Elleri kanlı barışçı (!) faşistler
BEHİÇ KILIÇ 27 Kasım 2007
BAŞBAKAN Yardımcısı ve Devlet Bakanı Cemil Çiçek, eşkıya sürüsüne şu kelimelerle seslendi:
“İki yaşındaki çocuğu öldürerek, hamile kadını kurşuna dizerek, 80 yaşındaki yaşlıyı katlederek ne elde etmek istiyorsunuz? İnsan mısınız, bu nasıl insanlık? Masum çocuğu katleden insan, insan mıdır gerçekten?..”
Bakan, bu sözlerinde çok haklıdır...
Şu sıralar, bu çetenin Kürt vatandaşlara kıydığı toplu katliamlardan birinin acı yıldönümüdür..Bu güruhu savunan, karşı çıkanlara “ırkçı” diye saldıran, profesyonelleştirilmiş faşist militanlara hatırlatıverelim...
‘’18 yıl önce Hakkari’nin şu ünlü Dağlıca bölgesinde, İkiyaka köyünde Kürtler katledildi.’’
Binlerce katliamdan sadece birisidir bu...
Bakan Çiçek, eşkıya çetesini anlatıyor; “Bal gibi birilerinin hesabına taşeronluk yapmaktır. Onların kim olduğunu biliyoruz. Onlar Türkiye’nin gelişmesini, büyümesini, güçlenmesini istemez. Onlar sözde demokrasi isterler. Ama öbür taraftan da bu türlü işlere, melanetlere, cinayetlere destek vermekten de çekinmezler, yüzleri kızarmaz bunların...”
Kime taşeronluk yaptıkları belli...
Bakan, o taşeronların durumunu da açık ediyor...
“Bakın kendilerine, şimdi gelecek, cinayetlere cevaz verecek, arka çıkacak, parasal destek verecek, lojistik destek verecek, eğitim desteği verecek, sonra da insan haklarından bahsedecek. Bu örgütleri terör örgütü olarak kabul edenlerin attığı ikinci bir adım yok. Sadece örgüt olarak kabul ediyorlar, ama şu ana kadar bir tek teröristi iade etmediler. Hırsıza mâni olmayan, hırsıza dost olur. Caninin eline silah veren, o cinayete iştirak etmiş olur...”
Caninin eline silah verenlerin güvence verdiklerine de gelelim...! Canilerin şehirlere, TBMM’ye sürüdükleri uzantıları...
Onlar artık, hafta sonlarını Doğu ve Güneydoğu bölgemizdeki yerleşim merkezlerinde, militarize ettikleri vatandaşları meydanlara toplayıp, onlara isyan provaları yaptırıyorlar!.. Geçtiğimiz Pazar günü de Diyarbakır’I bastılar!..
Seyrettik, ırkçı sloganları, faşist militanları...
Bütun seyrettiklerimiz, Kandil’deki şef canilerin talimatları çerçevesinde gerçekleştirilen eylemlerdir... Bakan Çiçek’in vurguladığı gibi “Bal gibi birilerine taşeronluk yapmak” için...
Yaptıkları işlerinin (!) ne kadar “rahat” yürüdüğünü de kendi ağızlarından öğreniyoruz...
Şu sıralar adı ortalıkta dolaşan, Karayılan diye anılan eşkıyabaşı şöyle diyor;
“Karadeniz, Akdeniz, Dersim, Erzurum ve Serhat başta olmak üzere Kürdistan’ın her bölgesinde de gerilla güçleri bulunmaktadır. Kuzey’de yerleşik durumda bulunan gerilla güçlerinin yaptıkları eylemleri, ‘Silahların Güney Kürdistan’dan geldiğini belirtiyorlar. Son model silahları İstanbul’dan, Karadeniz’den, Gürcistan’dan ve tüm Ortadoğu ile Kafkasya ülkelerinden almak zor değildir...”
Bu sözler, ülkemiz içerisinde bir takım dönen dolaplara da ışık tutması açısından ilginçtir!.. Çete başı, hava atayım derken, birtakım kirli ilişkilerinde ipucunu açık ediyor olabilir!...
Bu kişi gene “havası çerçevesinde” konuşurken, çetesinin Türk topraklarına yayıldığını anlatıp, “Ağır silahlara sahiptir. Yılların birikimi tecrübesi edinmiştir. Kitle tabanı genişletilmiş, mali imkanlar kültür, basın, siyasal kurumsallaşmalar yaygınlık kazanmıştır. Daha pek çok olanaktan bahsedilebilir..” diyor.
Bu anlattıklarının doğruluk payını düşününce, insanın aklına, bu duruma meydan verenlerin onlarca yıldır kimler olduğunu sormak geliyor...!
Bakan Cemil Çiçek’le başladık, onun altını çizdiği şu sözleri de aktaralım...
“70 milyon kardeşiz, Allah bizi kardeş kıldı. Tarihimiz buluşturdu, barıştırdı, birleştirdi, kaynaştırdı. Kültürümüz böyle. Dünyanın bu manada en homojen toplumuyuz...Türkiye’nin önemli atılımlar yapacağı dönemde terör artırıldı. GAP’ın bitirilmesi halinde 3 milyon 800 bin insan iş bulacak, milli gelir ikiye katlanacak, Türkiye bölgenin en gelişmiş ülkesi olacak. Şimdi anlıyor musunuz, dağa çıkıp çocuk katleden adamlar neleri katlediyorlar.”
Şimdi soralım..
Bu gelişmenin mantığı nedir?..
Taşeronları silahlandırıp Türkiye’nin üzerine sürenler nerelere varmak istiyorlar...
Ve nasıl oluyor da, bu kadar rahat hareket edebiliyorlar?..
Ve onlarca yıldır ülkeyi yönetenler, bu ilişkilerin neresindeydiler?..