ARAPÇA EZAN MESELESİ
Murat BARDAKÇI 01 Ocak 1970
Adnan Menderes’i suçlamaktan vazgeçin!
Adnan Menderes’i suçlamaktan vazgeçin! Arapça ezanı DP
ile CHP beraber serbest bırakmışlardı
Önümüzdeki hafta, Arapça ezan yasağının
kaldırılmasının 56. yıldönümü.
Ezan konusundaki tartışmalar bugün de devam ediyor,
dini çevreler Adnan
Menderes’i ve Demokrat Parti’yi "ezan kahramanı" diye
gösterirlerken, karşı
taraf bu kararın o yıllarda başında İsmet Paşa’nın
bulunduğu Cumhuriyet Halk
Partisi’nin karşı koymasına rağmen alındığını söylüyor
ve günümüzdeki irtica ve
türban huzursuzluklarından da Adnan Menderes ile
partisini sorumlu tutuyor.
Ama, konunun çok önemli bir tarafı gözardı ediliyor:
Ezanın yeniden Arapça
okunması konusunda sadece DP milletvekillerinin değil,
CHP grubunun da lehte oy
verdiğinden ve Türkçe ezandan DP-CHP işbirliğiyle
vazgeçilmiş olduğundan nedense
hiç bahsedilmiyor. Konunun birkaç günden buyana tekrar
gündeme getirildiğini
fakat eksik yahut taraflı bir şekilde yazıldığını
görünce, "Türkçe ezan"
meselesinin ayrıntılarını anlatmak istedim.
ÖNÜMÜZDEKİ cuma günü senelerden buyana konuştuğumuz,
tartıştığımız ve
üzerinde çeşit çeşit yorumlarda bulunduğumuz ama bütün
bu tartışmaları ve
yorumları her zamanki ádetimiz üzre okumadan ve
araştırmadan yaptığımız bir
olayın, Arapça ezan yasağının kaldırılmasının 56.
yıldönümü.
Önce, konunun ayrıntılarını bilmeyenler için kısa
bilgiler vereyim: 1932
sonbaharında ezanın artık Türkçe okunması
kararlaştırılmış, Arapça okunması
resmen yasaklanmış, kararın uygulanması şiddetli bir
şekilde takip edilmiş, 18
sene devam eden bu yasak sırasında çok sayıda
tatsızlıklar yaşanmış ve Türkiye
Büyük Millet Meclisi, 1950’nin 16 Haziran’ında kabul
ettiği bir kanunla Arapça
ezana yeniden izin vermişti.
İşte, 14 Mayıs 1950 seçimlerini ezici bir çoğunlukla
kazanan Demokrat Parti’nin
işbaşına gelmesinin hemen ilk haftalarında çıkartılan
bu kanun, daha sonraları
birçok tartışmaya konu olmuştu. Bir kesim, Arapça ezan
yasağının kalkmasını
"devrimlerden geriye dönüş" ve "irticanın
canlanmasının başlangıcı"
olarak görürken diğer kesim yasağın kalkmasını
"seneler boyu devam eden
baskıların nihayet bulması" ve "halkın dini
hürriyetini kazanmasının ilk
adımı" diye nitelemişti.
UNUTULAN OYLAMA
Tartışmalar, bugün de devam ediyor. Dini çevreler
Adnan Menderes’i ve
Demokrat Parti’yi "ezanın yeniden Arapça okunmasının
kahramanı" şeklinde
gösterirlerken karşı taraf kararın o yıllarda başında
İsmet Paşa’nın
bulunduğu Cumhuriyet Halk Partisi’nin bütün karşı
koymalarına rağmen alındığını
söylüyor ve bugünün gündemini oluşturan irtica ve
türban tartışmalarının
başlatıcısı olarak Adnan Menderes ile partisini
sorumlu tutuyor. Ama,
bütün bu tartışmalar yapılırken, konunun çok önemli
bir tarafı gözardı ediliyor:
Arapça ezan yasağının kalkmasına Meclis’te sadece
Demokrat Parti
milletvekillerinin değil, aynı zamanda Cumhuriyet Halk
Partisi grubunun da lehte
oy verdiğinden ve yasağın DP-CHP işbirliğiyle
kaldırılmış olduğundan nedense hiç
bahsedilmiyor.
