ABD Türkiye’yi, güvenmediği için dinliyor
HASAN CÜCÜK 01 Ocak 1970
Edward Snowden’in sızdırdığı belgeler üzerinde dedektif titizliğiyle çalışarak “Der NSA Komplex” adlı kitaba imza atan Der Spiegel muhabiri Holger Stark’a göre, “Amerikan Ulusal Güvenlik Ajansı’nın en yoğun istihbarat faaliyeti yürüttüğü ülkeler arasında Türkiye de bulunuyor.”
'Türk siyasiler, ABD Ulusal Güvenlik Ajansı’nın (NSA) en çok dinlediği kişiler listesinde ilk sıralarda yer alıyor.” Bu bilgi, Almanya’nın ünlü haber dergisi Der Spiegel’in muhabirleri Marcel Rosenbach ve Holger Stark tarafından geçen günlerde kaleme alınan “Der NSA Komplex” (NSA Kompleksi) adlı kitapta yer aldı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, birkaç aydır Türkiye’nin gündeminde olan ‘dinlemeleri’ somut hiçbir delil olmamasına rağmen Hizmet Hareketi’nin üzerine yıkmasına karşılık, iki Alman gazeteci kitapta dinlemelerin adresinin NSA olduğuna işaret ediyor. Sorularımızı cevaplandıran Holger Stark, kitaba, eski NSA çalışanı Edward Snowden’in sızdırdığı belgelerin kaynaklık ettiğini, yer verdikleri bilgileri birçok kaynağa doğrulattıklarını söylüyor. Stark ve Rosenbach, Snowden’in sızdırdığı belgeler üzerinde bir ‘dedektif’ titizliğiyle çalışarak “Der NSA Komplex” adlı kitabı yazmış. Sızan belgelere göre, NSA’nın istihbarat faaliyetleri yürüttüğü ülkeler arasında Türkiye ile İsrail “en yüksek ikinci düzeyde” bulunuyor. En yüksek ikinci düzeyde yapılan dinlemeler, NSA belgelerinde “Amerikan başkanının çok yüksek istihbarat öncelikleri” olarak nitelendiriliyor. Bu istihbarat bilgileri Beyaz Saray’a sunuluyor. Snowden’in sızdırdığı belgeler arasında bulunan “Ulusal İstihbarat Öncelikleri Çerçevesi” adlı 9 Nisan 2013 tarihli belgeye göre NSA, yürüttüğü dinleme faaliyetlerinde 32 farklı alana yoğunlaşıyor. Bu alanlar arasında “liderlerin niyetleri”, “dış politika hedefleri”, “uluslararası ticaret”, “ekonomik istikrar”, “askerî ve sivil altyapı”, “terörizm” gibi başlıklar bulunuyor. Der Spiegel’in Washington muhabiri Holger Stark, ABD’nin Türkiye’ye güvenmediği için gizli şekilde dinleme yaptığını iddia ediyor.
-ABD, neden müttefiklerinin de içinde bulunduğu onlarca ülkeyi dinleme gereği duyuyor?
Elbette, güç ve hegemonyasını devam ettirmek için. NSA’nın eski başkanı Kenneth Minihan, 1996’da tüm çalışanlarına gönderdiği bir mesajda, internetin keşfini atom bombasına benzeterek şunları yazmıştı: “21. yüzyılda gücü elinde bulundurmanın anahtarı, bilgi ve iletişim teknolojisini kontrol altında tutmaya bağlıdır. NSA olarak bu konuda en önemli görev bize düşüyor. Öncü görevi üstlenen bir kurum olarak hedefimiz, Amerika’nın bilgi üstünlüğünü sağlamaktır.” NSA, ABD’nin bu hedefe ulaşmasında en önemli araçtır. NSA’nın gizli belgelerini incelerken 122 devlet başkanının NSA tarafından izlenip dinlendiğini keşfettik. Bu, tüm dünyadaki ülkelerin yarısından fazlasının dinlendiği anlamına geliyor. Snowden’in sızdırdığı belgelerden öğrendiğimiz bir diğer göz ardı edilmemesi gereken gerçek ise ABD’nin devletler bazında ‘gerçek dostunun’ olmamasıdır.
-Bu dinlemeler ortaya çıktığında müttefikleriyle arası bozulmaz mı?
Ortaya çıkan skandalın faturalarını zaten görmeye başladık bile. Brezilya Devlet Başkanı Dilma Roussef, geçen yıl New York’taki BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmasının önemli bir bölümünü ABD’nin dinlemelerinden duyduğu rahatsızlığa ayırarak şikâyetçi olmuştu. Adı dinlenenler listesinde olduğu için Washington’a yapacağı ziyareti iptal etmişti. Berlin’deki başbakanlık koridorlarında da ‘güvenimiz tamamen kayboldu’ konuşmaları yapılıyor. Ünlü Almanya-ABD tarihi uzmanı Fritz Stern, dinleme skandalını, iki ülke ilişkilerinde 2. Dünya Savaşı’ndan sonra ortaya çıkan en büyük ayrışma olarak değerlendirdi. Bu çok ciddi güven bunalımı demektir. Birçok ülke, ABD ile yakın ve iyi ilişkiler kurduğuna inanıyordu. Oysa bu yakınlığın ABD tarafında hiçbir anlamı olmadığını çirkin dinlemelerle öğrendiler. 2 Mayıs’ta Almanya Başbakanı Angela Merkel, Washington’u ziyaret edecek ve NSA’nın çalışma metotları üzerine konuşacak. Doğrusu bu görüşmenin nasıl geçeceğini ve Merkel’in masaya hangi belgeleri koyacağını merakla bekliyorum.
