Gelelim şu Amerikan uşaklığı meselesine...
Nuh Gönültaş 01 Ocak 1970
Şu Amerikan uşaklığı”, “İsrail yandaşlığı”, “dış güçlerin maşası” gibi altı boş komplo teorisi terimlerle yürütülen vicdansız propaganda konusuna girelim.
Bu şekilde bir retorik kullanarak başka insanları böyle itham eden insanların çoğunun çocukları Amerikan okullarında okudular.
Sadece kızları değil, oğulları da Amerika’da okudu!
Bu bir. İkincisi, Türkiye bir NATO ülkesidir.
NATO demek Amerika demek. Türk Ordusu bir NATO ordusu. Hatta “Türkiye toprakları aynı zamanda NATO topraklarıdır” diyen de ben değilim.
Malatya Kürecik’te yüzde 99 İsrail’in bölgedeki güvenliği için kurulan radar üssüne izni de ben vermedim.
İncirlik’ten kalkan Amerikan uçaklarının Irak’ı bombalaması konusundaki izinler de bana ait değil.
Amerika ile Türkiye arasındaki “Savunma işbirliği anlaşmalarına” imzaları da ben atmadım.
Sıkı durun, şimdi soruyorum:
Türkiye ile ilişkileri bu boyutta olan Amerika’nın bu ülkeyi yönetenler dışında kendisine işbirliği için insan aramasına neden ihtiyacı olsun ki?
İçeride başka dışarıda başka...
Hiç in¬saf¬la¬rı yok. Her şe¬yi ama her şe¬yi, doğ¬ru yan¬lış, uyar uy¬maz de¬me¬den ya¬zıp çi¬zi¬yor¬lar.
Bu¬gün¬ler¬de hü¬kü¬met med¬ya¬sı “Uy¬sa da yaz¬dık uy¬ma¬sa da yaz¬dı¬k” zih¬ni¬ye¬tiy¬le ha¬re¬ket edi¬yor.
Say¬fa¬la¬rın¬da, kö¬şe¬le¬rin¬de ün¬lü jim¬nas¬tik¬çi Na¬di¬a Co¬ma¬ne¬ci¬’nin pa¬ra¬lel¬de at¬tı¬ğı tak¬la¬la¬rı arat¬mı¬yor¬lar.
Her şe¬ye el¬ve¬riş¬li komp¬lo te¬ori¬le¬ri¬ne uy¬gun bir pro¬pa¬gan¬da jar¬go¬nu kul¬la¬nı¬yor¬lar.
Dış güç¬ler, pa¬ra¬lel dev¬let, va¬ta¬na iha¬net, CI¬A, ör¬güt, çe¬te, ma¬şa, ma¬su¬mi¬yet ka¬ri¬ne¬si, za¬man¬la¬ma¬sı ma-ni¬dar, ül¬ke¬mi¬zin ge¬liş¬me¬si¬ni en¬gel¬le¬me¬ye ça¬lı¬şı¬yor¬lar, fa¬iz lo¬bi¬si, va¬iz lo¬bi¬si fa¬lan fi¬lan...
Her tür¬lü komp¬lo te¬ori¬si¬ni sol¬da sı¬fır bı¬ra¬ka¬cak ifa¬de¬ler dö¬kü¬lü¬yor ka¬lem¬le¬rin¬den.
Bü¬tün bun¬la¬rı ya¬zan¬lar...
“Al¬man¬ya 3. ha¬va¬ala¬nı¬nın ya¬pı¬mı¬nı en¬gel¬li¬yor çün¬kü 3. ha¬va¬ala¬nı ya¬pı¬lır¬sa Luft¬han¬sa çö¬ke¬cek. Bu yüz-den Al¬man¬ya ge¬zi olay¬la¬rı¬nın ar¬ka¬sın¬da¬” di¬yen¬ler...
Al¬man¬ya¬’ya gi¬dip Tür¬ki¬ye¬’yi Su¬ri¬ye¬’ye kar¬şı ko¬ru¬yan Pat¬ri¬ot fü¬ze¬le¬ri için Şan¬söl¬ye Mer¬ke¬l’¬e te¬şek¬kür edin¬ce ne his¬set¬miş¬tir aca¬ba?
Med¬ya¬nın jar¬go¬nu bir ta¬ra¬fa da, Al¬lah “bi¬zi içe¬ri¬de baş¬ka dı¬şa¬rı¬da baş¬ka ko¬nu¬şan¬la¬rın şer¬rin¬den ko¬ru-sun!”
Amin.
Elbette zamanlaması manidar olacak!
Bu söz son za¬man¬lar¬da çok¬ça kul¬la¬nıl¬ma¬ya baş¬lan¬dı.
İl¬ginç bir söz. Çün¬kü her ze¬min ve za¬ma¬na uyar bir tı¬nı¬sı var. Tıp¬kı fal¬cı ka¬dı¬nın ‘üç vak¬te ka¬da¬r’ sö-zü gi¬bi.
