Hakkı!
Ahmet Turan Alkan 01 Ocak 1970
Alt yazıları da düzelteceksin, öyle aktüel haberi felan boşverin, şöyle yazın. Meselâ, “Sen bize Allah’ın bir lütfusun büyük başkan, Sen olmasaydın biz de olmazdık, Her şey parti için” yazın. Böyle şeyler istiyorum tamam mı?
Aloo, sen misin Hakkı? Kimsiin? Oğlum, Hakkı’yı bağla bana Hakkı’yı (Ne biçim telefon bağlıyorsunuz be, asistanı çıkıyor, kimlerle muhatap ediyorsunuz beni!), kimle mi görüşüyorsun; sana ne evladım, sen bana Hakkı’yı ver, beni oralara getirtme şimdi. Sesimden de mi anlamadın, bak anlatayım, “Beraber yürüdüüük, biz bu yollardaaa” Ha, anladın, tamam özür dilemene gerek yok, tamam ulan tamam affettim, ver Hakkı’yı... Hakkı! He, benim... Oğlum şu diyar-ı gurbette iki dakika kafayı dinleyemeyecek miyiz yahu? N’aapıyorsun sen şimdi, n’aapıyorsun, nerdesin? Evdesin! Ooh, çay da demletmişindir? Demlettin! Börek de vardır, kuruyemiş, fındık, fıstık?.. Pijamaları da çektin tabii? Ooh, gel keyfim gel. Bak dönünce hatırlat, sana bir “gel keyfim gel” levhası yazdırayım hattata. Kenarını da tezhipletirsin, çerçeveletir duvara asarsın... Hoşuna gitti değil mi? İyi, bir tane de ofisine yaptırayım, oraya da lâzım çünkü. Arabaya da ister misin?... Delirtme oğlum adamı, biz seni oraya niçin diktik Hakkı, biz seni oraya niçin diktik? Bir lâhza olsun hiç düşündün mü? Güdeceğin üç tane keçi Hakkı... Sen vazifeni bırakıp çaylı börekli akşam kebabı yapıyorsun evinde...
-...
-Şimdi bak, televizyonun açık değil mi? Hangi kanalı seyrediyorsun sen bakayım şu an sen? Bizim kanalı izliyorsun!.. İyi de arka taraftan cümbüş klarnet sesi geliyor ama; bak ben şu anda bizim kanalı seyrediyorum, orada böyle bir eğlence filan yok, açık oturum var!
-...
-Yav ben seni n’aapıyım Hakkı söyle. Aç hemen şu kanalı, açtın mı... açıyorsun... Bak hele, misafir diye çağırttığın adamın haline bak; kravatının duruşunu beğendin mi? Yakasının biri de yukarı doğru kıvrılmış görüyor musun... görüyorsun... peki bu adamın filan tarihte bizim aleyhimizde feşmekan kanalda veryansın ettiğini biliyor musun? Bilmiyorsun... Yav Hakkı, bak sinirlenmemeye çalışıyorum; eskiden güreş milli takımımız vardı, sen belki hatırlamazsın. O zamanlar halk futboldan sonra güreşi çok takib ederdi. Gazetelerin hususi güreş muhabiri, yazarı bile vardı. Güreş milli takımının maçlarını kaçırmazdık. Hey gidi günler heey... Neyse uzatmayayım, milli müsabaka olduğu zaman federasyon bu pehlivanları en iyi mağazalara götürür, tepeden tırnağa bir örnek kıyafet olsun diye takım elbise, gömlek, pabuç giydirirdi ki iyi fotoğraf versinler diye.. Dinliyor musun aloo? Ha... Şimdi bunlar giyinirler filan fakat bir türlü kravat bağlamayı, bağladıktan sonra da gömleğin yakasına oturtmayı asla beceremezlerdi, canım takım elbiseler üstlerinden dökülürdü adeta. Niçin, çünkü pehlivanlarda ense, boyun kütük gibi enli maşallah. Sıkar kravat, onlar da ilk düğmeyi çözüp gevşetiverirler... Senin misafiri diyorum, bir soruştur bakayım eskiden pehlivan mıymış? Hee... Bak oğlum bak, biz bu televizyonlar için olmadık adamlara ağız eğip, onca risklere girip havuza para topluyoruz. Biliyorsun daa bunları sen? Ee, ondan sonra saldım çayıra Mevlâm kayıra diye başıboş mu bırakacağız bunları?..
-...
