Bir tarihi uyarı
M.Ali Kışlalı 05 Aralık 2007
PKK terörü karşısında atılan adımlar havayı görece değiştirdi. Buna 'mucizevi değişiklik' bile denebilir. K. Irak Kürt Yönetimi (KİKY) meydan okumayı kesti. Peşmergeler işbirliği yapıyor. Başbakan teröristlere silah bıraktırmadan söz ediyor. Adeta kimsenin burnu kanamadan sorunun çözümlenmesi için gizli adımlar attığını ifade ediyor. Bir yandan
Türk Silahlı Kuvvetleri'ne operasyonel istihbarat verilecek, diğer yandan da KİKY işbirliği yapacak. Baskı altına alınan PKK da silah bırakacak.
Beklenen senaryo bu.
Bizim kimi diplomatik ilişkilerde de rol oynamaya hevesli ve deneyimli meslektaşın aylardır savunduğu bir formül uygulamasına benziyor bu gelişme.
Türkiye'nin Barzani-Talabani yönetimiyle yakın işbirliği yapması önerisi uzunca süre gündemde kalmıştı. AKP iktidarı da buna hazır olduğu işaretini vermişti. Ama Yaşar Paşa, "Ben PKK ile işbirliği yapanlarla görüşmem" deyince, Erdoğan geri adım atmıştı.
Şimdi anlaşıldığına göre ABD telkini ile K. Irak Kürtleri PKK irtibatını kesiyorlar. Onlara terörü durdurmaları için baskı yapıyorlar. Herhalde TSK'nın operasyonda kullanması için vaat edilen ABD istihbaratı da onların bölgede sağladıkları insan kaynaklı bilgilerden gelecek.
Bu desteklerinin ardındaki gizli bedelleri aramaya hiç gerek yok. Böylece TSK artık PKK ile dayanışma içinde olmayan Barzani ile bir zamanlar olduğu gibi, yakınlaşacak, işbirliği yapacak. KİKY'nin Kuzey Irak'a daha iyi yerleşmesine de böylece yardımcı olacak.
Hafta sonunda Dr. Fikret Bila'nın içi, Türkiye'nin son birkaç on yılında çok önemli roller oynamış şahsiyetlerinin verdiği bilgi ve değerlendirmelerle dolu olan, 'Komutanlar Cephesi'ni, dikkate alınması gereken satırlarının altını kırmızı kalemle çizerek, bir kere daha okudum.
Türkiye'nin büyük kaygı duyduğu; Kuzey Irak'ta oluşacak bir bağımsız Kürt devletine, İncirlik'i tahsis edip Çekiç Güç operasyonunu nasıl sağlayarak, yardımcı olma gafleti gösterdiğinin ayrıntılarını, Bila'nın görüştüğü bütün asker, sivil yetkililerce nasıl kabul edildiğini ibretle gördüm.
Şimdi benzer bir senaryonun sahnelenmekte olduğu açık.
1950'li yılların sonundan itibaren dış politika ile ilgili gelişmeleri izlemekle görevlendirilmiş bir gazeteci olarak, Çekiç Güç uygulamasını da görüp yetkililerin itiraflarını da öğrendikten sonra, bir hatırlatma yapmaktan kendimi alamıyorum.
'PKK terörüne çözüm' adı altında atılmakta olan adımlar, bunları atacak olanları çok büyük sorumluluk altına sokmaktadır. Onun için de asker-sivil, bu strateji içinde rol almış herkesin bunu hissetmesi gerektiğini düşünüyorum.
Devletin kaderinde rol oynamakta olduklarının bilincinde olmak zorundadırlar. Türkiye'yi PKK terörü tehdidinden kurtarmak büyük hizmettir. Ama bunu yaparken geleceği daha büyük bir tehlikeye açık hale getirecek adımların atılmaması da şarttır.
Kamuoyu 'Çekiç Güç' gafletinden sonra gereken uyanıklığı göstermek zorundadır.