Kasetlerin dili ve hükümete şantaj
Adem Yavuz Arslan 01 Ocak 1970
Çinliler birine beddua edecekse 'enteresan günlerde yaşayasın' derlermiş.
Galiba bir buçuk milyar Çinli hep birlikte bize beddua etmişler. Çünkü yaşadığımız enteresanlıkların ardı arkası kesilmiyor.
Malum olduğu üzere Başbakan Erdoğan, 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu başladığı günden bu yana çok agresif.
Kürsüye her çıkışında çok ağır ifadeler kullanıyor.
Düne kadar övgüler düzdüğü, iltifatlar ettiği güvenlik ve yargı bürokrasisine casus, hain ya da çete diyor.
Hizmet Hareketi'ne ise demediğini bırakmadı.
Başbakan, Fethullah Gülen ve sevenlerine öyle şeyler söyledi ki bunları rüyamızda görsek inanmazdık.
Yargıyı dağıtan, emniyeti tümden lağveden, yasaları değiştiren ve 'demokrasi soslu' yeni yasalarla kendine ekstra koruma sağlayan Erdoğan şimdilerde illegal dinlemeler ve montaj kasetlerle seçim kampanyası yapıyor.
Gülen'in en az 6 aydır dinlendiği açık.
Fakat skandalı daha da katmerli hale getiren bir şey var. O da şu: Gülen'i dinleyenler dişe dokunur bir şey bulamayınca kim olduğu belli olmayan kişilerin ses kayıtlarını montajlayıp 'Gülen'inmiş gibi' dolaşıma soktular.
Maalesef ülkenin başbakanı da bu illegal ve montaj kasetleri meydanlarda diline dolamış durumda. Başbakan son olarak Baykal ve MHP yöneticilerine yönelik kaset komplolarını da Cemaat'e fatura etti.
Başbakan böyle yapınca goygoycuları da koro halinde aynı iftirayı dillerine doladı.
Ankara küçük bir yer olduğu için kulislerde her şey konuşulur. Başbakan'ın benzer ifadeleri CHP liderine de söylediği sır değil.
Fakat ne CHP ne de MHP cephesinde bu senaryonun alıcısı var.
Peki kasetlerle siyaseti kim dizayn etti?
Bu köşeyi takip edenler 'kaset komploları çözülmeden siyasetin normalleşmesi mümkün değil' diye defaatle yazdığımı da bilirler.
Madem konu açıldı ben de bugüne kadar yazmadığım bir detayı kayda geçireyim.
O günlerde, 'devletin en gözde bürokratı'na kaset komplolarının failini sormuş, off the record bazı cevaplar almıştım.
Tabii ki aldığım cevapları yazacak değilim.
Kasetler faili meçhul değil
Ancak kim olmadığını söyleyebilirim. Devletin elindeki bilgilere göre fail miting meydanlarında 'paralel' diye suçlananlar değil.
Yani istihbarat failleri biliyor.
Öte yandan dosyanın faili meçhul bırakılması da tercih meselesi. Çünkü sorunu çözmemek siyaseten daha çok işe yarayabiliyor.
Ne zaman ihtiyaç duyarsanız konuyu hatırlatıp rakiplerinizin dengesini bozabiliyorsunuz. Öte yandan, 'nasıl olsa Cemaat gibi bir günah keçisi' var.
'Paralel Devlet' yalanı da her derde deva olmuş. Hal böyleyken kaset komploları neden çözülsün ki?
Benzer durum Öcalan'ın 15 yıl önceki görüntülerinde de yaşanıyor. Aydınlıkçılar Öcalan'ın eski görüntülerini yayınlayıp mevcut fitne ortamına benzin döktü.
Hükümet medyası ise 'önümüzdeki YAŞ'ta yaşanacak tasfiyelere zemin hazırlamak için' hemen 'jandarmadaki paraleller sızdırdı' senaryosu yazdı.
Oysaki Öcalan'ın İmralı'daki ilk sorgusu ve muhtelif tarihlerde yapılan görüşmelerine katılan ekibin başında Ergenekon sanığı Levent Ersöz vardı.
'Sarı Levent'in Şırnak merkezli faaliyetlerini merak edenler Ergenekon klasörlerine bakabilir. Jandarmaya kayıtlı silahların önce PKK sonra da Hizbullah'a gidiş hikayeleri de ilgili klasörlerde var.
Levent Ersöz ve Atilla Uğur ikilisinin jandarma istihbaratta yaptıkları illegal dinlemeler, arşivler dava sürecinde ortaya dökülmüştü. Fakat son olay arşivlerin hepsine ulaşılamadığını gösterdi.
Peki kasetler şimdi neden ortaya döküldü?
Her ne kadar hükümet çevreleri yolsuzlukları unutturmak için Ergenekon'a 'kumpas' tarzı talihsiz yakıştırmalar yapsalar da işin esası öyle değil.
Ergenekon hâlâ güçlü ve yer altındaki uzantıları yeni planlar yapıyorlar.
Hazır hükümet 'iyi olan ne varsa biz yaptık, kötülerin hepsi Cemaat'in işiydi' diyorken arşivden bir Öcalan kaseti yayınlayarak hükümete de "Yaptığın düzenlemeler KCK'lılara yarıyor. Onlar beşer onar tahliye oluyorlar. Eğer Ergenekon ve Balyoz sanıklarını da çıkaracak bir adım atmazsan biz de ipliğinizi pazara çıkarırız" demiş oluyorlar.
Kaldı ki 'Öcalan'ın İmralı'da söylediği bazı şeylerin dışarıya farklı yansıdığı' yönünde başka duyumlar da varken bu meseleyi ciddiye almak gerekir.