Mazluma anlayış lütfen...
Tarık Toros 01 Ocak 1970
Türkiye tarihi boyunca değişmeyen bir "hakikat" var: Hepimiz mazlumuz!
Herkesin mağdur olduğu bir yerde birilerinin de muktedir olup insanlara zulmetmesi gerekir.
12 yıldır işbaşında olan, "ustalık" döneminde her şeyi tek elde toplayan iktidarın mazlumiyet edebiyatını etkin biçimde kullanması, halkla ilişkiler çalışmasından başka şey değil.
Tabanla iletişim o kadar iyi götürülüyor ki, aylardır yalanlanamayan bilakis doğrulanan onca skandala rağmen hükümet hiçbir şey olmamış gibi devam ediyor.
İktidarın kamuoyu oluşturduğu medyası var. Kamu kuruluşları da reklamları buraya akıtıyor.
Misal:
Rüşvet ve Yolsuzluk Soruşturması'nda evinde 4,5 milyon dolar çıkan Halkbank Genel Müdürü Süleyman Arslan dün serbest bırakıldı. Fakat hep şu manşetle hatırlanacak: "2 milyon yolla Süleyman!"
Soruşturma evrakına girmiş yasal dinleme kayıtlarına göre hükümete yakın medyanın başındaki bir yönetici, bu genel müdüre telefon ediyor:
-Süleyman Bey, maaşları ödeyemiyorum. Oradan 2 milyon yolla!
-Burası halka açık şirket. Açıklayamayacağım kaynak transferleri yapamam.
-Bir şey olmaz. Ben reklam faturası keser gönderirim sana.
Çok geriye gitmeyelim. 1 Ocak-11 Şubat 2014 tarihlerinde Halkbank gazetelere 780 sütun/cm ilan vermiş, 546'sı Sabah Gazetesi'ne kullandırılmış, yani yüzde 70'i...
Aynı dönemde 4 bin 840 saniye TV reklamı verilmiş. 3 bin 632 sn. ile 24 TV ilk sırada, onu 708 sn. ile ahaber izliyor.
Bankanın 2012 reklam pastasında 24 TV lider, ahaber ikinci, TVNet üçüncü.
2013 pastasında ise lider ahaber, ikinci 24 TV, üçüncü TVNet.
Süleyman tutuklanmış, uygulama değişmemiş.
Rakamlar piyasaya açık, kimse "acep ne derler" diye düşünmemiş.
Bu bir "hak" görülmüş.
Tablo net; iktidarın işaretiyle işadamları nöbetleşe medya satın almış. Sonra da kamu kurumları (reklam adı altında) bu medyayı finanse etmiş.
Yüzde 50'nin medyası olmasın mı, olsun elbette.
Ancak bu, yüzde 100 kamu kaynağıyla olmaz.
Bunu diyen de lafına inanmıyor ya, neyse...
Siz gene de, mağdur ve mazluma anlayış gösterin.
Hor görmeyin!