« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

25 Mar

2014

Bir zamanlar maziye bak!

Emin Çölaşan 01 Ocak 1970

Sevgili okuyucularım, gün geçmiyor ki Tayyip’in en gizli konuşmaları bile kamuoyuna yansımasın, oğlu ve başkalarıyla yaptığı konuşmalar, verdiği talimatlar ortalığa saçılmasın…
Tayyip bu konuda cemaati suçluyor, onları eleştiriyor, tehdit ediyor, hakaretler yağdırıyor.
Şimdi diyor ki “Bunların izini sürmeye başladık. Çok yakında inlerine gireceğiz ve bunları çıkaracağız oradan. Seçimden sonra hesap verecekler!..”
Çok güzel söylüyor valla!.. Kahrolsun bu kasetleri piyasaya sürenler!
Kahrolsun da, onları devlete yerleştiren, işine geldiği sürece kullanan ve şimdi de suyunu emdikten sonra posasını çöpe atmaya kalkışan kimdir?
Neler olduğunu, devletin kimlerin eline teslim edildiğini Bay Abdullah Gül, Tayyip vesaire bal gibi biliyorlardı… Cemaati onlar büyütmüş, devlete çöreklenmesine onlar yol vermişti. Günümüzde ise ağlaşıyorlar!

* * * * * *

Şimdi biraz geriye gidelim ve bakalım yakın geçmişte cemaat ekibiyle araları nasılmış! Günlerden 14 Haziran 2012… Cemaatin düzenlediği Türkçe Olimpiyatları’nın Telekom Arena’daki kapanış töreni gecesinde Tayyip konuşuyor ve Fethullah’a çağrıda bulunuyordu:
“Gurbet hasrettir. Hasretin bedeli çok ağırdır. Biz şimdi gurbette olup da vatan topraklarının hasreti içinde olanları artık aramızda görmek istiyoruz.
Gurbet aynı zamanda garipliktir. Onun için biz garipliğe tahammül edemeyiz. Diyoruz ki bu sıla hasreti artık bitmelidir. Bitsin istiyoruz. (On binlerce seyirciye hitap ederek…) Doğrusu ben şu andaki tavrınızla hep birlikte bu hasretin bitmesini istediğinizi anlıyorum. Öyleyse bitsin bu hasret diyorum… (Alkışlar).“

* * * * *

Yıl 2011… Cemaatin Zaman gazetesinin 25. yıl kutlama yıldönümü törenleri yapılıyor, düzenlenen resepsiyonda Tayyip nutuk atıyordu:
“Zaman gazetesi tarihi dönüşüm süreçlerinde çok önemli rol oynamıştır. Bu gazeteye 1986’dan bu yana emek veren herkesi tebrik ediyorum. 35 ülkede 10 farklı dilde yayın yapan Zaman gazetesini de tebrik ediyorum.
Bu gazete ateşlerde açan bir çiçektir.
Müdahalelere çanak tutmayan, psikolojik operasyonlara selam durmayan, emir-komuta zinciri içerisinde manşet atmayan, zor zamanlarda hakkı, hukuku ve demokrasiyi savunan tüm yazarlarını buradan selamlıyorum.
Zaman sadece bir gazete olmadı. Bu toprakların sesi ve nefesi olarak Türkiye’nin son 25 yılına şahitlik yaptı. Çeyrek asrın kaydını tuttu. Bir rüzgara kapılıp gitmek yerine bu ülkenin rüzgarına güç kattı.
Anadolu’nun hissiyatını Zaman dile getirdi. Sosyal sorumluluğu hakkıyla yerine getirerek temiz gazeteciliği ve meslek ahlakını yücelterek genç gazetecilere örnek teşkil etti.”
Yok artık bu kadarı da olmaz demeyin, aynen böyle dedi! Daha sonra cemaate övgüler düzmeyi sürdürdü ve sözü cemaatin açtığı okullara getirdi:
“Tüm siyasi hayatım boyunca 100’den fazla ülkeye ziyarette bulundum. Gittiğim ülkelerde bu okulları, fedakar öğretmenlerini ve Türkiye muhabbetiyle büyüyen, Türkçe konuşan çocukları görmekten çok büyük bir gurur hissettim…”

