İhaleye fesat karıştırmak
Nazlı Ilıcak 01 Ocak 1970
Tayyip Erdoğan, MİLGEM ihalesine müdahale ettiğini şu cümleyle açıkladı: "Bir firma saf dışı bırakılmış. Bir haksızlık yapılmış. Benim buna müdahil olmam doğal." Oysa "haksızlık var" diye Metin Kalkavan başvurmuyor. Tayyip Erdoğan, müracaatı olmamasına rağmen, Kalkavan'a "İhaleyle ilgili haksızlık var. Başbakanlık Teftiş Kurulu'na yazın, tam rekabet oluşmadı deyin. Aynı zamanda Başbakanlık İletişim Merkezi'ne, bir de Özel Kalem'e bu bilgiyi iletin" diye yol gösteriyor. Bunun tek bir sebebi var... Gezi olaylarında Başbakan'ın Koç'a kızması. 6 adet firkateynin 4'ü Koç'ta kalmıştı. Bu ihaleyi iptal ettirmek maksadıyla Metin Kalkavan'ı devreye sokuyor; nitekim ihale de iptal ediliyor.
Bunun yanı sıra DOK çıkarma gemisi ihalesinde de Metin Kalkavan'a, onların verdiği fiyatın yüksek olduğunu söylüyor: "Fiyatın dışında her şeyi sizin üzerinizde oluşturduk, olgunlaştırdık. En yüksek sizin fiyatınız gözüküyor... Fiyat noktasında bir daha oturun konuşun dedik. Fiyat konusundaki işi, bugünkü tabloya göre bağlatmadık. Ben İsmet Bey'e (Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz'a) gerekeni söyledim. Bizzat o görüşmede bulunacak."
Erdoğan, ihaleye fesat karıştığını gösteren bu konuşmayı kabulleniyor. Amaç, işi Metin Kalkavan'a bağlamaksa, niçin ihale yapıp herkesten fiyat alıyorsunuz?
Türkbank ihalesi (1998), Alaaddin Çakıcı ile Korkmaz Yiğit'in ilişkisini gösteren bir kaset sayesinde iptal edilmişti. Bu ses kaydının bilgisi, Mesut Yılmaz'a emniyet tarafından ihaleden önce gönderilmiş olmasına rağmen, Yılmaz bunu dikkate almamıştı. Yüce Divan'da yargılandı.
O tarihte çok sayıda ses kaydı ortaya çıkmıştı. Kimse montajdan söz etmedi. Ayrıca, tek bir Türkbank ihalesi, bir hükümeti düşürmeye yetti. Tabii o tarihte CHP'nin dışarıdan desteklediği bir azınlık hükümeti söz konusuydu.
Peki AK Parti'de vicdanlar sustu mu?
Yolsuzluğu kolaylaştıran yasa
Abdullah Gül, Türk Ceza Kanunu'nun 220'nci maddesindeki örgüt suçlarının teknik takibini önleyen, dinlemeleri Ağır Ceza Mahkemesi'nin oybirliğiyle vereceği karara bağlayan, mal varlığına el koymak için Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu, Sermaye Piyasası Kurulu, Hazine Müsteşarlığı gibi kurumların onayını gerektiren, kısacası yolsuzluğun izlenmesini zorlaştıran yasayı onayladı. Herkes, Özel Yetkili Mahkemeler'in kalkması ve İlker Başbuğ'a ilişkin Anayasa Mahkemesi kararıyla meşgul ama bu arada, yeni düzenleme "suç işlemek için örgüt oluşturanların" takibini imkânsız hale getiriyor. 17 ve 25 Aralık yolsuzluk operasyonlarının, Türk Ceza Kanunu'nun 220'nci maddesindeki suçların teknik takibi sayesinde gerçekleşebildiğini hatırlayalım. Bundan böyle, hırsızlık yapanların malvarlığına da kolay kolay el konulamayacak; bu malvarlığının yolsuzluktan elde edildiği ispat edilirse el koyma işlemi ancak gerçekleşebilecek.
Binmişiz bir alamete, gidiyoruz kıyamete... Güvendiğimiz dallar bir bir kırılıyor.