-Benim işim mi oğlum taa nerelerde uydu bağlantısı buldurup televizyonlarda ne var ne yok diye bizzat kontrol etmek, benim işim mi Hakkı? Bak bak bak, stüdyo masasının üstündeki bardakların altına bak, yav insan bir peçete koyar, koymazsan pleksiglaz zeminde leke yapar; bunu da mı ben düşüneceğim Hakkı, yapmayın böyle. Şimdi hemen haber ver oradakilere, oraya peçete filan koysunlar o adamı alsınlar oradan hemen...
-...
-Ne mi desinler? Nebliiim yav, kaynanan hastalandı, evden acilen çağırıyorlar, askerlik arkadaşın geldi filan desinler, icabında yakapaça tutup atacaksınız onu oradan. Bak oğlum yaş tahtaya basmayacaksın: Ekrana çıkacak her adam hakkında senin elinin altında etraflı dosyan olacak, kimdir, neyin nesidir, geçmişte bize yönelik bir sâbıkası var mıdır, muhalif midir, muvafık mıdır? Giyinmesini biliyor mu, yoksa entel-kuntel ayağına yatıp da öyle yataktan kalkmış da alelacele oraya gelmiş gibi bir kılıkla... Yav siz benden de mi örnek almıyorsunuz kardeşim? Siz beni bir gün ekseninden çıkmış bir kravatla, buruşuk gömlekle, prezentabl olmayan bir kıyafetle gördünüz mü? Yiğitlik on, dokuzu don demişler oğlum.
-...
-Hıı, dosyayı nerden mi bulacaksın? Yuh yani, onu da mı ben tarif edeyim; söyle bizimkilere versinler, vardır onlarda herkesin kaydı kuydu filan. Haa bak gördün mü, işte herif tozoldu stüdyodan, istenince oluyor demek ki. Aferin, şöyle işte... Bundan sonra ne giriyor yayına?..
-...
-Bacanaklar yarışıyor ne demek yav? Çıkarın onu, istemem öyle sulu şeyler... İcabında sen çık, icraatlarımızı anlat. Benim eski konuşmalardan şeyet. Yatırımlarımızdan bahsetsinler. Hee... Bizim gazetelerdeki çocukları çıkarın onlar konuşsun; kendi aralarında sohbet eder gibi yapıp veriştirsinler muhalefete biraz. Aralarında kadın yazar da olsun; biz cins ayrımcı değiliz oğlum. Üç çocuk doğurduktan sonra onlar da toplumsallaşsınlar di mi?
-...
-Maaşlar gecikebilir bu ay diyorsun; n’aaptınız be oğlum iki ay önce gönderdik onca parayı. Tüüü... Neyse, telefon et bizim genel müdüre, tedarik etsin bir şeyler tamam mı? Haa... baksana duyduğuma göre bazıları kantinin arka tarafına geçip sigara içiyorlarmış, muhabirler midir, kameracı mıdır; bak gelirsem boyunlarını kopartırım onların. Esrar tekkesi mi orası kardeşim?..
-...
-Alt yazıları da düzelteceksin, öyle aktüel haberi felan boşverin, şöyle yazın. Meselâ, “Sen bize Allah’ın bir lütfusun büyük başkan”... sonracığıma... “Sen olmasaydın biz de olmazdık” yazın; “Her şey parti için” yazın, “Ümüğünüzü sıkacağız ümüğünüzü 30 Mart’ta” diye yazın. Böyle şeyler istiyorum tamam mı? Hah, kenarlarında da çiçek olsun... Bak reklâmlar girdi, kaç dakika bu reklâm... O kadar az mı yahu? Olmaz, reklâm bulacaksınız... Bizim bankalardan olur mu Hakkı? Anlaşılır hemen. Resmi Gazete gibi olur... Anladım, o zaman Kemal Sunal, Ferdi Tayfur filmi koyun, iyi reyting alıyormuş. Hııı... otoparkı da temiz tutsunlar, evvelsi gün karpuz yemişler orada kabukları filan; bir daha görürsem dilinizle temizletirim bak oraları.
-Dönünce uğrayacağım oraya bak; bütün personeli bahçeye dizip tırnak, diş, ayakkabı, kravat muayenesi yapacağım; sen de dahil! Ayağınızı denk alın; ulvi bir görev yapıyorsunuz. Haydi kapatıyorum şimdi, biraz da öteki kanallara göz atacağım. Tamam tamam affettim bu defa; tekerrür ederse ne olacağını biliyorsun ama... Hadi bakayım, hadi bakayım...