İki iftira ve gerçekler
Gültekin Avcı 01 Ocak 1970
Bitlis konuşması dâhil pek çok ilde aynı cümleleri kullandı Başbakan.
"Selam Örgütü diye bir örgüt uydurmuşlar, 3 bine yakın kişiyi 3 yıl dinlemişler..."
Yalan söylüyor yine.
Örgütün uyduruk olduğu da yalan, 3000 kişinin dinlendiği de.
Örgüt buz gibi gerçek.
Tam adı Tevhid-i Selam (Yani Tevhid ve Selam).
Selam ile Tevhid-i Selam örgütünün bir ilgisi yok diyenler manipülasyon yapıyor.
Örgütün gazetesinin adı ise Tevhid-i Selam değil "Selam"dı.
Zira bu tür İranî terör örgütlerinin arkasında İran istihbaratı VEVAK bileşenlerinden Devrim Muhafızları'na (Pasdaran) bağlı Kudüs Gücü (Kudüs Ordusu) vardır.
Devrim Muhafızları yurtdışı operasyonlarını büyük ölçüde bu Kudüs Gücü (Ordusu) kanalıyla yürütür.
Kudüs Gücü İran'ın özel harp faaliyetlerini yürüten birim olarak da tanımlanabilir.
Kudüs Gücü sadece 2000 yılında Türkiye'de aktif 7 ayrı silahlı dini motifli terör örgütünü destekliyordu.
EGM Terörle Mücadele Daire Başkanlığı web sitesinde yıllarca Türkiye'de faaliyet gösteren terör örgütleri listesi vardı.
Bu listenin tam 11. sırasındaki terör örgütünün adı Tevhid-i Selam (Kudüs Ordusu) şeklindeydi.
EGM Terörle Mücadele Daire Başkanlığı sitesinden kaldırılmış bu liste.
Nitekim 24-25 Aralık 2007'de NTV ve CNNTürk'ün haberlerine göre EGM, Türkiye'de faaliyet gösteren 12 terör örgütü olduğunu açıkladı.
Bu terör örgütleri arasında Tevhid-i Selam (Kudüs Ordusu) isimli terör örgütü de vardı.
Selam terör örgütü hakkında 2000 yılında DGM Başsavcılığı'nca düzenlenmiş iddianameye bakıldığında;
Selam örgütünün;
1- 1985 yılında yayına başlayan Nureddin Şirin tarafından çıkarılan İstiklal Dergisi
2- Daha sonra çıkarılan Şahadet Dergisi
3- 1989 yılında Hasan Kılıç, Mehmet Ali Tekin, Nurettin Şirin ve Hakkı Selçuk Şanlı'nın oluşturduğu grup tarafından çıkarılan Tevhid Dergisi etrafında toplandığı...
Ve İran yanlısı oldukları görülüyor.
Hasan Kılıç önderliğinde, 8 Mayıs 1993'ten itibaren Zaman Selam Gazetesi'ni çıkaran grup, 1 yıl sonra gazetenin adını Selam olarak değiştiriyor.
14 Kasım 1994'te de Selam ve Kültür Dayanışma Vakfı kurulmasıyla birlikte Selam Grubu olarak anılmaya başlıyorlar.
Selam-Hizbullah ilişkisi
Hizbullah'ın İlim ve Menzil gruplarıyla da yakın ilişki içindeler.
Nitekim Mumcu suikastı zanlısı Tevhid-i Selam örgütünden Yusuf Karakuş'un, örgüte girmek için Hizbullah lideri Hüseyin Velioğlu'na yazdığı bir sayfalık mektup vardı.
Karakuş, yazdığı mektupta, "Ben Tevhid-i Selam grubundan ayrıldım. Sizin gruba geçmek ve çalışmak istiyorum. Önceki yıllarda yaptıklarımı referans olarak veriyorum. Ben, Uğur Mumcu suikastında da bulundum" diyordu.
Tahran, Şiraz, Kum ve Meşhed bölgelerindeki eğitim kamplarına gönderilen Selam örgüt üyelerinin, gidinceye kadarki masraflarının sanık Hasan Kılıç tarafından, İran'dayken ise SAVAMA ve Kudüs Gücü görevlilerince karşılandığı belirtiliyor.
Bu kamplardaki bazı kişilere özel olarak bomba ve silah eğitimi veriliyor.
Nitekim 2000 yılında Mumcu suikastına karıştığından şüphe duyulan bir militanın takip edilmesinden sonra elde edilen bilgiler üzerine Tevhid-i Selam grubu üyesi olduğu belirlenen bir militanın kaldığı Başakşehir'deki bir daireye operasyon yapıldı.
Akabinde ikinci operasyon, bu kişilerin Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nde sorguya alındığı sıralarda Tevhid grubunun propaganda organı olarak bilinen ve yayını yasaklanan Selam Gazetesi'ne yapıldı.
Her iki operasyonda 7 kişi gözaltına alındı, 8 boru tipi bomba ile zaman ayarlı patlayıcılarda kullanılan saniyeli fitil, biri kurusıkı olmak üzere 3 tabanca ele geçirildi.
İlerleyen zamanlarda Sincan Yenipeçenek Köyü'nde bir tarlada 27 kilo C-4 bomba, çok sayıda silah, TNT kalıpları ve el bombası ele geçirildi.
Bu cephanelikte ele geçen el bombalarının üzerinde yapılan incelemede Örgütün gözaltındaki iki zanlısının parmak izleri bulundu.
17 Ocak 2013'te Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Hasan Kılıç, silahlı suç örgütü kurma ve yönetme suçundan 12 yıl 6 ay hapse mahkûm oldu.
Yusuf Karakuş, Selam örgüt üyesi olmaktan 7 yıl 6 ay aldı.
Ve Tevhid-i Selam örgüt üyesi olma sebebiyle mahkûm edilen başka isimler...
Başbakan'ın ikinci yalanı dinlenen kişi sayısı ile ilgili.
2011/762 soruşturma No'lu 'Selam Terör Örgütü' soruşturmasında dosyasında dinlenen şüpheli (doğrudan dinleme) sayısının yaklaşık 40 kişidir.
40 kişinin her birini 40-50 kişi arasa onlar da dinlemeye (dolaylı dinleme) takılacağından dinlenen kişi sayısı 2000'ler civarında seyreder.
Başbakan'ın dediği gibi 3000 değil.
Nitekim dolaylı dinlemelerle birlikte İstanbul Başsavcılığı'nın verdiği resmi rakam yine Başbakan'ın dediği gibi 3000 veya havuz medyasının kuyruklu palavrası gibi 7000 değil 2280'dir.
İnsan utanır bu yalanlardan.
Kuldan ve hukuktan utanmıyorsanız, azıcık Allah'tan da çekinmez misiniz?