Ekselansları 'Kürt Sorunu'nu çözümlüyor
Hasan Celal Güzel 05 Aralık 2007
ABD'nin Ankara Büyükelçisi Mr. Ross Wilson bugünlerde pek meşguller. Ekselansları, bir 'süper gücün' temsilcisi sıfatıyla, yoğun işleri arasında lûtfedip vakit ayırarak sevabına 'Kürt sorunu'nu çözümlemeye çalışıyorlar. Ekselansları, 'Türkiye Kürdistanı'nı teftişle görevli ABD Kongre üyeleri Mr. Christopher Shays ve Nicholas R. Palorino ile birlikte elçilikte 'Kürt Zirvesi' topluyorlar...
Artık PKK 'ortak düşmanımız' ya... 'Kürt sorunu' da ortak sorunumuz oluyor. Böylece ekselansları da durumdan vazife çıkararak zahmet buyurup 'ortak sorunumuzu' çözümlemek için ABD toprağı sayılan Büyükelçilik'te, -PKK'ya karşı çıkmayan DTP'liler hariç- eski ve yeni Kürt kökenli siyasîleri kahvaltıya çağırıyor. Aralarında AK Partili milletvekillerinin, Kürtçü siyasî parti genel başkanlarının ve Barzani'ye yakın bazı politikacıların bulunduğu bu Kürt Zirvesi'nde, PKK ortak düşman ilan edildikten sonra bakınız hangi tespitlerde bulunuluyor:
Büyükelçi Wilson ve Kongre üyeleri, 'Kürt sorunu demokratik ve barışçı yollarla çözülebilir' diyorlar ve PKK terörüne karşı çıkıyorlar. Ayrıca, DTP'nin çok sıkıştırılmaması gerektiğini söylüyorlar.
AK Partili milletvekillerinin, 'Yeni Anayasa'da Kürtlerin hak ve özgürlüklerinin şekillendirilmesi için biz de çaba gösteriyoruz' dedikleri ileri sürülüyor.
Ayrıca, 'Daha fazla demokratik açılım, genel af sorununun çözümünde önemlidir' deniliyor.
Bir de, 'Kuzey Irak'a operasyondan çok Türkiye komşuluk ilişkilerini öne çıkarmalı' tespitinde bulunuluyor.
* * *
Evvelâ şunu belirtelim ki, ABD Büyükelçisi'nin bu şekilde bir toplantı yapmaya hakkı yoktur. Bu toplantı, Türkiye'nin içişlerine açıkça müdahale anlamını taşır. Başbakan'ın son ABD ziyaretinde PKK'nın ortak düşman ilân edilmesi, Büyükelçi'ye PKK karşıtlığı bahanesiyle 'Kürt sorunu' toplantısı yapma hakkını vermez.
Şimdi Büyükelçi kendisini, daha önce de çeşitli defalar milletvekillerini elçiliğe davet ettiğini, Kongre üyelerinin gelmesi münasebetiyle de bu toplantıyı düzenlediğini söyleyerek savunacaktır. O takdirde, Türkiye'nin ABD Büyükelçisi Nabi Şensoy, ABD'nin hassasiyetle üzerinde durduğu bir konuda, Vaşington'daki elçiliğimizde buna benzer bir toplantı yapsaydı, nasıl karşılanırdı sorusuna cevap verebilir misiniz?...
Wilson haddini aşmıştır. Hangi maksatla olursa olsun, böyle bir toplantının yapılması, diplomatik teamüllere uygun değildir.
Dışişleri Bakanlığı'nın gerekli uyarıda bulunması lâzımdır.
* * *
Türkiye'de etnik merkezli bir 'Kürt sorunu' yoktur. Siyasî sorumluluk taşıyanların 'Kürt sorunu' şeklindeki beyanı, ülkede etnik bir meselenin ikrârı demektir. Halbuki, Türkiye'de ırk ayırımına dayanan etnik merkezli bir sorun söz konusu değildir.
Kürtler, bir azınlık değil, Türkiye'nin ve milletimizin bölünmez bir parçasıdır.
Türkiye'de, Kürtlerle irtibatlandırılan önemli sorunlar vardır. PKK terörü bunlardan biridir. Ayrıca, 'Kürtçülük' sorunu da vardır. Diğer taraftan Güneydoğu'nun, geri kalmış bölgelerden biri olarak çeşitli sorunları bulunmaktadır.
Ancak, bu sorunlar, Türkiye'nin üniter bütünlüğü çerçevesini aşmayan ve zaman içerisinde çözümü mümkün sorunlardır.
Bir zamanlar Osmanlı devrinde, Düvel-i Muazzama'nın (Büyük Devletler) 'Şark Meselesi'nde yaptığı gibi, Türkiye'nin bir iç sorununun 'Kürt sorunu' adı altında gündeme getirilerek müdahale ortamı sağlanmaya çalışılmasına izin veremeyiz.
Kürt sorununda 'demokratik ve barışçı yollar' ile neyin kastedildiği açıkça söylenmelidir. 'Daha fazla demokratik açılım', eli kanlı teröristlerin affı mı demek oluyor? Yeni Anayasa'da üniter yapıdaki millî devletin temel özellikleri bozulmadan ne gibi 'şekillendirmeler' yapılacaktır?
* * *
Kimse kendisini akıllı, milleti aptal zannetmesin. Şunu iyi bilelim ki, 70 milyon gözünü açmış, bütün bu olan biteni dikkatle takip ediyor.