Ne öl¬çü bel¬li, ne sü¬re. Sa¬de¬ce laf.
‘Za¬man¬la¬ma ma¬ni¬da¬r’ da öy¬le.
Ne¬ye gö¬re, ki¬me gö¬re, han¬gi öl¬çü¬ye gö¬re bel¬li de¬ğil!
Za¬man¬la¬ma ma¬ni¬dar der¬ken, baş¬lan¬gıç, or¬ta, son, ya¬kın¬lık, uzak¬lık her ney¬se, ne¬yi öl¬çü alı¬yor¬su-nuz?
“Bu za¬man¬da bu sö¬zün söy¬len¬me¬si ma¬ni¬dar.”
Pe¬ki... Han¬gi za¬man¬da söy¬len¬se ma¬ni¬dar ol¬maz, me¬se¬la iki bay¬ram ara¬sın¬da söy¬le¬nir¬se ma¬ni¬dar ol-maz mı?
El¬bet¬te her¬kes sö¬zü¬nü söy¬ler¬ken söy¬le¬dik¬le¬ri¬nin da¬ha ma¬ni¬dar ol¬ma¬sı için uy¬gun za¬man ve zemin kol¬lar. Za¬man¬la¬ma ma¬ni¬dar di¬ye kar¬şı¬lık ve¬rir¬ken ne¬yi an¬lat¬ma¬ya ça¬lı¬şı¬yor¬sun ya¬ni?
Ya¬lan mı?
De¬ğil.
Yan¬lış mı?
De¬ğil.
De¬ğil ama za¬man¬la¬ma ma¬ni¬dar.
İyi de za¬man¬la¬ma¬nın ma¬ni¬dar ol¬ma¬sı ger¬çe¬ği de¬ğiş¬ti¬ri¬yor mu?
Sus¬ma, ce¬vap lüt¬fen.
İma ile bir şey¬ler an¬lat¬ma¬yı bı¬rak, net ol net!
Başbakan’ın açıkladığı Konda’nın anketi!
Hatırlayalım, Almanya’ya hareketinden önce Zaman’da yayınlanan ve partisinin oy oranlarını düşük gösteren anketi “paralel anket” olarak niteledikten sonra cebinden çıkardığı bir anketi okudu ve onun için “Konda herhalde benim şirketim değil, işte ocak ayı anketi” dedi ve anlattı.
Konda Genel Müdürü Bekir Ağırdır ertesi gün CNNTürk TV’ye çıkıp “Bizim 2011 yılından bu yana kamuya açıklanmış herhangi bir anketimiz yok” dedi.
Ağırdır özetle dedi ki: “Biz siyasi partilere anket yapmıyoruz. Anketleri abonelerimize yapıyoruz. Yaptığımız anketleri de ne biz açıklıyoruz ne de abonelerimiz açıklıyor. Bu konuda gizlilik imzalarımız var. Son 26 aydır ortalıkta dolaşan anketlerden hiç birisi bize ait değildir.”
Bu durumda Başbakan’ın açıkladığı paralel anket bile değil denilebilir mi?
Bilmiyoruz, Bekir Ağırdır böyle söylediğine göre belki Başbakan o anketin ne anketi olduğunu açıklar!
İşte bunu demeyecektin Cem!
Cem dediğim, Cem Küçük. Yeni Şafak yazarı. “Paralel yapı” retoriğini ısrarla savunan ve bu konuda hükümetin yapmayı planladığı operasyonları haklı bulduğunu ve mutlaka yapılması gerektiğini belirterek önceden yazan bir arkadaş.
Cem’i tanırım. Bazen de oturur konuşurum. Okurum da.
Ama bugün Cem’e bir itirazım var:
“Cem, Başbakan Erdoğan’ı Hitler’e benzetmeye senin bile hakkın yok!”
Niye böyle diyorum?
Çünkü Cem’in 6 Şubat tarihli yazısında aynen şu ifadeler var:
“Paralel yapının bu girişimi (Yani hükümeti devirmeye yönelik girişimi) bana II. Dünya Savaşı Almanyası’nda Hitler’e suikast yapmak için harekete geçen Yarbay Claus von Stauffenberg ve arkadaşlarının giriştiği Operasyon Valkyrie’yi hatırlattı. Operasyonun iki amacı vardı. İlkinde Hitler bombalı bir suikastla öldürülecek, ikincide rezerv askerler devreye sokularak Hitler’e karşı bir darbe yapılıyor bahanesiyle SS’ler ve üst düzey ordu mensupları devre dışı bırakılacaktı...”
Hitler bu planla öldürülemeyince kendisine yönelik operasyon yapanlara acımamış!
İşte bu olmadı Cem. Sayın Başbakan’ı Hitler’e nasıl benzetirsin!
İşte bunu demeyecektin.
Şecaat arz ederken bile “Hitler” dememelisin değil mi? Bence bu konuda bir düzeltme yazmalısın!