« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

03 Mar

2014

28 Şubat’ın 2014 versiyonu

Mustafa Ünal 01 Ocak 1970

T. S. Eliot yanılmış, ‘ayların en zalimi’ nisan değil. Tahmin ettiğiniz gibi şubat ayı. Güdük ama soğuğu sert, zulmü ağır. 1997’nin 28 Şubat’ı ‘1000 yıl sürmedi’. Ancak bugünlerde tekrar nüksetti.
Daha beter şekilde. Yine MGK. Milli Güvenlik Kurulu, önceki gün en kısa toplantılarından birini yaptı. Açıklamada bir cümle dikkat çekti. “Halkın huzurunu ve ulusal güvenliği tehdit eden yapılanmalar ve faaliyetler ele alındı.” dendi. Hayır, kastedilen PKK veya KCK değil. Orada milli güvenliği tehdit eden gelişmeler söz konusu. BDP niyetini gizlemiyor. Ankara duymak istemese de mesajları çok açık.
Her konuşan BDP’linin dilinde. Bölücü örgüt Güneydoğu’da ‘özerklik inşasının’ planlarını yapıyor. 30 Mart seçimleri kritik eşik. Beklenen sandık sonuçları. Önceki seçimlere göre BDP’nin daha başarılı olacağı kesin gibi. Mevcutlara yeni şehirler ekleyecek. Sonrasının ‘eylem planı’ hazır. Çözüm sürecinin romantizmine kapılan AK Parti hükümeti bölgeden gelen özerklik mesajlarına, tehlike sinyallerine sağır. MGK’da olası Güneydoğu risklerinin konuşulması beklenirdi. 28 Şubat’ın yıldönümüne iki gün kala ‘paralel yapı’yı gündemine aldı. Adı açıkça zikredilmedi ancak duyuru metninde yer alan ‘yapılanma ve faaliyetlerinden’ neyin kastedildiğini herkes anladı. O cümlenin adresi belli. Başbakan Erdoğan, 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonundan sonra dilinden düşürmediği ‘paralel yapı, örgüt, çete...’ gündemini, ABD Başkanı Obama’dan sonra MGK’ya da taşıdı. Erdoğan’ın niyeti aşikâr: Parti politikasını devlet politikasına dönüştürmenin gayreti içinde. Hedef 17 Aralık girdabından kurtulmak. Hırsızın peşine düşen emniyet ve yargı mensupları dağıtıldı. Yeni bir dizayn yapıldı. Peş peşe ‘17 Aralık’ kanunları çıktı. HSYK Adalet Bakanlığı’na bağlandı.
Garip olan Cumhurbaşkanı Gül’ün ‘Anayasa’ya aykırılıkları’ görmesine rağmen HSYK düzenlemesine onay vermesi. Kanunun ruhu anayasal sistemle çelişiyor. Kuvvetler ayrılığını ortadan kaldırıyor. Devletin başı olarak Gül’ün topu Anayasa Mahkemesi’ne atmak yerine güçlü bir iradeyle ‘veto etmesi’ beklenirdi. Hükümetin istediği de buydu. Anayasa Mahkemesi’nden dönmenin bir anlamı yok. Atı alan Üsküdar’ı çoktan geçmiş olacak. Cumhurbaşkanı Gül, hassas süreçte kötü sınav verdi.
Yargı, bürokrasi hükümet tarafından ne kadar kuşatma altına alınırsa alınsın 17 Aralık dosyalarından ortaya saçılanlar vicdanlarda karşılığını buluyor. Gündemin ortasına ‘ses bombası’ gibi düşen son telefon konuşmasının etkisini ne ‘montaj’ ne ‘dublaj’ çıkışları silebildi. Bu savunma üslubu, telefon kaydının doğruluğunu güçlendiriyor. AK Parti duymak istemese de öteki Türkiye’nin birinci gündemi bu.
Çıkış yolları bir bir kapanan Başbakan son çare olarak 28 Şubat’ın 2014 versiyonuna sarıldı. Kaderin cilvesi birinci 28 Şubat’ın mağduruydu. Bugünkü 28 Şubat’ın ise en ateşli aktörü. Çevik Bir’i de, Nuh Mete Yüksel’i de aştı. Yüksel’in iddianamesinden cümleler var konuşmalarında. Vural Savaş’ın RP iddianamesindeki ‘kan emiciler’ gibi sert ifadelerini de kullanmaktan çekinmemekte. Erdoğan’ın bugün söylediği ‘örgüt, çete, devlete sızma’ gibi her iddia yargıya taşındı. Sonuç beraat. Üstelik o günün zor şartlarında. Cumhurbaşkanı Gül mü? O soru işareti. İkinci 28 Şubat’taki rolü belirsiz. Birinci 28 Şubat’ın aktörleri çok kararlıydı. 1000 yıla yayılacaktı. Ömrü çok kısa oldu. 2014, 28 Şubat’ının aktörü de gözünü karartmış durumda. Ötekiler kadar ‘ihlâslı’ değil. O yüzden başarı şansı hiç yok.
Ne yeni kanunlar, ne başta yargı ve istihbarat olmak üzere devleti partileştirme çabaları, ne de 28 Şubat’ı canlandırma politikaları 17 Aralık girdabından kurtarmaz. 16 Aralık’a dönüş mümkün değil. Kader hükmünü icra edecek.

Ziyaret -> Toplam : 125,19 M - Bugn : 75079

ulkucudunya@ulkucudunya.com