« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

17 Şub

2014

Erdoğan’ın rüşvet ve yolsuzluk anlayışı

Emre Uslu 01 Ocak 1970

Erdoğan önceki gün rüşvet için fetva verdiği söylenen Hayrettin Karaman’ın tanımına çok benzer bir tanım yaptı: “Rüşvet nedir biliyor musunuz? Bir memurla sivilin iş tutması demektir. Onların arasındaki muamelenin adıdır. Yolsuzluğa gelince, yolsuzluk karşısında en büyük güç biz olduk bugüne kadar.”
Buna göre bir kişinin rüşvet alması için illa devlet memuru olması gerekiyor. Devlet memurunun akrabası o parayı alınca rüşvet olmuyor. Dahası siyasetçi de, örneğin milletvekilleri, teknik olarak devlet memuru olmadığı için aldıkları rüşvet sayılmıyor.
Sanırım Erdoğan’ın savunmasını yaptığı konu, çocuklarının vakfına yatırılan paralar. O paraları Erdoğan rüşvet veya yolsuzluk saymıyor. Örneğin Kılıçdaroğlu’nun açıkladığı TÜRGEV’e gönderilen 100 milyon dolar Erdoğan’a göre rüşvet olamaz, çünkü Erdoğan’ın çocukları devlet memuru değil.
Bu arada Erdoğan’ın çocuklarının vakfına bir kalemde 100 milyon dolar para gönderen hayırseveri de merak ediyorum. Çünkü geçen yıl dünyanın en zengini Bill Gates’in yaptığı toplam yardım 181 milyon dolardı. Erdoğan’ın aile vakfına 100 milyon dolar verenin kim olduğu kadar bu paranın hangi hayır işlerinde kullanılacağının da açıklanması demokratik şeffaflık gereği zorunluluğudur ama bizim için o kadar demokrasi lüks.
Erdoğan tıpkı rüşvet tanımı gibi bir de yolsuzluk tanımı yaptı. El Cezire televizyonuna verdiği mülakatta yolsuzluk yapılması için paranın devlet kasasından çalınmasının gerektiğini ifade ediyor. Erdoğan aynen şunları söylüyor: “Ben yolsuzluk dendiğinde şunu anlarım; devletin kasası soyuluyor mu soyulmuyor mu? ...Devletin kasasından alınan ve çalınan herhangi bir şey olmadığına kesinlikle inancım var. Ayakkabı kutusu içerisinde söylenen olaylar, Halk Bankası’ndan soyulan veya alınan ya da soyulan para değildir.”
Erdoğan’ın yolsuzluk tanımına göre eğer bir siyasetçi devlet kasasından çalmıyorsa yolsuzluk olmuyor. Yani işadamlarına salma salmak, keriz müteahhit yolmak, sponsor bulmak yolsuzluk sayılmıyor.
Anlaşıldığı kadarıyla Erdoğan şöyle düşünüyor. İşadamlarına yeni rant alanları sağlarsan, bu rant alanından elde edilen gelirin bir kısmını ailenin hayır kurumu TÜRGEV’e yönlendirirsen, kalanını da Sabah grubu için havuz oluşturup o havuza atarsan bu yolsuzluk sayılmıyor. Çünkü devlet kasasından bir para çıkmış olmuyor.
Erdoğan’ın rüşvet ve yolsuzluk tanımına bakılırsa, bu ülkede gerçekten de yolsuzluk yapılmıyor demektir. Zira yıllardır belediyeler yandaşlarına benzer şekillerde rant sağlarlar.
Yöneticilerin vakıflarına veya siyasi partilere yatırılan paralar rüşvet veya yolsuzluk parası olmaz, yardım veya hayır parası olur.
Erdoğan’ın yolsuzluk tanımına göre Erdoğan’ın aile vakfına yardım yapan şirketlerin kaç milyar dolarlık ihale aldığı da önemli olmuyor. Devlet hazinesine yapılan villaları da zaten 2-B kapsamında değerlendiriyordur.
Yolsuzluk ve rüşvet için bu kadar geniş meşrep bir tanım yapan bir Müslüman’ın, özellikle o işadamlarının kendi aralarındaki konuşma kayıtlarından bu paraları gönül rızası ile vermediklerini dinledikten sonra, şu ayetlere inanıp inanmadığından kuşkuluyum artık:
“Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda batıl yollarla yemeyin. Ancak karşılıklı rıza ile yapılan ticaretle olursa başka. Kendinizi helak etmeyin. Şüphesiz Allah size karşı çok merhametlidir.” (NİSA Suresi, 29)
“Aranızda birbirinizin mallarını haksız yere yemeyin. İnsanların mallarından bir kısmını bile bile günaha girerek yemek için onları hâkimlere (işbaşındakilere) (rüşvet olarak) vermeyin.” (BAKARA Suresi, 188. ayet )

Ziyaret -> Toplam : 122,76 M - Bugn : 37106

ulkucudunya@ulkucudunya.com