* * * * *

Şimdi de cemaatin en büyük televizyon kanalı olan Samanyolu’nun 20. kuruluş yıldönümü konserine dönelim. Tarih 26 Aralık 2012… Yer İstanbul Kongre Merkezi salonları. Fethullah eserlerinden oluşan Kırık Mızrap konseri düzenleniyor.
Tayyip bu konsere katılamadı. Ancak yokluğu hissedilmesin diye gönderdiği mesaj konser öncesinde okundu. O mesajı özetlemek içime sinmedi, o yüzden tam metnini veriyorum. Zaman ve Samanyolu o sırada en büyük ve önemli yandaşlardı.
Bakınız mesajında cemaati nasıl yağlıyordu:
“Kurulduğu andan itibaren televizyon yayıncılığımıza farklı bir boyut kazandıran Samanyolu televizyonunun 20. kuruluş yıldönümünü tebrik ediyor, kuruluşta emeği geçenlere ve tüm çalışanlarına şükranlarımı sunuyorum.
Bu vesileyle etkinlik kapsamında muhterem Fethullah Gülen’in gönül yolculuğunu anlatan Kırık Mızrap eserinin güzide sanatçılarımız tarafından musiki eşliğinde yorumlanacak olmasını da heyecan verici bulduğumu ifade etmek isterim.
Muhterem Fethullah Gülen’e, gönül telinden süzerek inşa ettiği tüm o mısralar için, o mısraları musiki ile buluşturarak farklı bir güzellik katan sanatçılarımıza da emekleri için ayrıca teşekkür ediyor, ellerine, dillerine, gönüllerine sağlık diyorum.
Samanyolu televizyonunun başarılı yayıncılık anlayışını bundan sonra da kesintisiz sürdüreceğine yürekten inanıyor, ilkeli, ahlaklı, dürüst yayıncılık anlayışıyla demokrasimize katkılarının devamını diliyorum.”

* * * * * *

Fethullah, Pensilvanya’daki villasında hafif bir rahatsızlık geçirmişti. Anadolu Ajansı tarafından geçilen 21 Ekim 2013 tarihli haberi okuyalım:
“Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Fethullah Gülen’i telefonla arayarak geçmiş olsun dileğinde bulundu. Başbakanlık kaynaklarından edinilen bilgiye göre söz konusu telefon görüşmesi Erdoğan’ın bu gece İstanbul’dan Ankara’ya hareketi öncesinde gerçekleşti. Fethullah Gülen’in ani tansiyon yüksekliğinin yol açtığı ritm bozukluğu sebebiyle hastanede 12 saat müşehade altında kaldığı, sağlığının normale dönmesi üzerine evinde istirahat ettiği belirtilmişti.”
Bu son geçmiş olsun dileğini 17 Aralık operasyonlarından yaklaşık iki ay önce bizzat Tayyip, Fethullah’ı arayarak iletti.
O günlerde bile araları çok iyi!
Dikkat ederseniz, bu telefonla arama olayını Anadolu Ajansına doğrudan Başbakanlık veriyor ve haber yapılmasını istiyor.
Amaç cemaate hoş görünmek, yağ çekmek, “Helal olsun Tayyip’e, demek ki hocaefendiyi aramış” dedirtmek!

* * * * *

Tayyip ameliyat olduğunda Fethullah da geçmiş olsun mesajı göndermişti:
“Her gün Rabbime iltica edip O’nun yüce dergâhına yöneldiğimde her daim dua ettiğim Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın ikinci kez ameliyat olduğunu öğrendim.
İlk ameliyatını duyduğumda da fevkalade derinden üzülmüş, hastalığından bir an önce kurtulmasını dilemiştim. Hatta yakın dostlarıma “Hizmetlerinden dolayı nazar mı değiyor, yoksa başka bir olumsuzluk mu söz konusu” demiştim.
Yaptığı hizmetlerle milletimizin medar-ı iftiharı (Gurur kaynağı) haline gelmiş Başbakanımızın bir an önce sağlığına kavuşmasını, görevinin başına yeni bir dinamizmle geçmesini Cenab-ı Erhamürrahimin’den niyaz eder, kendisine acil şifalar dilerim.”

* * * * *

Sevgili okuyucularım, şu olanları görüyorsunuz. Bunları okuduktan sonra ne yapmalı, vallahi ben bilemiyorum. Gülmeli mi yoksa ağlamalı mı!
Aralarından su sızmazdı, işleri kardeş kardeş götürürlerdi. Karşılıklı yağlar çekerler, birbirlerine övgü düzerlerdi. Sonra ne oldu da bu iki değerli vatan evladının arasına kara kedi girdi!
Yani inanın, üzülmemek elde değil!
Elimde olsa bu iki değerli muhteremi bir araya getirip barıştırmayı doğrusu çok isterdim. Bir öpüştürüp işi bitirir, böylece ülkemizi esenliğe kavuşturur, dövizi düşürüp borsayı yükseltir, işsizliği sıfırlardım!
Şimdi birisi Pensilvanya’da ötekine -kameralar önünde- beddualar ediyor, diğeri de cemaatin izini sürüp inlerine girmekten dem vuruyor.
Yani arkadaşlar, ikiniz de koskoca adamlarsınız. Yıllardır Türkiye’yi birinizin buradan, birinizin de Pensilvanya’dan yönettiği yetmedi mi!
Geçmişteki o güzel günlerinizi biraz anımsayın da vazgeçin şu beddualardan, inlerine minlerine girmekten…
Ayıptır be!
Haydi çocuklar gelin bana, sizi bir güzel barıştırayım!

Ziyaret -> Toplam : 125,17 M - Bugn : 47543

ulkucudunya@ulkucudunya.com