Yolsuzlukların takibini engelleme paketi
Nazlı Ilıcak 01 Ocak 1970
Özel Yetkili Mahkemeler'in de kaldırılmasını ihtiva eden Yargı paketi TBMM'de kabul edildi. Düzenlemeler, yolsuzluk, rüşvet ve ihaleye fesat gibi soruşturmaları büyük ölçüde zora sokacak bir mahiyet arz ediyor. Mesela, bundan böyle Türk Ceza Kanunu'nun 220'nci maddesinde yer alan, suç işlemek için örgüt kurma fiilinden dolayı teknik takip yapılamayacak. (17 Aralık ve 25 Aralık operasyonlarında 220'nci madde kapsamında soruşturma açılmış ve büyük bir rüşvet ağı ortaya çıkmıştı.) Ayrıca, bundan böyle şüphelinin telefonunun dinlenmesi ya da araçla takip edilebilmesi için, Ağır Ceza Mahkemesi'nden oybirliğiyle karar çıkması gerekecek. Düşünün... Ağır Ceza Mahkemesi, çoğunluk oyuyla müebbet hapis cezası verebiliyor ama şüphelinin teknik takibi için oybirliği aranacak. Ayrıca, iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması tedbiri, uzatmayla birlikte 3 ayla sınırlanıyor. 3 ayda bütün delilleri topladın; toplayamazsan, izlediğin kişilerin yakasını bırakacaksın ki, rahat rahat dolaplarını döndürebilsinler. Teknik araçla izleme süresi de, 4 haftayla sınırlandırılıyor.
Taşınmazlara el koyma işlemenin uygulanabilmesi, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu, Sermaye Piyasası Kurulu, Hazine Müsteşarlığı raporuna bağlanıyor. Hükümetin etkisi altındaki bu kurumlar söz sahibi olacak. Ayrıca Ağır Ceza Mahkemesi'nin el koymaya, oybirliğiyle karar vermesi şart koşuluyor. El koyma tedbirinin tatbikinde, belirtilen değerlerin bu suçlardan elde edildiğine dair kuvvetli bir şüphenin varlığı aranıyor.
Görevlerinden alınan ve sürgün edilen polislerin açtıkları davaya karşı da önlem düşünülmüş: Kamu görevlileri hakkında tesis edilen atama, görevden alma, göreve son verme, naklen veya vekâleten atama, yer değiştirme, görev ve unvan değişikliği işlemleriyle ilgili olarak verilen iptal ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin mahkeme kararının gereği, dava konusu edilen kadronun boş olması halinde bu kadroya, boş olmaması halinde uygun bir boş kadroya atanmak suretiyle yerine getirilecek. (Yerleri doldurulduğu için hiçbir kamu görevlisi eski görevlerine dönemeyecek. Yasama organının, yargıya müdahalesi anlamına gelen bu düzenleme, kuvvetler ayrılığı prensibiyle bağdaşıyor mu?)
"Yolsuzlukların takibinin engellenmesi" adını taşıması gereken yeni yasaya bir de "Demokrasi paketi" demezler mi? Güler misin, ağlar mısın!
Otokrat iddiası
84 Kongre üyesi, eski ve yeni federal hükümet yetkilisi ile ulusal güvenlik uzmanının Obama'ya gönderdiği mektupta çok önemli tespitler var: "Başbakan Erdoğan'ın, Mayıs 2013'teki büyük halk protestosu ve bir süre önce hükümetin en üst düzeylerine uzanan dev yolsuzluk iddiaları gibi, iktidarına yönelik potansiyel tehditlere karşı verdiği tepki, Türkiye'yi kusurlu bir demokrasiden otokrasiye taşıma tehlikesi yaratıyor. Başbakan ve birçok partilisi, soruşturmaları iptal ederek, yüzlerce savcı ve binlerce polisi görevlerinden alarak ya da başka yerlere atayarak, medyayı susturarak, muhalifleri karalayarak ve aralarında Amerika'nın Ankara büyükelçisinin de bulunduğu kişileri hayali dış kaynaklı komplolarla suçlayarak görevlerini kötüye kullandı ve hukuk devleti ilkelerinden ödün verdi. Daha da kötüsü Adalet ve Kalkınma Partisi, yargıyı yürütmenin kontrolüne alarak ve devletin interneti sansür etme yetkisini genişleterek, ülkeyi kurumsal değişikliklere gitmeye zorladı. Tüm bunlar, kuvvetler ayrılığı, denetim ve denge, sivil özgürlükler gibi demokrasinin niteliklerini yok ediyor."
Namımız Türkiye sınırlarını aştı; Obama'ya ulaştı. Tayyip Erdoğan otokrat, bir başka ifadeyle bütün yetkileri elinde toplayan bir diktatör olmakla suçlanıyor. "Paralel devlet" iddiası, dışarıda pek inandırıcı olmamışa benziyor.
Devlet adamlığı
Abdullah Gül'ün, İnternet Kanunu'nu onaylamayacağı kanaatindeydim; yanıldım. Son değerlendirmelerine bakılırsa, HSYK Kanunu'nu da onaylayacak. Çünkü "Ben Anayasa Mahkemesi değilim; hükümet komiseri gibi davranamam" diyor. Oysa Anayasa ona veto hakkını veriyor. Hukuk devletine aykırı bir düzenlemeye müsaade etmemeli. AK Parti tabanının tepkisini çekmemeyi düşünebilir ama bence, siyasi mülâhazaların üzerine çıkıp, tarih sahnesinde, hukuk devletini koruyan bir devlet adamı olarak yer almak daha önemli.
Tekerleme
Çocukken söylediğimiz bir tekerleme vardı:
"...Kedi nerede? Suya düştü. Su nerede? İnek içti. İnek nerede? Dağa kaçtı. Dağ nerede? Yandı bitti kül oldu... Vay benim köse sakalım." 2 yıldır böcek faillerinin peşindeydik. Dün Başbakan'dan öğrendik: 2 fail tespit edilmiş.
-Neredeler?
-Yurtdışına kaçtılar.
Bakalım, çocukluğumuzda öğrendiğimiz tekerlemede olduğu gibi buharlaşacaklar mı?