Konunun birkaç günden buyana bazı yazarlar tarafından
yeniden gündeme
getirildiğini ama eksik yahut taraflı bir şekilde
yazıldığını görünce,
"Türkçe ezan" meselesinin ayrıntılarını anlatmak
istedim.
İşte, 18 sene boyunca Türkçe olarak okunan ezanın
yeniden Arapça’ya dönmesinin
"gerçek" öyküsü:
1930’ların başında ezanın, tekbirin ve salánın
Türkçeleşmesi, Kur’an’ın Türkçe
okunması ve namazın da Türkçe dualarla kılınması
kararlaştırılmış ve Türkiye’nin
önde gelen bazı hafızlarına ezanın ve duaların
Türkçeleştirilmesi vazifesi
verilmişti. Hazırlıkların tamamlanmasından sonra,
Kur’an’ın, tekbirin ve kametin
Türkçesi ilk defa 1932’nin 3 Şubat’ına rastlayan Kadir
gecesinde Ayasofya
Camii’nde okundu. Daha sonraki aylarda Diyanet İşleri
Başkanlığı ve Vakıflar
Genel Müdürlüğü tarafından Türkiye’nin dört bir yanına
gönderilen tamimlerle
ezanın artık sadece "Tanrı uludur" sözleriyle başlayan
Türkçe şekliyle
okunacağı bildirildi, Arapça ezan yasaklandı, bu arada
salánın ve tekbirin de
Türkçe olması emredildi ve yasaklar gayet sıkı bir
şekilde denetlendi.
Karara uymayanlar için kanuni müeyyideler olması
gerekiyordu. Ezanı Arapça
olarak okumaya devam edenler 1941 yılına kadar "kamu
düzenini sağlamaya
yönelik emirlere aykırılık" suçundan
cezalandırılırlarken, 1941’de
çıkartılan 4055 sayılı kanunla, Türk Ceza Kanunu’nun
526. maddesine bir fıkra
eklendi. Değişikliğe göre, Arapça ezan ve kamet
okuyanlar üç aya kadar
hapsedilecek ve on liradan iki yüz liraya kadar para
cezasına mahkûm
olacaklardı.
18 YIL DEVAM ETTİ
Yasak, 1950 yılına kadar 18 yıl boyunca devam etti ama
Türkiye’nin birçok
yerinde olaylar çıktı, tatsızlıklar yaşandı ve konu
Demokrat Parti’nin 1950
Mayıs’ında yapılan seçimleri kazanmasından sonra
yasağın kaldırılmasına yönelik
üç ayrı kanun tasarısıyla Meclis gündemine geldi.
Tokat Milletvekili Ahmet
Gürkan, Kayseri Milletvekili İsmail Berkok ve 13
arkadaşı ile
Başbakan Adnan Menderes hükümeti, Arapça ezana hapis
cezası getiren 526.
maddenin değiştirilmesi için kanun tasarı ve
teklifleri hazırladılar. Tasarı
metinlerinde ezanın yeniden Arapça okunabileceğinden
sözedilmiyor, sadece
cezanın yeraldığı maddenin yeni şekli veriliyordu.
Adalet Komisyonu, hükümetin tasarısını kabul etti ve
Meclis’teki görüşmeler 16
Haziran günü, Türk Masonlarının bir dönemdeki büyük
üstadları olan İstanbul
Milletvekili ve şair Fuad Hulusi Demirelli’nin
başkanlığında yapıldı.
YAĞMUR TANRISI, YER TANRISI
Genel Kurul’da sözalan Demokrat Parti milletvekilleri,
ezanın asıl haline
dönmesinin halkta yaratacağı rahatlamadan bahsettiler.
