Rüşvetin tarifi
Nazlı Ilıcak 01 Ocak 1970
TÜRGEV isimli vakfa gerçekten 99 milyon dolar gelmişse, buna hayır hasenat işi diyebilir miyiz? Yeni Şafak'ta Hayrettin Kahraman öyle düşünüyor. Ona göre, rüşvet demek için "Alan kamu görevlisi olacak, aldığını kendisi ve yakınları için alacak. Hayri vakıflar, şahıslara hizmet etmez; kamuya hizmet eder. Vakfa gelen yardım da kurucu ve yöneticilerin olmaz. Vakfın kamu menfaatine yönelik hizmetlerine harcanır."
3-5 kuruş oradan buradan, gönülden kopan paralar olsa, Karaman'a hak vereceğim ama "hayatın olağan akışı içinde" birilerinin bir vakfa karşılıksız 99 milyon dolar bağışlaması ya da değerli bir araziyi vermesi mümkün mü? Örneğini hiç görmedim.
TÜRGEV'in siyasi ilişkileri bulunmasaydı, bu kadar alâkaya mazhar olacak mıydı?
Başbakan rüşveti tarif ediyor: "Bir sivil kişiyle bir memurun iş tutması."
Havuz konusunu ele alalım: Burada, ihaleye giren müteahhitlerle bakan iş tutmamış mı? 630 milyon dolar haraç kesilmemiş mi? Müteahhitlerin ihalelerde önleri açılmamış mı?
Sabah ve atv'yi satın almak için kâh baskı kurarak, kâh vadederek bu paralar toplanmış görüyor. "Havuç ve sopa" yöntemi.
1 trilyoncuk!
Muammer Güler ile oğlunun bir ses kaydı çıktı. 17 Aralık operasyon sabahı Barış Güler, babasıyla konuşuyor. Güler, "Celal Kara diye bir savcı arama kararı çıkarmış, 6.30'da geldiler" diyor. Babası soruyor: "Ne var oğlum senin evinde... Para ne var?" Barış Güler, "Kendi param, üç beş kuruş kalan param" cevabını veriyor.
Bundan sonrasını dikkatle okuyunuz...
Baba: Kaç para?
Oğul: Sen biliyorsun.
Baba: Kaç lira oğlum?
Barış Güler: 1 trilyon civarı param var o kadar.
Demek Barış Güler'in "3-5 kuruş kalan parası", 1 trilyoncuk liraymış!!!
Güler ona formülü veriyor: "Diyeceksin ki, danışmanlık işim var, gayriresmî yapıyorum. Alacaklı olduğum dayımın oğlu bunların yanında çalışıyor..."
Minareyi çalan kılıfı hazırlarken, zenginin parası züğürdün çenesini yoruyor.
HSYK'da deprem geliyor
Başbakan grup toplantısında, HSYK Genel Kurulu'nun toplanmamasını, bir "kötü niyet" belirtisi olarak takdim etti. Meğer olay öyle değilmiş. Genel Kurul'un, ayın ilk çarşambası ve 3'üncü çarşambası toplanması için ocak ayının başında ilke kararı alınmış. Şubatın ilk çarşambası, çocukların tatiline denk geldiğinden dolayı, önceden mazeret izni alan birçok üye katılamamış. Çarşamba günü toplantı yeter sayısı sağlanamayınca 3'üncü çarşambayı beklemek yerine Adalet Bakanı hemen 4 gün sonrası için çağrı yapmış. Tatil devam ediyor; üyeler hâlâ izinde; biri de raporlu. Tabii gelememişler. Bu durum, herhalde Başbakan'a yanlış yansıtıldı.
HSYK Genel Kurulu toplanınca, hayırlı bir iş mi yapılacak? Hayır. Şu anda Kurul'da 43 tetkik hâkimi, 100'ün üzerinde müfettiş, bir genel sekreter ve 4 genel sekreter yardımcısı görevli. Bunların pek çoğunu gönderecekler. Deniliyor ki: "Hükümet, Danıştay ve Yargıtay'dan gelen 5 üyenin de iştirakiyle HSYK Genel Kurulu'nda 13 üyeye ulaşmış durumda." Dolayısıyla, hükümetin istediği kararlar Genel Kurul'dan çıkabilecek.
HSYK üyelerinin çoğunluğunun, hükümetin paralelinde davranmasında, Meclis'teki HSYK taslağının da rolü olduğunu düşünüyorum. (Tasarı kanunlaşırsa, Adalet Bakanı istediği Daire'ye arzu ettiği üyeyi atayabilecek. Şu anda ancak HSYK'nın 12 üyesinin kararıyla HSYK üyeleri hakkında soruşturma açmak mümkünken, inisiyatif Adalet Bakanı'nın eline geçecek.) Muhtemelen, "Sıtmayı gösterip, ölüme razı ettiler." Pek çoğu, Adalet Bakanı'na aşırı yetkiler tanıyan taslak yerine, uzlaşmacı görünerek tehlikeyi bertaraf etmeyi hesaplıyor olabilir. Bunun yanı sıra, zaten hükümete yakın çok sayıda isim de mevcuttu.
HSYK Genel Kurulu, önümüzdeki günlerde mutlaka toplanacak. Bu defa HSYK bünyesinde bir depreme şahit olacağız. Birçok tetkik hâkimi, müfettiş yerini kaybedecek, HSYK Genel Sekreteri değiştirilecek.
Alelacele
17 Aralık yolsuzluk dosyasının koordinatör Başsavcı Vekili Zekeriya Öz, geçici görevle Bakırköy'e atanmıştı. HSYK 3. Dairesi, hakkındaki iddiaları inceleme kararı vermişti. Konu müfettişlere intikal etti; henüz bu iddialar doğrulanmadı. Uzun bir süreç var: a) Müfettiş raporunu hazırlayıp, 3. Daire'ye sunacak. b) 3. Daire Öz'ün savunmasını aldıktan sonra, soruşturma izni verip vermemeyi kararlaştıracak. c) Verirse, devreye 2. Daire girecekti. Bu Daire, Öz'ün savunmasını ve müfettiş raporunu inceleyerek bir değerlendirme yapacak ya ceza verecek ya da Öz'ün suçsuz olduğuna kanaat getirecek.
Ama 1. Daire, gelişmeleri beklemeden ve talebi olmamasına rağmen, alelacele Zekeriya Öz'ü, tenzil-i rütbeyle Bolu'ya atadı.
Sergilenen bu karakter zaafı beni kahrediyor.