Bunların hesabı Tayyip’ten sorulur!..
Mehmet Türker 01 Ocak 1970
Türkiye’nin 26. Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, Silivri Cezaevi’nden çıkışında “Hayatımdan 26 ayı çaldılar” dedi!..
Kimlerdi bunlar?..
Delil üretip komplo yapanlar!..
Anayasa Mahkemesi’ne göre “Hukuk güvenliğini ihlal ettiği” ileri sürülen Özel Yetkili 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin yargıçları!..
Hukuksuzluğa yıllarca göz yuman iktidar kodamanları!..
Medyadaki yobaz, liboş takımı!..
Ama hepsinden önemlisi Başbakan!..
* * * * *
Bu ülkede insanlar “çeteye”, “karanlık odağa”, “Haşhaşiye” değil, Tayyip Bey‘e oy verdiler!..
AKP’yi demokratik hukuk düzeni için iktidara getirdiler!..
Ve bunlar 12 yıla yakın süredir iktidarda!..
Hukuksuzluklar göz göre göre yapıldı!..
Halkın, sorumluluk verdiği Tayyip, “Ben Ergenekon’un savcısıyım” dedi!..
Tutuklamalar dalga dalga yapılırken, kanser hastası Türkan Saylan‘ın evi basılırken, iktidardakiler ile medyadaki bademlerin ağzı kulaklarındaydı!..
Yavşak yavşak sırıtıyorlardı!..
* * * * *
Generaller, amiraller, bilim insanları, gazeteciler, siyasetçiler içeri atılırken, “Türkiye bağırsaklarını te-mizliyor” diyenlerin vicdanları körelmişti!..
“Şeyini şey ettiğimin şeyi” vecizesiyle ünü Bülent “İyi ki bu paşalarla savaşa girmemişiz” diye dalgası-nı geçiyordu!..
Ama asıl sorumlu bunların en tepesindeki şahıstı!..
Ona göre yargı bağımsızdı!..
Ama şimdi yargıya “tarafsız olmadığı” için operasyon yapılıyor, alelacele yasalar çıkartılıyor!..
* * * * *
“Çeteyle”, “Karanlık odakla”, “Haşhaşilerle” ittifak halindeyken ellerini ovuşturuyorlardı!..
Ne istedilerse vermişlerdi!..
Ne zaman ki ittifak bozuldu ve akrebin iğnesi kendilerine yöneldi, işte o zaman düğmeye basmak zo-runda kaldılar!..
Tayyip, ittifak bozulmadan önce Başbuğ için “Tutuklu kalmasını anlayamıyorum” diyordu, ama seyir-ciydi!..
İnsanlar 5-6 yıl cezaevinde ömürlerini tükettiler!..
Bunca zamandan sonra özel yetkili mahkemeler kendileri için tehdit haline gelince, yasaları tıkır tıkır çıkarmaya başladılar!..
Ama olan olmuş, ülkede hukuk güvenliği kalmamış, o insanlar ve aileleri perişan edilmişti!..
* * * * *
Peki yıllarca hukuk gaspı yapılırken Tayyip Bey neredeydi?..
Her yerden silah fışkırırken (!), Boğaz’da oltaya balık yerine silah takılırken (!) keyiflerine diyecek yoktu!..
Sonunda “milli orduya kumpas kuruldu” demek zorunda kaldılar!..
Neden?..
Çünkü canavar kendilerine yönelmişti!..
* * * * *
Balyoz‘da eski kuvvet komutanları, ordu komutanları, generaller, amiraller, seçkin subaylar…
Ergenekon‘da generaller, amiraller, bilim insanları, siyasetçiler, gazeteciler…
Ve onların aileleri…
“Ergenekon’un kasası” denilen ama parasızlıktan cenazesi belediye tarafından kaldırılan Kuddusi Ok-kır…
Onur intiharına sürüklenen Deniz Yarbay Ali Tatar…
Bunların hesabı bir kişiden sorulur:
Tayyip Erdoğan’dan!..
Zira o, bu ülkenin Başbakanıdır, sorumluluk ondadır!..
Oylar çeteye, Haşhaşiye değil ona ve partisine verilmiştir!..
Gün gelecek bu hesap demokrasi ve hukuk çerçevesi içinde mutlaka sorulacaktır!..
Sana mı kaldı?..
Dil sürçmesi bazen tam zamanına denk gelir!..
Tayyip ne diyor?..
“….Benim evlatlarım helal lokma yemediği halde (…)”
Allah büyük!..
İşte adamın dilini böyle sürçtürüverir!..
Gelelim hesap sorma durumuna…
Tayyip Bey bu, bazen 200-400 yıl öncesine, bazen 90 yıl öncesine gider!..
Şimdi de 50 küsur yıl öncesine gitmiş, Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan‘ın hesabını soracakmış!..
30 Mart seçimleri, bu hesabı sorma zamanıymış!..
Ne ilgisi var?..
İlgisi olması gerekmez, maksat bu zatlar üzerinden oy götürmek…
Peki şimdiye kadar kaç seçim geçti, aklı neredeymiş?..
Hiçbiri “hesap sorma günü” olmamış da 30 Mart’ın özelliği ne?..
AKP daha çok belediye başkanı çıkarırsa hesap mı sorulmuş olacak?!.
Onların hesabını sormak sana mı kaldı?!.
Yahu sen önce kendi hesabını ver de, gerisinin hesabını tarih sorsun!..