştım.
Susurluk öncesine dönüyoruz
Bu aşamada gelin biraz hafızaları tazeleyelim.
TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu ve Kutlu Savaş'ın Susurluk Raporları'na bir göz atalım.
Her iki raporun tespit ve öneriler bölümü bahsettiğim riske ışık tutacak ayrıntılar taşıyor.
Hatırlanacağı gibi, Susurluk süreci; terör ve mafya örgütlerinin birbirleriyle olan ilişkileri, devlet görevlilerinin bu örgütlerle mücadelede kullandıkları kanun dışı yöntemler ve kurdukları gayrimeşru ilişkilerle ülkede tam anlamıyla kaos ortamının hakim olduğu bir dönemdi.
Terör ve mafya örgütleri ülkeyi kaosa sürükleyen suçları rahatlıkla işlerken, adli soruşturma birimleri önlem almada yetersiz kalıyordu.
TBMM ve Kutlu Savaş raporları bu süreçten çıkış için adli soruşturma birimlerinin güçlendirilmesini önermişti.
Bu kapsamda mafya tipi suçlar DGM kapsamına alındı. 4422 Sayılı Yasa ile çıkar amaçlı örgütlere karşı kolluğa geniş yetkiler tanındı.
Bir yandan da emniyetin KOM (Kaçakçılık-Organize) birilerine yatırım yapıldı.
'Temiz personel' uygulaması kapsamında yönetmelik değişikliği yapılarak KOM branşına giriş özel şartlara bağlandı.
Teknik altyapısı güçlendirildi.
Organize suçları analiz için TADOC kurulurken, personel uluslararası eğiteme yollandı.
Mafyatik yapılara karşı KOM ve istihbarat işbirliği artırıldı.
2000 sonrası atılan adımlar sayesinde sadece birkaç yıl içinde Türkiye'de tüm mafyatik örgütler ve suç yapıları çökertildi.
Uyuşturucu baronları bir bir cezaevine yollandı.
2005 sonrası ÖYM'ler ile İstihbarat/KOM işbirliği yasa dışı oluşumlara darbe üstüne darbe vurdu.
Özetle, TBMM ve Kutlu Savaş raporlarında önerilen tavsiyelere uyuldu ve ciddi bir başarı elde edildi.
15 yıllık birikim dağıtıldı
Fakat Ergenekon sürecinde birtakım çevrelerin, mahkemelerdeki bazı uygulamalar üzerinden başlattığı kampanya sonuç verdi ve ÖYM'ler kaldırıldı, KOM ve istihbarat hedefe kondu.
2010'a geldiğimizde Emniyet İstihbaratı açık hedef oldu. 2 yıl sonra da yapılan operasyonla adeta lağvedildi.
Teşkilatın birikimi, hafızası birkaç ayda silindi.
17 Aralık'taki yolsuzluk operasyonunu hükümetin kendine yönelik darbe girişimi olarak algılaması/algılatması sonrasında ise mafyatik örgütlerle mücadele için eğitilmiş ve hatırı sayılır bir birikime ulaşmış KOM dağıtıldı.
15 yıllık birikim bir hafta içerisinde yok edildi.
Öyle ki 3000'e yakın KOM uzmanı yerlerinden edildi.
Bugünlerde polis tam bir kaos yaşıyor. Sabah işe giden akşama nerede olacağını bile bilmiyor.
Özetle, Susurluk sürecinden Türkiye'yi çıkartan yargı, polis istihbarat ve KOM bir ay içinde etkisiz hale getirildi.
Yapısı ve konumlanışı sebebiyle mafyatik örgütlerle mücadelede katkısı olmayan MİT ise son birkaç yıldır 'tamamen başka gündemler'in peşinde.
Susurluk günlerinde dönemin iktidarı süreci okuyamamış, gerekli tedbirleri alamamıştı.
Bu hatanın iktidarına mal olduğu da herkesin malumu.
Bugünün siyasileri de süreci okumakta hata yapıyor. Yolsuzluk dosyalarını kapatmak için hata üstüne hata yapılıyor.
Yanılmayı çok isterim ama bu kararlar ülkeyi tekrardan Susurluk atmosferine doğru götürür.
Son bir not; kendi köyümüzde gözden uzakta yaşamıyoruz.
Siz ülkenizden geçen silahlara, savaşçılara gerekli tedbirleri almazsanız başka ülkelerin istihbarat örgütleri dosyayı siyasilerinizin önüne kor.
Nitekim bunun örnekleri yaşandı.
O yüzden yolsuzlukları unutturmak için ürettiğiniz 'paralel yalanlara' sarılmak yerine gerçekleri görün.
'İçeriği belli olmayan malzeme' için 'ek bütçe' gibi girişimler muhalefetin dilinde...