Havuzda çırpınıyor!
Necati Doğru 01 Ocak 1970
Bu muazzam yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet bulamacı içinde “tilki gazeteciliği ile portakallı ördek gazetecileri” de iyice köşeye sıkıştı.
Perdeler, tek tek yırtılıyor.
Net görüyoruz.
İktidarın ulaştırma yatırımlarına bakan bakanı; hızlı tren, tünel, demiryolu, karayolu, havalimanı gibi yüksek harcamalı ihalelerin verileceği işadamlarını topluyor ve onlardan “havuz oluşturmalarını” istiyor.
Hızlı tren ihalesini alan:
Koy havuza 400 milyon.
Hava meydanı ihalesini alan:
Koy havuza 300 milyon.
Demiryolu ihalesini alan:
Koy havuza 200 milyon.
Duble yol ihalesini alan:
Koy havuza 100 milyon.
Havuzda oluşan paralarla iktidara destek veren ve sadece başbakanın borazanlığını yapan ve dün övüp göklere çıkardığı Fethullah Gülen’e bugün söven gazeteleri ve tv kanallarını, yazarlarıyla beraber satın al.
* * *
Tilki tavuk çalar.
Bunlar devletin parasını çalıyor.
İktidar destekçiliği yapmak üzere satın alınan gazeteler ve tv kanallarına yatırılan para; devletin ihaleye çıkartacağı demiryolu, karayolu, hava meydanı, hızlı tren, köprü ihalelerinden tırtıklanacak miktarlardan oluşuyor.
Bunun adı rüşvet.
Rüşvet ve yolsuzluk.
Yolsuzluk ve hırsızlık.
Bunun adı halkı soymak.
Sabah Gazetesi ve ATV kanalı, ulaştırmadan sorumlu bakanın, “havuz oluşturun” dediği şirketlere devredildi mi?
Sabah zarar batağında.
ATV ziyan çukurunda.
Anlayacağınız tilki gazeteciliği “havuz oluşturularak” varılan ve devlet ihalelerinden beslenen “halkın kafesindeki tavuğu çalarak” semiren ve iktidar borazanlığı yapan modeldir. Sadece Sabah ve ATV değil pek çok örnek sayılabilir. Gazete ve TV’lerin sahipleri değişiyor, iktidar borazanlığı aynı kalıyor. İktidar borazanlığının aynı kalması da “portakallı ördek gazeteciliğini” yaratıyor.
Şöyle açıklayacağım:
Gazeteler el değiştiriyor.
TV’ler sahip değiştiriyor.
Başyazarlar aynı kalemler.
Yazarlar aynı isimler.
CEO’lar aynı kişiler.
Borazanlık değişmiyor.
* * *
Bu gazetelerin başyazarları ve sadece Başbakan ne diyorsa aynısını tekrarlayan yazarları ve bu TV’lerin siyoları (CEO) da; “En iyi basın patronu Başbakan emri ve Bakan ittirmesiyle havuz oluşturarak gazete, TV alan yeni medya sahibidir” diye sevinçten havaya uçuyorlar.
Baş yazarlar yüksek maaş alıyorlar.
Yazarlar yalılarda oturuyorlar.
Siyolar lüks içinde yüzüyorlar.
Birlikte sınıf atlıyorlar.
Lüks lokantaların garsonlarına menüdeki en pahalı portakallı ördek siparişi verirken etrafın dikkatini çekmeyi çok seviyorlar. Portakallı ördek gazeteciliği havuzda çırpınıyor!
Tapeler!
Zaman Gazetesi, polis ve savcının yaptığı teknik takipte “telefon konuşmalarını” ele geçirmiş, yayınladı. Bakan Binali Yıldırım‘ın emriyle “havuz oluşturması” istenen işadamlarının arasında şu telefon konuşmaları geçiyor: “(!)… havuza 30 milyon dolar atması istenen Adnan’ı gördün mü simsiyah olmuştu… Ben de dün gece uyuyamadım, üç hap aldım… Biz para vermeye alıştık, üç hafta sonra sana da normal gelir… Nuri Bey, zaten İbrahim Çeçen Bey 4 seneden beri, 5 seneden beri veriyor… Celal’le yolda konuştuk. Dedim bana ne (ihale) vermiş… Yani bana bir şey verdiyse (ihale) tamam, hay hay başımın üstüne… Ben eve geldim var ya, hanımın filan kimsenin yüzüne bakamadım. Doğru böyle soyundum yatağa girdim. Sabah uyandım. Ya bak benim burama geldi ya. Dün bana işkenceydi ya… “ Bu cümlelerin yer aldığı telefon tapelerinde bu iktidar döneminde Türkiye’nin parlayan yıldızı olan şu işadamlarının isimleri var: Mehmet Cengiz, Nihat Özdemir, Hayrettin Özaltın, Adnan Çebi, İbrahim Çeçen. Nuri Özaltın, Fahri Çakar, Celal Koloğlu.