DP milletvekili Seyhan
Sinan Tekelioğlu, "Atatürk sağ olsaydı hiç şüphe yok
ki, bu büyük Meclis’in
düşündüğü gibi düşünecekti. ...’Allahu ekber’ ile
’Tanrı uludur’ kelimeleri bir
mánáya gelmez. Eski zamanlara ait kitapları okursak
birçok tanrılar olduğunu
görürüz: Yağmur tanrısı, yer tanrısı, vesaire.
Binaenaleyh ’Tanru uludur’
deyince bunların hangisi uludur? ...Hristiyanlar bile
bir ölüyü haber vermek
için çan çalarlar. Onlar çan çalınırken çanın ne demek
istediğini anlıyorlar,
Müslümanlar bir salá sesi duymuyorlar" diye konuştu.
Tam bu sırada şaşırtan bir gelişme yaşandı: DP’liler
CHP’lilerin tasarıya red
oyu vermelerini beklerlerken, CHP grubu adına söz alan
Trabzon Milletvekili
Cemal Reşit Eyüboğlu, Arapça ezan konusunda tartışma
açmak istemediklerini
söyledi ve "Arapça ezan meselesinin ceza konusu
olmaktan çıkartılmasına
aleyhtar olmayacağız" dedi. Daha sonra, üç maddelik
tasarının maddeleri ayrı
ayrı oylandı ve DP’liler ile beraber CHP’liler de
kabul oyu kullandılar.
Ezanın 18 sene aradan sonra yeniden Arapça okunmasına
izin veren kanun, işte
böyle kabul edildi. Demokrat Partililer ezan
meselesini sonraki senelerde
devamlı olarak lehlerine kullandılar, CHP ise "Ezanın
Türkçe olarak kalması
için mücadele vermiş" gibi gösterildi ve tartışma hálá
devam ediyor.
Ben, ezan konusunda yazıp konuşan zevátın meselenin
asıl kaynağına, yani Meclis
zabıtlarına bir türlü zahmet buyurup bakmadıklarını
görünce, işin aslını bu
zabıtlardan nakledeyim dedim...
CHP işte bu açıklamayı yapıp Arapça ezanın lehinde oy
kullanmıştı
ARAPÇA ezanın yeniden serbest bırakılması için Millet
Meclisi’nde
1950’nin 16 Haziran günü yapılan görüşmeler sırasında,
CHP grubunun tasarıya red
oyu vermesi bekleniyordu. Ama sanılanın aksi oldu ve
grup adına sözalan Trabzon
Milletvekili Cemal Reşit Eyüboğlu, partisinin ezanın
Arapça okunmasına
karşı çıkmayacağını açıkladı.
İşte, Cemal Reşit Eyüboğlu’nun TBMM’de görüşmeler
sırasında yaptığı
konuşmanın tam metni:
"Sayın arkadaşlar,
Türk Ceza Kanunu’nun 526. maddesinden, ezana taalluk
eden ceza hükmünün
kaldırılması maksadıyla hükümetin bugün huzurunuza
getirdiği kanun tasarısı
hakkındaki CHP Meclis Grubu’nun görüşünü arzediyorum.
Bu memlekette milli devlet ve milli şuur politikası
cumhuriyet ile kurulmuş ve
CHP bu politikayı takip etmiştir. Bu politika icabı
olarak ezan meselesi de bir
dil meselesi ve milli şuur meselesi telákki
edilmiştir.
Milli devlet politikası, mümkün olan her yerde
Türkçe’nin kullanılmasını
emreder. Türk vatanında ibadete çağırmanın da öz
dilimizle olmasını bu bakımdan
daima tercih ettik.
Türkçe ezan-Arapça ezan mevzuu üzerinde bir politika
münakaşası açmaya taraftar
değiliz.
Milli şuurun bu konuyu kendiliğinden halledeceğine
güvenerek, Arapça ezan
meselesinin ceza konusu olmaktan çıkarılmasına
aleyhtar olmayacağız" (TBMM
Zabıt Ceridesi, 16. 6. 1950, birleşim 9, oturum 1,
sah: 182).