-Kitabınıza konu olan dinlemeler çok ciddi ve ülkeler arasında ciddi krize sebebiyet verecek nitelikte. Bu bilgilerin doğru olduğunu nasıl teyit ettiniz ve kaynaklarınız ne derece güvenli?
Kitabımızın kaynağı Edward Snowden. Bu isim NSA’da çalışmış, içeriden biri. Snowden, sadece dinleme ve izlemelerin nasıl yapıldığını açıklamakla kalmadı, bu konuda kafalarda soru işaretlerini ortadan kaldıran bilgi ve belgeleri ortaya koydu. Snowden’in dışarı sızdırdığı bu bilgiler buzdağının sadece görünen yüzü ve ancak yüzde 10’luk bir bilgi sahibi olmamızı sağladı. Snowden, sızdırdığı belgeleri birçok gazeteciye verdi. Açıkçası belgelerde çok zengin bilgi ve detaylar var. Belgeler sayesinde NSA hakkında, çalışma metotları konusunda bilgi sahibi olduk. Tabii elimize geçen bu bilgileri çeşitli kaynaklardan doğrulattık. Eski NSA çalışanlarıyla konuştuk, üst düzey bürokratların kapısını çaldık, Beyaz Saray’dan isimlere bilgileri doğrulattık, internet uzmanlarıyla güvenirliğini kontrol ettik ve en önemlisi NSA ile görüştük. Tüm bu görüşmelerin sonunda Snowden’in sızdırdığı tüm bilgi ve belgelerin doğru olduğunu gördük. Yani bilgilerin güvenilirliği konusunda hiç şüphemiz kalmadı.
-Günümüz teknolojisinde dinlemelere karşı önlem alınması bu kadar zor mu?
Rusya, Türkiye ve diğer ülkelerde ortaya çıkan kayıtlar, özel görüşmelerin çok kolay bir şekilde dinlendiğini gösterdi. İnsanlar kesinlikle şunu bilmeli ki herhangi bir koruma tedbiri alınmadan yapılan her türlü konuşma birçok teknik ve teknoloji ile rahatlıkla dinlenir. Sadece telefon görüşmeleri değil, e-postalara da kolayca ulaşılıyor. Kesinlikle sistemin çok sağlam şifrelenmesi gerekiyor. Snowden’in ortaya çıkardığı gerçeklerden kazandığımız en önemli tecrübe; insanlar ister özel ister resmî olsun tüm görüşmelerini çok ciddi teknolojik koruma altında yapmalıdır. Yoksa tüm bilgi ve belgeler rahatlıkla ele geçirilir. Zaten son olaylar bunun böyle olduğunu hepimize gösterdi.
-Kitabınızda ABD’nin en çok Türk siyasileri dinlediğini yazıyorsunuz. Bunun sizce gerekçesi nedir?
Başbakan Erdoğan’ın, NSA için istihbari bir hedef olduğunu ve olmaya devam ettiğini tahmin ediyorum. İlginç olan ise bir taraftan Türkiye ve istihbaratı hem CIA hem de NSA için yakın işbirliği yaptığı bir partner olurken, diğer taraftan Türkiye liderlik hedefi olan bir ülke konumunda bulunuyor. Türkiye, çok nadir ülkeye nasip olan çok önemli bir coğrafi konumda. İran’a yönelik çok özel bir konumu var, İsrail ile kötü ve çatışan ilişkiler var, Suriye’deki savaştaki zor rolünden dolayı NSA için ister istemez ilgi duyulan bir ülke konumuna geliyor. ABD, Türkiye ile istihbarat konusunda yakın işbirliği yaptığı gibi, ilginç bir şekilde ‘gizli’ şekilde bilgiye ulaşmayı da tercih ediyor. Şunu da net olarak belirtmekte fayda var: ABD, Türkiye’ye yukarıda saydığım ülkelerle olan coğrafi ve siyasi ilişkilerinden dolayı güvenmediği için dinleme yoluyla bilgiye ulaşıyor.
-Türkiye’de şu an dinlemeler çok gündemde. Ortaya hükümet mensuplarıyla ilgili çok sayıda ses kaydı çıktı. Bu dinlemelerin ardında ABD’nin olabileceği iddiaları var. Sizce bu iddialar doğru olabilir mi?
Bu konuda spekülasyonlara yol açacak herhangi bir açıklama yapmak istemiyorum.
