Hükümete zarar vermemek için
Nazlı Ilıcak 01 Ocak 1970
Fethullah Gülen kasetlerinden istifade edebileceğimiz hiçbir bilgi edinemedik. Yasadışı ses kayıtları, sadece tetikçiliği adet haline getiren havuz medyasının işine yaradı. Hocaefendi'ye selâm gönderdikleri için, Aydın Doğan ve damadı Mehmet Ali Yalçındağ, "paralel yapı" diye damgalandı. Muhalif düşüncenin kırıntısına dahi tahammül edemeyenler, bir paralel yapıdır tutturmuş gidiyor. Herkesi aynı sepetin içine atıyor. Yarın taşlar yerine oturunca, hicap duyacakları bir kara propagandanın tetikçileri durumundalar.
***
Bir de mahkeme kararıyla elde edilen ses kayıtları ve tapeler var. Onlar, Cemaat'inki kadar masum değil. Kelime kelime vermek istemiyorum. Mealen bazı hatırlatmalar yapacağım.
1) Urla Villaları...
-2 villa arasında havuz olsun; havuz ikinci kattan görünmesin.
-Abi, Erdoğan Bayraktar'a söyle Urla Kaymakamı, İzmir Çevre ve Şehircilik İl Müdürü'nün ziyaretine gidecek. Müdürle Bayraktar konuşuversin. Mahkemede kullanacağız.
2) Bosphorus 360...
-Hisselerin %25'i benim %75'i eşim Rabia'nın üzerinde. Ama aslında, %25 Yasin El Kadı'nın oğlu Muaz Kadı'nın, %25'i Usame Kutub'un, %25'i de ... şeyin.
-Demiş ki, 'Size vermeyecek.' Nasıl vermezler? Bilal bizimle beraberken de mi vermeyecekler?
-Bu Cengiz'in ağzı boş. Benim adımı açık etmeyecekti. Onu artık ortaklıkta istemiyorum.
3) Alo Fatih...
-Sarıgül'ün haberlerini hep önden gösteriyorsunuz.
-Devlet Bahçeli'nin grup konuşmasını veriyorsunuz.
-Biz Meclis TV'yi yasakladık ama siz grup konuşmalarını yayınlıyorsunuz.
4) Havuz medyası...
-Bu milletin ... koyacağız. (İhale vaadi üzerine rakipleri alt edeceğiz anlamında kullanılan bir cümle.)
-Paranın miktarını duyunca tansiyonu çıktı, ilâç verdim.
-Alışır alışır... Biz de bu paraları babamızın hayrına vermiyoruz.
5) TÜRGEV ve bağışlar...
-Ağaoğlu yutkunmuş, sonra 100 milyon dolarlık arsayı bağışlamış. Diyor ki, 'Bundan sonra ikiletmeden dediğimi yaparlar.'
6) Rıza Sarraf dosyası...
-Kaç para var evde oğlum?
-Az bir şey; 1 trilyon lira.
***
Yukarıdaki konuşmaları kelime kelimesine değil, tapelerden çıkan anlamlarıyla kaleme aldım. Aydınlanması beklenen çok sayıda soru var ortada. Diyelim ki, birilerinin hedefi hükümeti yıkmak. Mefhum-u muhalifinden gidelim. Hükümete zarar vermemek için, bunca yolsuzluk emaresi mevcutken, savcı delilleri görmezden mi gelseydi? Böyle davransaydı, asıl o zaman siyaset yapmış olmaz mıydı?
Tetikçilik
Gülen'in yasal olarak dinlenmeyen konuşmalarından edindiğimiz bilgiler şunlar: 1) Hayrettin Karaman'ın Mabeyn toplantısına çağrılmaması, 2) Azerbaycan'da yeni Genelkurmay Başkanı olan kişiye hayırlı olsun ziyaretine gidilmesi, 3) Mustafa Sarıgül'ün CHP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olacağı bilgisinin Gülen'e verilmesi, 4) Gülen'in Mars isimli bir haber dergisinin iPad'de uygulanmasını istemesi, 5) Şefkat Tepe dizisinde Karanlık Kurul diye bir bölümün devreye sokulması ve Karanlık Kurul'un senaryosunun Gülen'e okunması, 6) Yemekte Aydın Doğan ve damadıyla buluşulması ve cereyan eden konuşmaların kısa bir özetinin Hocaefendi'ye sunulması...
Yukarıda sıraladığım 6 maddede yolsuzluk, usulsüzlük ya da kamuya zarar verecek bir husus mevcut mu?
Olsa olsa, Karanlık Kurul toplantısında bazı kişilerin hedef alınmasını eleştirebiliriz. Ama sabahtan akşama tetikçilik görevini üstlenen gazeteciler, kendilerinden bahsediliyor diye Karanlık Kurul'u tenkit etme hakkına sahip değiller.
Sanık lehine bozma
Gecikerek de olsa, ağır hastalık sebebiyle İnönü Üniversitesi Rektörü Fatih Hilmioğlu tahliye edildi. Sevindirici bir gelişme.
Özel Yetkili Mahkemeler'in kaldırılması konusu gündemde. Ama beklenen düzenleme, Balyoz sanıklarını etkilemeyecek. Eğer hükümet samimiyse, ortaya çıkan bir fırsattan yararlanmalı. Balyoz sanıklarının yeniden yargılanmasına 10. Ağır Ceza Mahkemesi gerek görmedi. Lakin Adalet Bakanı'nın yetkisi var. Yazılı emirle sanık lehine bozma talebinde bulunabilir ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu'na başvurabilir. Zaten Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararını kısmen onamış, bazı sanıklar hakkındaki hükmü bozmuştu. Onlar yeniden yargılanacaklar. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, kararları Yargıtay'ca onanan bazı Balyoz sanıklarının bir adaletsizliğe kurban gittiğini düşünüyorsa, neden yetkisini kullanmıyor? Adalet Bakanı'nın yazılı emir yoluna başvurması, usule uygun ve hukuku zorlamadan sonuç alınabilecek bir yöntem.
Başbuğ
Anayasa Mahkemesi İlker Başbuğ'un durumunu inceliyor. Başbuğ hüküm giydi. Dolayısıyla yattığı süre "uzun tutukluluk" olarak değerlendirilmeyebilir. Ama göreviyle ilgili bir suçtan yargılanıyor kanaati hasıl olursa, 13. Ağır Ceza Mahkemesi yerine, davanın Anayasa Mahkemesi'nde görülmesi karara bağlanabilir. AYM'den böyle bir karar çıkarsa, Yargıtay, Başbuğ'un aldığı mahkûmiyeti yetkisizlik yönünden bozmak suretiyle, dosyasını Anayasa Mahkemesi'ne gönderebilir.
Tabii bütün bunlar varsayım... Sonucunu bekleyip göreceğiz.