Avrupa ikna olmadı: 'Hukukta geriye gidiş var'
Utku Çakırözer 01 Ocak 1970
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Brüksel seyahati etkisini gösterdi ve Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu düzenlemesi hükümet tarafından askıya alındı. Başbakan’ın Brüksel’de görüştüğü isimlerden biri olan Avrupa Parlamentosu (AP) Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Elmar Brok ile ziyaret sonrası izlenimlerini konuştuk.
Alman parlamenter Brok’un sorularımıza verdiği yanıtlar, Türkiye’de 17 Aralık sonrasındaki gelişmelerin Brüksel’de nasıl değerlendirildiği hakkında önemli mesajlar içeriyor:
Eskiden askerdi, şimdi cemaat
- Başbakan’ın mesajlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
“Aslında bildiğimiz eski mesajlar. Gezi protestoları sonrasında da benzer mesajlar vermişti. Komplo teorilerini gündeme getirmişti. Şimdi yolsuzluk skandalında da aynısı oldu. Erdoğan sorunlara hep bir mazeret buluyor. Eskiden sorumlu askerlerdi. Gezi Parkı protestolarında, arkada ‘yabancı parmağı’ aradı. Şimdi ise Fethullah Gülen. Hep bir komplo arayışı var.”
Geriye gidiyorsunuz
- Sizin izleniminiz nedir?
“Bize göre Türkiye’de hukuk devleti, güçler ayrılığı, yargı bağımsızlığı gibi konularda geriye gidiş yaşanıyor. Ve biz bunu görmekten çok endişeli olduğumuz kendisine söyledik.”
Örnek verdi, ikna olmadık
- Başbakan “yargı içinde çete”, “paralel devlet” tezlerini anlattı mı?
“Evet bize çok örnek verdi. Ama ben ikna olmadım. Kendi hükümeti döneminde oluşturdukları yeni HSYK yapısı nasıl oluyor da şimdi hükümete karşı böyle bir şey ortaya çıkarabiliyor? Bunu anlayabilmiş değiliz.”
- Gülen hareketini nasıl değerlendiriyorsunuz?
“Bize göre Gülen hareketi bir iktidar alternatifi değil. Dolayısıyla muhatabımız değil. Bizim muhatabımız iktidar partisi ve muhalefettir. Eğer birileri yasadışı işler yapıyorlarsa o zaman yasal soruşturma açılmalı. Ama her muhalefet edeni de darbeci diye göstermemek lazım.”
Artık yolsuzluk soruşturulamıyor
- Yolsuzluk soruşturmasını ve bunu yürüten savcılara yönelik baskıları nasıl değerlendiriyorsunuz?
“Skandal olarak görüyoruz. Şu anda Türkiye’de yolsuzlukları soruşturmanın imkânı yok. Oysa o soruşturmaların bağımsız yürümesi lazım. Savcıların durdurulmaması lazım. Soruşturma yürüten savcıların görevden alınmaları kabul edilemez. Türkiye güçler ayrılığını gerçekten uygulamak zorunda.”
Polis ve savcıları caydırır
- Hükümet devlet içinde “paralel” bir çete yapılanması olduğu gerekçesiyle savcı ve polisleri görevden alıyor.
“O zaman bunun kanıtlanması lazım. Yani yine hukuk devleti ilkesi ile uyumlu, şeffaflık içinde bu iddia edilen yapı ile mücadele edilsin. Eğer hukuka aykırı bir şey yaptıklarına ilişkin bir kanıt yoksa insanları görevinden alamazsınız. Suçluluğu kanıtlanana kadar herkes masumdur.
Bu görevden almaların şöyle de bir olumsuz etkisi olabilir: Sizi araştıran, soruşturan herkese ‘darbeci’ derseniz, oradan başka yere sürerseniz bunun hem polis hem de yargı kurumu üzerinde caydırıcı etkisi olur. İnsanların cesareti kalmaz. Suçlanma korkusuyla artık sizi soruşturmaya kalkamaz.”
Kanun çıkarsa bağımsız yargı biter
- Meclis’teki HSYK düzenlemesine neden karşı çıkıyorsunuz?
“Bu yasa neden değiştiriliyor? Yolsuzluk soruşturmaları yapılamasın diye. Eğer çıkarsa bağımsız yargının, güçler ayrılığının sonu demektir. Yargı bağımsız olmalı. Hükümetten ‘şöyle olsun, böyle olsun’ diye talep gelmemeli.”
Müzakereler yürüyemez
- HSYK teklifi bu haliyle geçerse AB’nin tepkisi ne olur?
“Türkiye yanlış yola girmiş demektir. Müzakerelerin yürütülmesi zorlaşır. Türkiye bizim için çok önemli. Ortak çıkarlarımız var. Bu yüzden sorunu çözmek zorundayız.”
- AB’nin eleştirinin yanı sıra verebileceği, yapabileceği katkı yok mu?
“Var. Yargı ile ilgili müzakere başlığının (23. fasıl) bir an önce açılması lazım. Madem hukuk devleti, bağımsız yargı istiyoruz, o zaman bu alanda müzakereleri bir an önce başlatalım ki Türkiye’nin durumunu karşılaştırabilelim.”