Dinlemeye en büyük tepki Brezilya’dan gelmişti
2 Eylül 2013’te Brezilya’nın en büyük kanalı Globo’da en çok izlenen televizyon programı Fantastico’da yayımlanan ifşaat ülkeyi sarstı. Eski NSA çalışanı Edward Snowden, programda, ABD Ulusal Güvenlik Ajansı’nın (NSA) Brezilya Devlet Başkanı Dilma Roussef’in kişisel konuşmalarını, e-postalarını ve tüm internet trafiğini izlediğini açıkladı. Snowden, ajansın ayrıca Brezilya devletinin petrol şirketi Petrobras’ın tüm iletişimini gözetlendiğini ifade etti. Ajansın casusluk yaptığı belgeler arasında Brezilya’nın yakında ihaleye açacağı 1,3 trilyon dolar değerindeki petrol ve doğalgaz yataklarının bulunduğu Libra sahasıyla ilgili dokümanlar da bulunuyordu. Ortaya çıkan skandala en büyük tepkiyi Devlet Başkanı Dilma Roussef verdi. ABD’nin başkenti Washington’a 23 Ekim’de yapacağı ziyareti iptal ettiğini açıklayan Roussef’i telefonla arayan ABD Başkanı Barack Obama, kararından vazgeçirmeye çalıştı ancak başarılı olamadı. Roussef, Obama’dan kamuoyunun önünde özür dilemesini isterken, ABD Başkanı bunu reddetti. Roussef, BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmanın önemli bir bölümünü NSA’nın dinlemelerine ayırarak ABD yönetimini sert bir dille eleştirmişti.
Merkel-Obama görüşmesinin 1 numaralı gündemi dinleme
2 Mayıs’ta ABD’ye resmî bir ziyaret yapacak olan Almanya Başbakanı Angela Merkel’in masaya koyacağı dosyalar arasında NSA’nın dinlemeleri önemli yer tutuyor. İki ülke arasında güven bunalımına yol açan dinlemelerle ilgili Merkel, Başkan Obama’dan izahat isteyecek. Dinleme skandalı patlak verdiğinde ABD Başkanı Barack Obama, kendi telefonlarının bile dinlendiği bilgisine ulaştığını söyleyen Almanya Başbakanı Angela Merkel’e “Seni dinlemiyoruz.” demek zorunda kalmıştı. Merkel’in ofisi, ABD istihbaratının Almanya Başbakanı’nın cep telefonunu dinlemiş olabileceği yönünde bilgi edindiklerini duyururken, Angela Merkel, kendi telefonlarının da NSA tarafından dinlendiği iddiasıyla Obama’yı aradı. Merkel’in açıklama istediği Obama, “Seni dinlemedik.” dedi. Sonra da “İstesek dinleriz” anlamı çıkabilecek şekilde “Bundan sonra da dinlemeyeceğiz.” demişti. Beyaz Saray’dan yapılan açıklamaya göre Obama, Merkel’in dinlenmediğinin ve ileride de dinlenmeyeceğinin garantisini verdi. Görüşmenin ardından bir açıklama yapan Merkel’in sözcüsü ise “Almanya’nın açıklamadan tatmin olmadığını ve ABD’nin izleme faaliyetleriyle ilgili acil ve kapsamlı bir bilgi talep ettiklerini” söylemişti.
ABD’nin Merkel’i nasıl dinlediğinin ayrıntılarına Der Spiegel dergisi ulaşmıştı. Der Spiegel’e göre dinlemeler asıl olarak ABD’nin Berlin Büyükelçiliği ve Frankfurt Konsolosluğu çatısına yerleştirilen özel antenler sayesinde yapıldı. Merkel, 2002’den beri dinleniyordu. Bush’tan sonra Obama’nın da dinlemeden haberdar olduğu ortaya çıktı. Der Spiegel, kapaktan verdiği haberde, Berlin’de bütün bakanlıklar ve Başbakanlık Dairesi’nin bulunduğu Brandenburg Kapısı’na çok yakın olan Paris Meydanı’nda yeni inşa edilen ABD Büyükelçiliği’nin çatısına NSA ve CIA tarafından kurulan özel bir birim tarafından dinleme sisteminin kurulduğunu yazdı. Derginin kapağında, büyükelçiliğin üzerindeki dinleme sisteminin resmi yer aldı. Dergide yer alan habere göre Merkel, zaman zaman dinlendiğine dair kuşkuların dolaştığını, daha çok Rusya ve Çin’den şüphelendiğini söylemiş, “Dost ve müttefik” ABD’nin Merkel’i dinleyebileceğine ise pek ihtimal verilmemiş. Derginin kaynak gösterdiği NSA’nın “Çok Gizli” ibareli belgesine göre, 2010 yılında NSA ve CIA tarafından görevlendirilen ve özel yetiştirilmiş “Special Collection Service (SCS)” timi, Berlin’deki ABD Büyükelçiliği’nin çatısına dinlemelerin çok daha kolay ve yaygın yapılabilmesi için özel bir anten yerleştirdi.